Eskiden esnaf dükkanlarının kapıları öğle tatilinde veya namaz vaktinde kapanmazdı…
Hatırlarsınız..
En azından eskiyi bilenler hatırlar..
Ayakkabıcı “Gıcır Hasan”, Manav “Alyanak Hafız”, Saraç “Kara İbrahim”, Terzi “Dikerim Sami” dükkanlarını bir yere giderken kapılarına sandalyeyi ters çevirir koyarlardı..
Yani “Şu anda yokum ama geleceğim” anlamındaydı..
Kimse içeri girmez,çekmecesinde para, askıda ceketi adam gibi durur.
Hırsızlık hayatta olmaz!..
Geceleri de “Bekçi Hayri baba” fıyyyy diye düdüğü çaldı mı..Sıçan deliği bi para..
Şimdi mi?..
Aman yarabbi..
Bırak ceketi.. Eve donla gidersen dua et!..
Ne sandalyesi?.. Dükkan tam takır;kuru bakır!..
***
Eskiden meyhaneler vardı..
Tek tekçiler vardı..
Akşam üzeri iş dönüşü “kısa pas” yapanlar ya da akşamdan geceye demlenenler..
Sarhoşun mektubu okunmaz derler ya..
Ne muhabbet..Ne muhabbet..
Ağlayanı, güleni, şarkı söyleyeni, aşığı, dertlisi..
Adabı vardı adabı…
Ne kavgası ne gürültüsü..
En fazla iki kişi bir adam olurlar..
Bi sağa bi sola…bulurlarsa evin yolunu ne ala..
Şimdi mi?..
Kazara yan baktın..Yandın!..
En basit hesap ayağa sıkmak!..
Ne o?..
İki beşlik bozmak istedik ya..
Acil serviste ayak alçıda,serum şişesi kolda..
***
Eskiden taksiler, Belediye otobüsleri vardı.
Bugünde var ama eskiden özel otomobiller çok olmadığı için “Doktor” Semih bey, “ Banka Müdürü” Servet bey, “ Nisaiyeci ”, Türkan hanım,
“ Bakkal ” Hasan efendi her gün aynı otobüste yolculuk yapardı..
Sohbet,muhabbet evden işe; işten eve gidilip gelinirdi..
Şimdi mi?..
Yaşlı mısın?.. Bir kere ayaktasın..
Yer bulup oturdun mu, yanındaki öküzün kucağındasın!..
Yol mu vermedin?..Garanti geberdin!..
***
Eskiden kulüpler vardı..
Şehir Kulübü,Tüccar Kulübü gibi..
Nezih yemek yenilen yerler vardı..
Ailecek gidilir,masadan masaya meyveler, 35’likler ikram edilirdi..
Eşraftan , iş ve siyaset dünyasından,esnaftan,renkli simalar hep bir araya gelirlerdi..
Muhabbet, saygı, zarafet, cömertlik, şaka hepsi bir aradaydı..
Şimdi mi?..
Ne kulüpler kaldı, ne “o” nezih yerler..
Nerde o eski muhabbetler, ikramlar,cömertlikler…
Varsa yoksa her yerde aynı numara..
Çek bi Adana..İki acılı lahmacun yan yana..
Ver ablama pideli ayak paça…
Az kuru,az pilav orta masaya..
Buyruunnn..Aile salonu üst katta..
***
Eskiden beş yıllık ilkokullar, üç yıllık orta okullar,üç yıllık liseler vardı..
Hem sabah gidilir,hem öğleden sonra..
Cumartesi de yarım gün cabasına..
Tarih de vardı, Tarım da..
Fasulye bile çimlendirir,ineğin yavrusuna buzağı denildiğini bile bilirdi insanlar!..
Şimdi mi?.,
Kar yağmaya başladı tatil, yağınca uzadı tatil, eriyince yan yattı çamura battı tatil..
İneğin yavrusuna sıpa;
Devenin büyüğüne manda!..
Anlamadım.. Fasulye mi dedin?..
***
Eskiden hasta olunduğunda Doktor Sinan beyin ya muayenehanesine gidilir; ya da Doktor bey eve gelirdi…
“ Ebehanım” teyze eve giderdi.
Sünnetçi Kamil eve gelirdi.
İğneci Selma evde vururdu…
Doktor Sinan bey; sırtını, göğsünü dinler.. Boğazına bakar, karnına tak,tak vurur..
Derin nefes aldırır, öksürtür…Yan çevirir,dik oturtur..Dizine vurdu mu aynen alnına..
İki gün sonra sapasağlam ayakta…
Şimdi mi?..
Sıra al..Bekle..65’likler önde..Sıran geldi gir içeri..Anlat neyin var..Tamam uzatma..Kan ver, MR’dan sıra al..Al barkodu çık dışarı..Hepsi beş dakika..Gelsin sıradaki..MR ne zaman ?..15 gün sonra..Çekim günü geldi..MR çekildi…Sonucu 15 gün sonra..Bekle babam bekle..
Yazarken bana fenalık geldi.
Hadi ben kendime gelirim..
Bir dakikaya..
Hasta n’oldu?..
Sizlere ömür!..
***
Eskiden diye başladım ya..
Asayişten sosyal yaşama;eğitimden sağlığa;
İnsani ilişkilerden yemek kültürüne dem vurdum…
Memleketimden fotoğraf kareleri sundum..
Biraz mizah,çokça gerçek kattım..
Ne dersiniz?..
Eskiden her şey daha temiz, daha saf, daha samimi, daha mı gerçekmiş yoksa…
Şimdi mi?..
Her şey sanal, her şey yalan; her şey sahte,her şey dolan;
Hoş bir seda bize; “eskiden”kalan!..
***
Hoşçakalın…