Evet evet yanlış duymadınız Fırat’tı bu…
“Eylül” diye seslenişinden bile anlayabilirdim sesin Fırat’a ait olduğunu. İlk hece belirgin sade söylenirken son hecenin son harfine doğru bir baskınlık hissediyordum. Belki sadece ben hissediyorum ama bende nasıl bir etki yarattığını sadece Fırat ve ben biliyoruz. Aramızda ne çok şey sadece onun ve benim bildiğim.
Sesini duyduğum anda uzun kirpikleri arasında parlayan yeşil gözler direk kafamda canlanmıştı. Ne demişti yeşilden yeşile yol bizim hayatımız…
Şimdi Fırat’ta kim dediğinizi duyar gibiyim. En kısa nasıl anlatabilirim diye düşünüyorum. Yok yok mümkün değil Fırat ile maceramız kısa değil ki kısa anlatayım.
Fırat benim çocukluk yıllarımdan platonik aşkımdı. Ne yapalım aramızda çok yaş farkı var ise ben onu yine sevebilirim diyordum. Evet tahmin ettiğiniz gibi yakın mekanlarda büyüdük. Ben çocukken o delikanlıydı. Ama her kızın hayranlık duyabileceği kadar asi, başına buyruk, isyankârlığı yanında her zaman beyefendi, nezaketini koruyabilen ve saygılı biriydi, benim gözümde. Siz ne diyorsunuz kötü olsa bile ben sevmeyi onunla büyütüyordum içimde…
Beni en çok etkileyen yanı ise kafasına koyduğunu her zaman yapması idi.
Fırat ortalamanın üzerinde boyu, evden kaçarken pencereden atlayıp gidebilecek kadar atletik yapıya sahip, uzun kirpikleri arasında parlayan yeşil gözleri, belirgin ve kemikli çene yapısı, her zaman geriye attığı saçları ama benim bağladığı zaman daha çok yakıştırdığım siyah saçları ile zaten yeterince aklımdaydı o yıllarda…
O yıllarda hep düşündüğüm onu ne kadar çok seversem seveyim sevdiğimi asla ona söyleyememdir. O zaman ne olacaktı. Öylece yazık mı olsaydı bu sevgiye. Sonra buradan zihnim çevremde bu şekilde yaşanamayan eski aşıklara ve yeni ailelerine, dünyadan yaşanamayan aşklara odaklanıyordu. Neydi kavuşamayınca aşk mı oluyordu. Oysa ben aşk değil sadece Fırat ile olmak istiyordum.
Ya Eylül’ ün şu an atmak için heyecan arayan kalbi Fırat’ı görünce hiç durmazdı. Sürekli koşar haldeydi. Beyninin hangi hızla çalışıp nasıl bir hayal elemine daldığını bile düşünemezsiniz.
Fırat ile neler neler hayal ediyordu. Hemen hayallerinize bir dur deyin evli mutlu çocuklu falan değil.
Fırat ile büyük stüdyo tarzında bir evde yaşayacak, eylül dansçı olacak Fırat resim ile uğraşacak ve arkasından maceralar…
Öyle yemek pişireyim, çocuk yapayım, güzel evim olsun değil, yeni çalışmaları olsun, güzel eserler ortaya koysunlar, dünyanın harika yerlerini gezsinler, sanat etkinliklerine davet edilsinler…
Ortaokul yıllarına ne büyük hayaller sığdırmıştı. Küçük zihninde Fırat ile nereleri gezip ne projeler üretmişti. Bunların hepsi de Eylül’ün zihnindeydi. Fırat ile ilgili her hayali bolca heyecan, aksiyon, mutluluk ve sevgi içeriyordu.
Sonra yıllar geçerken tabii ki bende bir ortaokul öğrencisi olarak kalmadım üniversiteli bir genç kız oldum. Çevremdekilerin söylediğine göre oldukça güzelleştiğim söylenir. Bu arada Fırat beyin hayatına girenler her defasında beni kalbimden yaralasa da her ayrılığı benim bayramım olmuştur.
Üniversite son sınıf bir proje için Antalya’ya gitmiştim. Arkadaşlarla proje sonrası Fethiye de birkaç gün kafa dinlemek istemiştik. İlk gün yamaç paraşütü denerken karşılaşmıştık. Nerede olsa o gözleri bulur, o sesteki vurguyu anlar, o yeşil yolu yürürdüm sanırım.
Paraşütün heyecanı ile Fırat’ın Eylül sesi heyecanı aynı anda gelmişti. Hayatımın Fırat ile olan kısa ama etkili sayfaları burada başlamıştı.
Müzik önerisi: https://youtu.be/b16EOQStJi4
