“Eskiden” diye başlayan ..
Bütün muhabbetleri çok severim..
Hele yaşlarda alıp başını gittiyse..
Tadına doyum olmaz..
Biri mutfaktaki “gaz ocağını” anlatırken..
Öbürü bakkaldan aldığı gazocağı iğnesini..
Bi başkası pompalamasını..
Diğeri ”küllü su” ile yıkanan çamaşırları…
Bir başkası “turfanda domates” anlatırken..
Diğeri “bahar kuzusunu”..
***
Bugünkü jenerasyon yazıyı okuyorsa mesela..
Turfandayı bilmez..
Mevsimin başında yetişen ilk
meyve sebzedir o..
Doğaldır.. Dolayısıyla özlem duyulandır..
Eskiden meyvenin de, sebzenin de zamanı vardı da ondan..
Adı üstünde “taze fasulye”yi ..
Hacı bekler gibi beklerdik..
Çoban salatası için “domatesi” özlerdik..
Şimdi her gün erikten elmaya, patlıcandan hıyara hepsi var..
Neden ?.
Çünkü hepsi “ilaçlı” da ondan!..
Neden?..
Eskiden toprak, su doğadan, gübre boktandı..
Bugün ne su kaldı ne toprak ne de mis gibi kokan tezek!..
Şimdi ortam çok boktan..
Genetiğiyle bile oynadılar türünü değiştirdiler..
Çekirdeksiz karpuz olur mu?..
Oldu!..
Oniki ay domates olur mu?.
Oldu..
Salatalık bugün iki santim..
Sabah kalktığında oniki santim..
N’oldu ne çabuk büyüdü?..
***
Eskiden rahmetli annemle Salı Pazarına giderdik.
Söylemesi bile çok güzel..
“Af buyrun” demeye gerek yok..
At arabasıyla kavun, karpuz alırdık.
Evdeki sekinin altını sıra sıra doldururduk..
Günlerce durur bir tanesi bozulmazdı.
Bugün ise pazardan sabahleyin al;
akşama lök diye otursun..
***
Bak şimdi..
“Seki” dedim ya..
Sekiyi bazıları bilmez..
Oturmak için tahtadan yapılmış şimdiki sedir..
Divan yani divan..
***
Mesela..:
Eskiden ..
“Hırsızlık” olmazdı!.
İnsanların hepsi varlıklıydı da ondan mı?..
Yooo…
Herkesin gözü toktu da ondan..
Varlıklı hırsız olmaz mı?..
Oooo..Hem de nasıl olur..
Eskiden olmazdı İşte..
Esnaf dükkanının kapısını kapatmaz.
Önüne bir sandalye koyar.
Onu da ters çevirir giderdi..
Birazdan geleceğim anlamındadır o..
Şimdi ..
Kazara dükkanı beş dakika boş bırak da gör..
Sen sağ ben selamet!..
İnsanların terbiyesi, görgüsü, zerafeti konuşulurken…
“kumaşı güzel” benzetmesi yapılırdı..
İnsan kumaşa niye benzesin?..
Eskiden kumaş “pamuk ipliğinden” dokunur,
“kök boya” ile boyanırdı..
Herşey “saf” katıksız, katkısız, sıhhi olurdu.
Onun içinde insana yönelik “kumaşı güzel” benzetmesi değerliydi..
İnsanlar değerliydi..
Naifti, latifti, zarifti..
Bugün kumaşlar da sentetik, insanlar da ..
***
O “saf günlere” dönme özlemi …
Şimdi sadece bir hayal , bir özlem..
***
Hani “yoğurdum ekşi diyen olmaz” derler ya..
Ona yüklenen anlam başkadır gerçi ama..
Eskiden yoğurtlar gerçekten ekşimezdi!.
Lengerlerde satılır, kağıdın üstüne konulur peynir kalıbı gibi lök diye kepçeyle kesilirdi..
Şimdi miyadı üzerinde, tescilli..
Ben bozulurum diye bar, bar bağırıyor.
***
Tereyağ alırdık bir kafa..
Mis gibi süt kokardı.. Yayık yağı..
Birde üstüne kaşıkla şekil yaparlar üzerinede az çörek otu serperlerdi..
Yağ mı yağ!..
Şimdi arada bul..Yem sunni, süt de sunni..
Haliyle tereyağ da..
***
Tatlıcı Cemal Aga’nın tulumba tatlısı harbiden şekerden yapılır genzinizi yakmazdı.
Rahmetli “Glikoz” kullanmazdı da..
***
Yahu “tavuk” kesilirdi yemek için..
Sapsarı yağ çıkardı.
Tavuk suyu çorbanın üzerinde bir parmak yağı olurdu.
Yenilen tavuk da en az sekiz aylık olurdu.
Bugün..
Yumurtadan çıkan civciv..
Emperyalizmin mucizesi!..
Otuz gün sonra masada!..
***
Bugün tatlılar bile tatsız!.
Şimdi şekerin de tadı kaçtı be birader..
***
Eskiden eve “tuz” alırdık..
Karton kutunun içinde topak, topak..
Elimizle kırar ufalardık..
O da doğal haliyle..
Çay tabağının içinde masada..
Tuz mu tuz sana..
***
Şimdi “tuz koktu” anasını satayım, tuz..
Nasıl özlemeyeyim eskiyi..:
Kalemine, yüreğine sağlık Tanyol bey, çocukluğuma gittim bir an, sağolun..