Kışını da yazını da yaşadım..
Hemde iki kere..
33 yılda bir dönüyor ya..
Çocukluğum aklıma geldi..
Pide sırasına girdiğim günler..
“Kör İbram’ın” fırını..
Deve Loncası’nda..Kuyruğun sonu sıra çeşmelerde!. Kimler var kimler?..
Berber Seyfi, Saraç İrfan, Terzi Mustafa,
Bakkal Sabri, Lastikçi Cemal, Çıkrıkçılar,
Bakkal Mustafa, Bozacı Raim..
“Gaba soğanlan” Hafız teyze, Kaşçı Aysel,
Ebe Hayriye..Herkes var..,
Karesi mahallesi orda..Hisariçi orda..
O yıllarda poşet moşet yok..
Ateş gibi pideleri kazağını çarşaf gibi dolarsın koştur eve..Yumurtalı bekleyenler ayrı bekler..
İtiş kakıştan bir yumurta yerde, bir yumurta elde!..
Kadınlara sıra ayrı, nezakete bak!..
Bir sırada çarşıda Kurtuluş fırınının önünde..
Çamlılar’ın fırını..
Bu sıra genellikle memur, tüccar, astsubay sırasıdır. Mesai bitimidir o saatler..
Mesai dağıldı denirdi o zaman..
Kuyruğun sonu Belediye’de..
Karşıda PTT.. Rahmetli amcam orda çalışıyor..İkinci kat camdan seslenir…
“Hüdai bey senin arkanda ben varım!..”
Sıra bile rezerve!..
Tanıdık biri gelir..kulağına çaktırmadan üfler..Ya da karşıdan kaş gözle anlatır..
İki de bana..Uzaktan da seni keser..
Para elinde hazır bekler..Bu da kaynak şekli…
Mahalle fırınları da keza..Orda kavga garanti!.
Pide bugünkü gibi her gün çıkmaz.
On bir ayın bir sultanı da pidedir.
Bir ay iftar sofralarının vazgeçilmezidir.
Top’a yakın eve girersin..
Top patladığı zaman kargaların kaçışını bağırışını severim.Onlardan başka kimse kalmaz sokaklarda..Çıt yok..Araba bile geçmez
***
Top deyince..
O da bir ritüel..
Çamlığa gider top’un atılışını seyrederdim.
Barut kokusu,dağılan yanık bez paçavraları..
Haydi ordan koşa, koşa Aygörendeki eve..
Orucu bağlama vardı çocukluğumda..
Arada bir yersin orucu bağlarsın!..
Şimdi ne bağı kaldı, ne bağcık..
Bir gün yine çamlıkta topun yanındayım.
Hazırlık yapıyor topçu..Birkaç kişi daha var çıkınını alıp gelen..Tanıyorum onları..Buzdolapçı Sarı Rafet, Terzi Kaya, Bankacı Taci falan var aralarında..
Eskiler “mukallit” derler.. Taklitçi, şakacı, lafcı.
Biri topun namlusuna oturdu..Topçu’da kızdı haliyle..İn ordan dedi.
Cevap:
“Sen patlat ben çarşıda inerim”
***
Ramazan’ın eskisi gerçekten başkaydı..
Pide’den Top’dan girdik ama..
Ben “güllaç” tatlısını Ramazan’da tanıdım..
Her zaman olan yapılan bir tatlı değildir..
Ramazan’a özgüdür.
Osmanlı geleneği..Şerbet keza..
Kızamık şekeri deriz.. Hala var mı bilmem.Rahmetli İsmail İlşekerci’den alırdık.Bazende Koca Şekerci’den..Şekerci Fuat…Prizma şeklindedir kırmızı renkli..
Ondan şerbet yapılırdı karanfilli…İftarda açma börekle pek güzel olurdu..
Gül suyu şerbeti de mesela..
Dağ gibi yufka olurdu evlerde..
Ramazan öncesi komşular toplanır
biri yoğurur, biri açar, biri tavlar..
Herkes yufkasını çarşafa sarar evine götürürdü..
Ne güzelliklermiş..
İftarda veya sahurda envai çeşit börek olurdu.
Şimdi “el emeği göz nuru” pazarlarında kadınlar yapıp iki liraya satıyor.
Nerden nereye..
Davulsuz Ramazan olmaz!..
“Geliyor sıkma çörek
Kimler seviyor görek
Yedim bir tepsi börek”
Roman “Gırnata Ali” den nağmeler..
Ali bizim mahallenin davulcusuydu..
Gündüzleri de ayakkabı boyardı..
Sırf mani dinlemek için yorganın altında bekler dururduk…Bahşiş vermek içinde demir 2,5 lirayı akşamdan babamdan alır, yastığın altına koyardım..
***
Ne günlermiş..
İftarlar ayrı güzeldi.
İftar’a almak vardı evlerde..
Konu, komşu,arkadaş, eş, dost..Gidilir gelinirdi.
Birlikte oruç açılırdı.
Fakirin fukaranın evlerine iftarlık yemek götürülürdü.Hiç unutmam annem hazırlar götürürdük. Biz ne yiyorsak aynısı derdi.
Sonra anladım onun ne demek olduğunu…
Teravih namazları bile farklıydı eskiden..
Paşa Camii “Fırst Class”..
Eşraf orda.. Ekabir takımı orda..
Kahveye gidecekler “çabuk kıldıran hoca” arardı..Çocukluğumda “Şitayır Hoca” mesela..
Çünkü sahura kadar al kızı ver papazı..
***
Ne günlermiş ne günler..
Sonra büyüdük genç olduk.Üniversitedeyiz
Rahmetli Mehmet Öcal (SEKA’nın son müdürü) Kemal Hoca(Öğretmen) ve ben ..
Hal’in orda Mehmetlerin evinde ders çalışıyoruz.Yorgunluktan geç vakit koltukların üstünde sızıyoruz. Davulcu da her gün kapının önünde güm,güm vuruyor..
Bir söyledik olmadı,iki söyledik olmadı..
Bizim dediğimiz oldu!..
Bizim Mehmet bir kova suyu camdan aşağı davulcuya boca etti…
Davulun sesi bir hafta değişmişti .
Lop, lop, lop..
Gerçekten güzeldi eski Ramazanlar..
Ramazanınız bugünden mübarek olsun..
Hoşça kalın..