Köy çocuklarına kitap bağışlama uğraşıyla yola çıkmış Ersin Bilge. Yanında kendisine eşlik eden ve kitapları taşıyan bir eşek var. Bir köy evinin önünde kitapları taşıyan eşekle fotoğrafı “Eşekle Gelen Dostoyevski” kitabına kapak olmuş. Fotoğrafta eşek bir kutsal görevi yerine getirmenin gururu içindeymiş gibi yazara bakıyor.O da bilinçli bir toplum olursa kendisine eziyet edilmeyeceğini sanki biliyor.
Yazar, anılarını Anadolu insanıyla bütünleşerek anlatmış. Anlattıkları okuyucuyla bölüşülmeye değer nitelikte. Yaşadıklarını, gördüklerini, sezdiklerini realist bir bakış açısıyla dile getirmiş. Kitabın her sayfasında insancıl duygular, düşünceler serpilmiş. Alevi inancının geleneksel törenleri tutarlı bir anlayışıyla verilmiş. Kitap bu cephesiyle folkloraraştırmacılarına dip not olabilecek içeriğe sahip. Çocukluk ve gençlik anılarıyla başlayan yazar, kendisinin de karıştığı Romanlara yapılan bir haksızlıktan dolayı yıllar sonra özeleştiri yapıyor. Acımasızlığı, zalimliği ve haksızlığı evrensel değerler derinliğinde yorumluyor. İlerleyen sayfalarda yazarın, kin, nefret gibi
olumsuz duygular yerine olayları bir mantık süzgecinden geçirerek onların yerine sevgi ve
iyiliği koyduğunu görüyoruz.
Anılardan yazarın daha çocukluk döneminden itibaren etnik ve dini ayrımcılığa eleştirel bir gözle baktığını görüyoruz. Toplumun sorunlarına yabancı kalmıyor, daha adil bir dünya için çaba sarf ediyor. Bunun için çevrenin ısrarı üzerine muhtar adayı oluyor. İkinci sırada kalsa da yoksul halkın yanında ve adil olacağı konusunda kendisini destekleyeneler güven veriyor.
Ersin Bilge’nin Türkiye’de kamu görevliliği sorası Almanya’ya işçi olarak gitmesi orada karşılaştığı sıkıntılar, dönemin siyasî ortamı kitapta samimi bir üslupla anlatılmış. Köyden kente, kentten yurt dışına uzanan bir hayat, kitabın kimi yerlerinde bir dünya görüşü çerçevesinde verilmiş. İnsana, emeğe saygı, eşitlik kavramları yaşanmışlığın canlılığında anlatılmış.
Bu yönüyle kitap, okuyucuyu gurbetçilerin yaşadıkları, ülkemizin o günkü siyasi ortamı ve insan değerleri konusunda düşünmeye çağırıyor. Toplum olarak her konuda bilinçlenmenin önemini vurguluyor.
Yazar, Almanya’da kaldığı süre içinde Türkiye’nin şartları ile Almanya’nın şartlarını karşılaştırır. Anılarında Anadolu insanının her türlü güzelliğe layık olduğunu belirtir. Bunun için bilinçli bir toplumun gerekliliğine inanır. Kendine yüklediği bir sorumluluk anlayışı ile eşekle Anadolu’nun en uzak köylerine kitap ulaştırır. Çocuk ve gençlerin okumasını sağlar. Fakir öğrencilere burs verir.
Hikâyeye özgü bir anlatım tarzıyla akıcı bir üslupla anlatılan anılar, okunmaya değer içeriğe sahip.
Yazarımıza sağlık ve esenlik dolu bir ömür dilerim.