“Kim bilir, kaç asker, tecavüz ettiği bir Kızılderili kadını öldürdükten sonra saçını kesip ‘Bir savaşçıyla dövüştüm’ diye kahramanlık hikâyeleri anlatmıştır!?.” Sunay Akın
…
Yıl 1940 lı yıllar…
“… geçen günü iskarpini çorapsız giyen bir genç kızı, yolcunun biri ihtarda bulunmuş: ‘Bana bak, bana: artık bundan sonra sizi böyle gezdirmeyeceğiz’ demiş.
Hasan Ali Yücel şu yanıtı vermiş:
-Der, der, fakat o kız, bir Türk vatandaşı olarak Türk polisine müracaat edince, tecavüz edilmiş hürriyetini müdafaa edecek birini bulmuş olur. Çünkü polis, kanunun canlı mümessilidir.
Devam eder;
-Kız bir şey dememiş, sadece korkmuş. Sen diyeceksin ki, korkağın hürriyeti olmaz. BURADA ASIL FENA OLAN, BÖYLE TEHDİTLİ BİR SÖZ SÖYLEMEYİ HÜRRİYET ZANNETMEKTİR. BU YANLIŞ DUYGUYU BİR AN ÖNCE KAFALARDAN SİLMELİDİR. “(1)
…
“Mülkiyet hakkının teyitleri: Mülkiyet sahibi erkek, kadın üzerindeki mülkiyet hakkını döverek kanıtlıyor, tıpkı çocukları üzerindeki hakkını onları döverek kanıtlayan kadın ve erkek gibi.
Peki ya tecavüzler? Onlar da söz konusu hakkın şiddet vasıtasıyla kullanımı değil mi? Tecavüzcünün zevk aradığı ya da zevke ulaştığı falan yok: O boyun eğdirmeye ihtiyaç duyuyor. Tecavüz bir mülkiyet damgasını kurbanın kalçasına kızgın demirle dağlıyor ve dünya var olduğundan beri ok, kılıç, top, tüfek, füze ve diğer ereksiyonlarla ifade edilen kudretin erkek cinsel organıyla özdeşliğin en kaba ifade biçimi.Birleşik Devletler’de her altı dakika da bir kadın tecavüze uğruyor. Meksika’daysa her dokuz dakika da bir. Bir Meksikalı kadın şöyle diyor: Daha sonra adamların sana hoşuna gitti mi diye sormasının dışında, tecavüze uğramakla bir kamyonun çarpması arasında bir fark yok.” (2)
…
İngiltere de yapılan bir çalışmadan notlar aktarayım…
İngiltere de 52 sendikayı içine alan 5,8 milyon işçinin üye olduğu (TUC) konfederasyon da “İş yerinde taciz-2016” isimli araştırma sonuçlarını veriyorum…
Kadınların %52’si iş yerinde cinsel tacize uğramış…
18-24 yaş aralığında bu taciz yüzdesi yüzde 63’e çıkıyor…
Kadınların üçte biri istenilmeyen cinsel içerikli şakalara maruz kaldığını söylüyor…
Kadınların yüzde 25’i bedenleri ve kıyafetleri konusunda cinsiyetçi yorumlara maruz kaldığından dert yanmış…
Ve kadınların %80’i çalışma yaşamları boyunca en az bir kere cinsel tacize maruz kaldığını söylemiş…
Kadınların %73’ü bu taciz olayını yönetime bildirmemiş…
…
2016 yılında Yunanistan’da 16 yaşın altında 30 bin kız çocuğu kürtaj olmuş…
Yunanistan da yapılmış bir çalışmada 14-16 yaş aralığındaki kızların %73’ü bir cinsel tecrübe yaşamış…
ABD’de de genç kızların %45’i doğum kontrol hapı kullanırken bu oran Yunanistan’da %4’müş…
…
ABD’de cinsel ilişki yaşanırken kadının prezervatif takmanı istiyorum çağrısına karşılık verilmediğinde tecavüzün başladığı ve ilişki sonrasında şikayet halinde tecavüz ile suçlanarak yargılanacağını biliyor musunuz…
…
Ülkemden örnek vermedim…
Biz sadece yok sayıyoruz. Çocuklarımıza cinsel taciz uygulanıyor, sadece bakıyoruz. Aile içi ensest ilişki o kadar yaygın ki kanunda yeri olmadığından yok diye avunuyoruz. Gece geç saatte sokakta dolaşan kadına tecavüzü hak gören bir saplantımız var. Giyiminden tecavüzü hak eden bir saplantımız var.. Erkek arkadaşı ya da patronuyla bir yerde yemek yemek ve içki içmenin sonucunun mutlaka kadın için istemese de cinsel ilişkiyle biteceğini içine sindirecek diyen bir saplantımız var. 6 yaşındaki kız çocukları evlenebilir diyen sapıklarımız var. Kız çocuğu okumaz, evin kadını ve çocuklarının annesi olur diyen ve erkeğine kölelik anlamında hizmet eder diyen saplantılarımız var. Hamileyken sokağa çıkılmaz diyen bir saplantımız var. Kadın sokağa yalnız çıkmamalıdır diyen saplantımız var. Kadın evlenmeden cinsel ilişki yaşayamaz diyen korkunç baskıcı bir geleneğimiz var. Bir kadının erkeğine verebileceği en değerli şeyi bakireliği diyen bir saplantımız var… Kadının ay başlarında kullandığı şeyleri hemen bir kağıda sararak taşımasını isteyen bir saplantımız…
“Vajina Monologları” adlı oyunun genel ahlak kuralına aykırı bulunması ve kaymakam tarafından sahne almasına izin verilmemesini nasıl yorumlamalıyız mesela, bilmiyorum…
Dudak ve kırmızı renk birlikteliğinden sapıklığı çıkarmak gibi erkeksi bir duruşumuz var. O zaman ne yapıyoruz; hosteslere izin vermiyoruz. Öyle ya bizim için namus çok önemli ve kadın da şeytan olmamalı…
Ya kadının toplum içinde kahkaha atmasına ne demeli.. Kahkaha atan kadın tecavüzü hak ediyor.. O zaman da yetkili biri öne çıkar ve gereken emri verir; kadın toplum içinde kahkaha atmasın(Bülent Arınç).
Ya dünyaya gelen her çocuğun yaşama tutunma ünitesi olan kadının memesi için neler diyoruz…
Ya bu cümleye ne demeli…
“Biz karısını kırk yerinden bıçakladıktan sonra sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı bugüne kadar duymamıştık” Bülent Arınç
Kırk yerinden bıçaklamak, ahlaklı olarak görülürken o halde ki kadını sokakta bırakıp kaçmak ise çok büyük ahlaksızlık… Kaçmasa gözümüzde kahraman olacak…
O zaman tabii ki erkeğe iyi hal indirimi hep uygulanır…
Kadını şeytan gören ve onun üzerinden yapmaya çalıştığımız tüm ahlaksızlıkları onun şeytanlığı ile temizleme gayretimiz bizi sadece “utanmaz” yapar. Utanmaz yapmakla kalmaz, ahlaksız yapar. Ahlaksız insanın ise ne dini ne de düşüncesi dikkate alınır. Ahlaksız insan, çöp insandır. Çöp insanlar bulunduğu yeri çöp yapmaya çalışır. Biz çöplükten gelmiyoruz. Bu dünyada, bu dünyanın her noktasında bir izimiz var. İçimizde ki bu çöplere yenilecek bir geçmişimiz yok…
Bu utanmazlığı yeneceğiz.
Yenmek zorundayız..
Kadınlarımızı insan olarak görmek zorundayız.
Onları çükümüzün kölesi olarak göremeyiz..
Ya erkekliğimizi kadınlarımızın onuru karşısında yöneterek kendimizi ve kadını insan olarak görüp birlikte bir yaşam içinde yaşamayı becereceğiz,
Ya da yönetemediğimiz erkekliğimizin bizi getireceği sapıklık havuzundan bir sifon kanalıyla çekilip yok olacağız…
İnsan olmak bu kadar basit…
Erkeksen erkekliğini yönet..
Kendi ahlaksızlığını, kadın üzerinden, çocuk üzerinden dini kullanarak temizleme…
Karar sizin…
Son söz: Balıkesir büyükşehir başkanlığına;
Geçen yıl şampiyon olan ve birinci lige çıkan kadın voleybol takımını niye kapattın…
Yakışmadıysa bir özür beklemek hakkımızdır…
Sevgi ve saygılarımızla… Vecdi Yılmaz
(1)-Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması-sayfa 54
(2)-Kadınlar-Eduarda Galeano-sayfa 129