Kaos, bir düzen, şekil varken, bu varolan düzene, şekile yönelik bir anda yıkıcı bir karışıklık, bir kargaşa ortaya çıkması ya da çıkarılmasıdır.
İradi ve önceden hesaplı olarak çıkarılıp, sonucundan yarar umulan kaos, “faydalı kaos” olarak bilinir.
Bugünlerde, iktidar uzantılı olarak yürütüldüğü ifade edilen “faydalı kaos”tan maksadın, elbette Anayasa Mahkemesinden kurtulmak olduğu bilinmektedir.
Bunun için de iktidar merkezli olarak önce, danışıklı dövüşle, bile bile sözde bir kaosa, krize yol açıldı.
Sonra da dönüp, Anayasa Mahkemesi karalanmaya ve itibarsızlaştırılmaya başlandı.
Yani kafaya taktıkları ve hedefe koydukları bir konu hakkında önce yapay bir “kaos, kriz” çıkarma, sonra yıpratma, en sonunda da “Burada sorun var, böyle olmuyor.” diyerek arkadan dolanıp amaca ulaşma…
Amaç, şimdiden bir referanduma kurnazca zemin hazırlamaktı.
Milleti de ellerindeki sınırsız medyaları ile istedikleri gibi bir güzel yanıltarak sonuca ulaşmaktı.
İktidar bunu hep yaptı ve yine yapacaktı.
Fakat bu kez sert kayaya çarptı.
2017 referandumu öncesinde, anayasadaki sembolik cumhurbaşkanlığı hükümleri, göstere göstere fiilen çiğnenerek açıkça anayasa dışına çıkıldı, açıkça anayasa tanınmadı.
Herkesi bağlayan anayasa ortadayken, aleni olarak “faydalı kaos” ve kriz yaratıldı.
Ardından da bugünkü iktidar ortağı hemen devreye girerek, anayasaya aykırı olan fiili duruma derhal son verilmesini ve anayasaya bağlı kalınıp uyulmasını istemek yerine, tam tersi davranarak, anayasanın fiili duruma uydurulmasını, ne yazık ki savunabildi.
Varoluşlarından beri hep “Devlet, ebed müddet” diyenler, devleti milletin üstünde görenler için bu, elbette olur şey değildi.
Hak, hukuk, adalet ve özgürlüklerden uzak bir devlet anlayışı ile üzerine titredikleri “devlet” yaklaşımıyla bile çelişerek, kurumları arasında kaos ve krizi köpürtmek, nasıl izah edilebilir?
Derhal referanduma gidildi.
Mühürsüz oyların da yasa dışı olarak kabul edilmesi oldu bittisiyle sonuçta anayasa, istedikleri gibi değiştirildi.
İktidar ve ortağı atı alıp Üsküdarı geçerek muratlarına erdi.
Yetti mi?
Hiç yeter mi?
Parlamenter sistem terk edildi ve yaratılan da ucube olarak adlandırılan bir rejimdi.
“Necip millete” yedirildi.
Bugüne gelindi.
Yetti mi?
Yeter mi hiç?
Zaten yetmeyecekti.
Hiçbir zaman yetmeyeceği de bilinmekteydi.
Bu kez de üyelerinin tamamı bugünkü iktidarın atadığı Anayasa Mahkemesi hedef edildi.
Bunun için yine ve yeniden “faydalı kaos, kriz” yaratmaya gidildi.
Bir yola girildi ama yemedi.
Çünkü CHP ve onun genel başkanı Özgür Özel engeli öyle az buz değil, deve dişi gibiydi.
Yemezler, dedi.
Bizde o göz yok, dedi.
Peki, iktidarın derdi ve istedikleri neydi?
Elbette, dikensiz gül bahçesi!
İşte anayasa değişikliği, anayasaya darbe, kaos, kriz vs vs denilen, hep bunun içindi.
Lakin yemezler ve yemedi.
Artık yeter, dur, denildi.