1988’de Ankara, İstanbul, 9 Eylül, Marmara, Dicle ve Selçuk Hukuk Fakülteleri vardı sadece.
Geliyoruz bugüne.
30 yıl sonra bakmışsınız ki sayı 77.
Yazıyla yazalım yetmişyedi. Kaç kat?
Gönül isterdi ki “yetmişyedi kere maşallah” diyelim.
Diyemedik.
Diyemeyiz.
Yozgat’tan tutun Kırklareli’ye..
Yalova’dan tutun Bolu’ya Fakültesi var.
Var da, fakülte açınca “hukuk var” da diyebiliyor muyuz?
İşte geçenlerde Hukuk Felsefesi bölümüne ilahiyat öğretim üyesinin girdiğini öğrenmiştik.
Bunun şoku geçmeden ortaya çıktı, 77 hukuk fakültesinin 19’unun dekanı hukukçu değil.
Dekanının hukukçu olmadığı bir fakülteye “hukuk fakültesi” demek mümkün mü?
Dekanlık sadece idari görev desek bunun arkasına sığınılabilir mi?..
19 hukukun dekanlarına bakalım.
3 maliyeci.
4 ilahiyatçı.
3 tıp öğretim üyesi.
Birer tane çalışma ekonomisi, veteriner, kamu yönetimi, işletme, siyaset bilimi öğretim üyesi olan var.
Uzmanlığı ziraat olan öğretim üyesi var.
Kimyacı var hukuk dekanı.
Fransız Dili bölümü öğretim üyesi var.
İktisatçı var.
Anayasa Mahkemesi başkanı bile iktisatçı olabiliyorsa Hukuk Fakültesi dekanı niye olmasın mı ki?
Öyle mi?..
Bu kadar basit mi?..
Bu hukuk fakültelerinin pek çoğunun öğretim üyesi sıkıntısının olduğu zaten bilinen gerçek. Ama düşünsenize, hukuk fakültesinde öğretim üyesisiniz.
Dekanınız uzmanlığı ziraat olan ve ziraat fakültesinde görevli olması gereken alakasız başkası.
O zaman hangi ilkelerin arkasında durabileceğiz ki hukuk adına?
Dekan ataması YÖK’e geçtikten sonra bu tablo iyice trajikomik hale geldi.
Eminiz sadece hukuk fakülteleri açısından değil, pek çok alanda pek çok tuhaflık yaşanıyor; hukuk fakülteleri bunların içinde ilk öne çıkan.
Anayasa Hukukçusu Prof.Dr. Kemal Gözler’in anayasa.gen.tr isimli sitesinde verdiği rakamlara göre ülkemizde hukukçu olmayan dekanlar tarafından yönetilen hukuk fakültesi oranı, toplam oranın yüzde 28,3’üne ulaşmış durumda.
Dünyada bunun bir örneğini bulamazsınız.
Gözler’in belirttiği gibi ayrıca kurulmuş ve fakat daha öğrenime(!) başlamamış, yani dekanı atanmamış 15 hukuk fakültemiz daha var. Onların da aktif hale gelmesiyle fakülte sayısı 92 olurken muhtemel hukukçu olmayan dekan sayısı da bir kez daha artacak.
Hukukçu olmayan dekanların yönettiği fakültelerde sağlıklı ve istenen hukukçular yetişebilir mi, yoksa sadece ellerinde hukuk diploması olan mezunlar mı veririz?
Bir profesörü olmayan hukuk fakültesi neden açılır?
Bugün 30 yaşında olan pek çok hukuk fakültesi bile öğretim üyesi sıkıntısı çekerken Çankırı Hukuk Fakültesi’ne veya Yozgat Hukuk Fakültesi’ne öğretim üyesi geleceğini düşünmemiz hayalperestlik değil de nedir?..
Acil olarak hukuk fakültesi açılması durdurulmalı ve işlevsiz, hukuk adına hiçbir fayda getirmeyen, sadece tabela olarak “popülizm”e hitap eden içi boş, atıl fakülteler kapatılmalıdır.
Hukuktaki bu erozyon durdurulmadığı sürece her yeni yargı paketi yine sadece popülizme yönelik olacak ve mesleki anlamda varolan düşüşü tavana sıçratacaktır.
Ötesi yok; 19 hukuk dekanının hukukçu olmaması dünya tarihine geçen acı bir hukuk ayıbıdır.