1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. ERMENİ TEHCİRİ Mİ ? ERMENİ SOYKIRIMI MI ?

ERMENİ TEHCİRİ Mİ ? ERMENİ SOYKIRIMI MI ?

Ermeni Tehciri bir dönemin koşullarında yasal zorunluluktu. Bunu da en iyi bilen zaten ABD’dir.
“… Nasıl haşhaş uyuşturucu bağımlılığın ham maddesi ise tarih de köktenci tavırların, etnik milliyetçiliğin ve ideolojilerin ham maddesi … Eğer amaca uygun bir geçmiş yoksa, bu her zaman için yeniden icat edilebilir. Mazi meşrulaştırılır ve övünecek fazla bir şeyi olmayan şimdiki zamana şerefli bir arka plan sunar … ” der. Marksist bir tarih felsefecisi olan Eric Hobsbawm…
Ernest Renan da “Tarihi çarpıtmak ulus olmanın ilk şartıdır” diyerek bir anlamda noktayı koyar…
Osmanlı eğer soykırımdan beslenseydi(Alevilere dönük büyük kıyımlar yapılmıştır) niye 7 yüzyıl kardeş gibi bir arada yaşamayı sağlasın. Daha o zaman yok ederdi. Kaldı ki Osmanlı bugünkü karşılığı ile kurmuş olduğu İstatistik Enstitüsü’nün başına sırasıyla Nuri bey, Musevi Fethi Franco, Ermeni Mıgırdıç Şnapyan ve bir Amerikalı oturtmuştur. O nedenle Anadolu da yaşayan Ermeni sayısını onlar çok daha iyi bilir. O günün savaş koşullarında yapılması zorunluluk arz eden bir askeri plan uygulamasıydı. Nitekim Osmanlının parasının da olmadığını bilen ABD o süreçte Konya civarında göçmen kampları kurmuş ve Ermenileri büyük zayiat(çetin yolculuk şartları nediyle) zayiat vermeden intikallerini sağlamıştır.

1906 sayımına göre Osmanlı toprağında yaşayan Ermeni sayısı da 1 120 748 tir..

Amerika’lı profesör Justin McCarthy ’nin 2002 yılında vermiş olduğu “First Shot” adlı konferansından; “….. ‘Ermeni Soykırımı’ olduğunu iddia edenlerin, meseleleri olduğu gibi ele almak yerine ayıklayarak ve bağlamından çıkararak inceleme alışkanlıkları var.

Bize Osmanlı Devletinin Ermenileri göçe zorladığı ve birçok Ermeni’nin bu sırada öldüğü anlatılıyor. Ölenlerin sayısı abartılmışsa da, doğru yanları var. Fakat hangi nokta göz ardı ediliyor? O da şudur: Göçten sonra Ermenilerin çoğu hayatta kalmıştır. Bu da soykırım planının olmadığının göstergesidir.

Bize 1890’larda onbinlerce Ermeninin Müslümanlar tarafından öldürüldüğü söyleniyor. Bunun doğru tarafı var. Hiç bahsedilmeyen ise onbinlerce Müslümanın Ermeniler tarafından öldürüldüğü ve bu katliamı Ermenilerin başlattığıdır.

Birinci Dünya Savaşı ile alakalı hiç bahsedilmeyen bir gerçeği iyi biliyorsunuz — onbinlerce Müslüman öldü. Sadece bir tarafın ölülerinin sayıldığı her savaş soykırımmış gibi görünür.

Sonuç

Bugün tartıştığımız fakat asla bahsedilmeyen bir gerçek var — Ermeniler kendi başlattıkları savaşlar yüzünden öldüler. Türkler Ermeni saldırılarına karşılık verdi. Türkler bazen aşırı tepki gösterdiler, bazen intikam duygusu ile hareket ettiler, bazen de Türklerin ve Kürtlerin yaptıkları doğru değildi. Fakat kan dökmeyi Türkler başlatmadı. Türkler ve Ermeniler arasında 1790’larda başlayan çatışmayı Türkler başlatmadı. Türkler ve Ermeniler arasında Birinci Dünya Savaşı esnasında çıkan çatışmayı da Türkler başlatmadı.

1796’da Ermenilere saldıran Türkler miydi? Hayır, kendi ülkelerinin düşmanlarıyla ittifak yapanlar Ermeni isyancılardı.

1828’de Ermenilere saldıran Türkler değildi. Fakat Türklerin evlerine ve arazilerine el koyanlar Ermenilerdi.

1878’de Ermenilere saldıran Türkler miydi? Hayır, Rus istilacılara bir kez daha yardım edenler Ermeni isyancılardı. Erzurum’daki Türklere işkence edenler de Ermenilerdi.

1890’larda Ermenilere ilk saldıran Türkler miydi? Hayır, Türklere ilk saldıranlar Ermeni isyancılardı.

1909’da Ermenilere ilk saldıran Türkler miydi? Hayır, fakat Müslümanlara saldırmaya başlayanlar Ermeni ihtilalcileriydi.

1915’de Ermenilere ilk saldıran Türkler miydi? Hayır, Van’ı istila edip oradaki Müslümanları öldürenler Ermeni isyancılardı. Müslüman köylerine baskın düzenleyip Müslümanları yollarda öldürenler Ermenilerdi. Osmanlının memurlarını öldüren, Osmanlı ordusunun haberleşme sistemini tahrip eden, casus, gerilla ve partizan gruplar olarak Rusların yanında yer alanlar Ermenilerdi.

1919’da Ermenilere ilk saldıran Bakü Türkleri miydi? Hayır, Türklere saldıran Ermenilerdi.

Bazıları Osmanlılar tarafından iyi yönetilmediklerini bahane ederek, Ermeni isyancılarının eylemlerinde haklı olduklarını iddia ederler. Tarihteki birçok dönemde Osmanlının Doğu Anadolu’yu iyi yönetmediği doğrudur. Fakat Ermeni isyanının başladığı dönemde Osmanlı yönetiminin büyük ölçüde ilerleme kaydettiği de bir gerçektir. II. Mahmut’la başlayan, Tanzimat döneminde sürdürülen ve İttihat ve Terakki Partisinin reformlarıyla doruğa çıkan 19. yüzyıl reformları, Osmanlı hükümetinin doğudaki kontrolünü arttırmıştı. Ermenileri, aynı Zeytun’da olduğu gibi, ayaklanmaya sevk eden aslında bu gelişme ve ilerlemeydi; çünkü güçlü bir merkezi yönetim vergileri daha iyi topluyordu.

Ermeni isyanları sırasında hayat şartları daha iyiye gidiyordu. Rus istilasına uğrayan ve Müslümanların sürüldüğü bölgeler bu iyi şartların dışında kalıyordu. Rus eylemleri de Ermeni milliyetçileri tarafından destekleniyordu. Suçlanması gerekenler Ermeni milliyetçileri ve onların Rus müttefikleriydi.

Ermeni ayaklanmalarının nedeni her ne olursa olsun Osmanlıların ve oradaki Müslümanların tepkileri haklı görülebilir. Müslümanların aşırılıkları tıpkı Ermenilerin aşırılıkları gibi hiçbir zaman haklı gösterilemez, fakat Ermeni ayaklanmasına karşı gelmek ahlaki ve politik açıdan elzemdi. Ayaklanan Ermeniler Müslüman çoğunluk üzerinde egemenlik kurmak isteyen bir azınlıktı. Böyle bir adaletsizliğe karşı savaşmak padişah hükümetinin vazifesiydi.

Azınlıkların barış içinde yaşama hakları vardır. Bütün yasal haklarıyla, yasalar önünde eşit olmalıdırlar. Dini özgürlükler olmalı ve korunmalıdır. Tüm bu haklar azınlıklara garanti edilmelidir. Fakat bir azınlığın çoğunluk üzerinde egemenlik kurma hakkı asla olmamalıdır. Bir azınlığın çoğunluğu öldürerek ve yurdundan sürerek çoğunluğu ele geçirme hakkı asla olmamalıdır. Milliyetçi Ermeni isyancılar işte bunları yapmaya çalıştılar.

Ermeni isyancılara karşı duran Türkler ahlaki açıdan doğru olanı yaptılar. Kullandıkları yöntemler her zaman doğru değildir. Savaşın kızıştığı anlarda suçlar işlendi, hatalar yapıldı. Fakat Türkler bir azınlığın egemenliğine karşı koymakta kesinlikle haklıydılar Türklerin kendilerini savunma hakları vardı.

Daha önce ifade etmiştim ama bir kez daha tekrarlamaya değer. Osmanlılar Ermeni asilere karşı koyarken akılcı bir davranış içindeydiler. Ermenilerin öteki asilerden hiçbir farkı yoktu. Osmanlılar Doğu Anadolu, Arabistan ve Bosna’da Müslüman isyancılara, Balkanlarda ise Hıristiyan isyancılara karşı savaşmışlardı. İmparatorluklarını ve halkını korumak için savaşmışlardı. Doğal olarak aynı şekilde Ermeni isyancılara karşı savaştılar. Bir çok hataya karşın, Osmanlılar görevlerini ifa etmeye çalıştılar.

Türkler ve Kürtler kimseyi kırmayan masum kuzular mıydı? Hayır. Fakat saldırıya maruz kaldılar ve karşılık verdiler. Bazen hiddetle öldürdüler ve masumlar zarar gördü. Her iki tarafta da masum Türkler ve Ermeniler zarar gördü. Bazen Ermeniler Türklerden daha çok mu zarar gördü? Evet.

Savaşta geçen bir yüzyılda bazen Türkler daha fazla kaybetti, bazen de Ermeniler: savaş hali.

Bunun yanında savaşı başlatanlarla savaşa karşı duranların eylemleri arasında ahlakî bir fark vardır. Masum sivilleri öldürenlerin mazereti olamaz, ancak asıl suçlu katliamı başlatanlardır. Benim ülkem Amerika, Adolf Hitler ve Nazilerin vahşetine Alman şehirlerini bombalayarak karşılık verdi. Bu esnada sivilleri de öldürdü. Bazı eylemler, mesela Drestlen’in bombalanması affedilemez. Ancak asıl suçlunun kim olduğu konusunda şüphesi olan var mı? Suçlu olanlar Hitler ve yandaşlarıydı. Asıl suçlu olanlar davaları uğruna öldürme eylemini ilk başlatanlardı.

Kimse Türklerin tamamen masum olduğunu iddia etmesin, fakat asıl suçlu masumları öldürmeyi ilk başlatanlardır.” Sorulması gereken soru budur… Yanıtı yine usta tarihçi veriyor: “Meseleleri başlatan her zaman Ermeni milliyetçileri olmuştur. Ermeni isyancıları olmuştur. ”

Yüce önder de bu konuda görüş ve duruşuyla çok nettir..

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 26 Şubat 1921’de Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit’in sorularını yanıtlarken konuyu çok yalın ve anlaşılır bir dille açıklığa kavuşturmuştur:
“Rus ordusu 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada, o zaman çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni Komitesi askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürüyordu.
Bu cinayetleri işleyen ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından beri kendilerine kapitülasyonlardan bahşettiği dokunulmazlıklardan bilistifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı. İngiltere’nin, sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkarı, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz.
Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet itilaf devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurdu.
… Gerek umumi harp(1.Dünya Savaşı), gerek mütarekeden (Mondros Mütarekesi) sonra Ermeniler ve Rumlar tarafından Müslüman ahaliye yapılan mezalim üzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest-Litovsk Muahedesi’nin akdini müteakip, Rusların Şark vilayetlerimizi tahliyeye başladıkları sırada Ermeni çetelerinin yapmış oldukları katliam ve tahribat, kafi derecede herkesin malumudur. Sivas’ta benle görüşmüş olan, bilahare bu bölgeleri ziyaret eden ve buralarda Ermeni çetelerinin davranışları hususunda mufassal müşahedelerde bulunarak daha sonra kendisine bu konuda anlatmış olduğum şeylerin doğru olduğunu bana yazmış bulunan Amerikan Generali Harbord Amerikan umumi efkarının kendisinden faydalı bilgi temin edebileceği faydalı bir şahidimizdir. Taşnaklar daha sonra da Kars ve Oltu bölgelerinde Alexandropol(Gümrü) Antlaşması’nın akdine kadar cinayetlerine devam etmişlerdir. Gümrü Muahedenamesi’ni samimiyetle tatbik mevkiine koyacak her Ermeni hükümeti, dostluğumuza güvenebilir.” (Atatürk’ten Ermeni Sorunu-Belgelerle. Yayıma hazırlayan: Dr. İsmet Görgülü)

O nedenle Ermeni Tehciri bir zorunluktu. İlk kurşunu Osmanlı askeri değil Ermeni çetecileri sıktı. Her iki tarafta ölü verdi..
Ölenlere başsağlığı diliyorum..Olayı kışkırtan emperyal güçlerin Ermeni taşeron çetelerini de lanetliyorum.. Vecdi Yılmaz

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
ERMENİ TEHCİRİ Mİ ? ERMENİ SOYKIRIMI MI ?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!