Günümüzün en tehlikeli silahı “entegrizm”dir. Dayatmayla hiç bir şey edilemez. “Tek Millet” dediniz mi içinde var olduğu sayılanların sadece adı vardır, çünkü pota içinde eritilmişlerdir. Kalay ile kurşun mesela, birbiri içinde eritildiğinde, lehim elde edilir. Lehim artık ne kalaydır, ne de kurşun… O çok farklı bir şeydir. “Türk Milleti” dediniz mi içinde var olanlar, temel özelliklerini korurlar. Bu dinler içinde böyledir. Sünni olarak ben var olacağım dediğiniz de Alevi de var olduğundan geri adım atmaz. Baskı, şiddet, sonucu değiştirmez. İnsanlar ölür ama kimliğinden vazgeçmez. Rusya 17 Ekim devriminden sonra yaklaşık dört yıl süren iç savaşta 20 milyondan fazla insanını kaybetti. Stalin geldi, bir o kadar O da bir şekilde öldürdü yine başaramadı. Hitler’i, ortaya çıkaran gerekçeler en büyük dayanağıydı yine olmadı; Tek tip insan yaratmak… Tek tip insan yaratabilmek için sürekli düşmana yani ötekine ihtiyacınız vardır. Ötekini bitiremezsiniz. Çünkü varlığınız ötekiyle vardır. Birinin acı çektiği yerde diğeri mutluysa bunu kimseye anlatamazsınız. Doğada tek tip bir şey var mı ki insanlar tek tip olsun…
Dünya barışı sevmiyor.. Sevmiyor ki çözümlerini hep savaş ile bulmaya çalışıyor. Bugün dünya her zamankinden daha büyük ekonomik sorunlarla uğraşıyor. Müthiş tüketiyor. İlk kez obezlerin yüzdesi aç insanları geçti. Emperyalizm doğanın bedava verdiği şeyleri yok edip sonra satmayı çok iyi beceriyor. Önümüzdeki süreçte içtiğimiz su özelleşecek ve yine iliğimize kadar bizleri sömürecek. Yine örneğin bu bağlamda tarımsal sulama suyunun fiyatları piyasa şartlarında belirlenecek ve ucuz olan sebze ve meyve fiyatları da el yıkacak… Emperyalizmde acıma duygusu yoktur. Acıma duygusu olmadığı gibi öncesinde yok etmeyi de suçu diğerlerinin sırtına yıkmak suretiyle çok iyi beceriyor. Bugün yeryüzündeki mevcut içme suyunun yaklaşık % 10’u özelleşmiş durumda elde ettiği gelir neredeyse petrol ile eşdeğer konumda… İnsanoğlu ya ben de zengin olursam diyen kumar riskini çok seviyor. Neyse diyelim ve biz yeniden “Entegrizm”e dönelim…
Napolyon da çok seviyordu; benim valilerim, benim polislerim, benim piskoposlarım demeyi… “Benim” demekle, “benim” olmuyor. Çocuk bile bir yaşa geldiğinde yuvadan kaçıp kendi yuvasını kurmak istiyor.
İnsan çok sesliliğin öneminin olduğu bir dönemde bunu tek sese indirmek için mücadele ederse hem kaybeder, hem kaybettirir…
Doğa çeşitliliği sever, emperyalizm sevmez..
Doğa tohumlarına kendi seleksiyon uygular, emperyalizm tohuma müdahale eder ve tek tip tohumu yapar ve uygulanması için baskı yapar…
Doğa ben güçlüyüm der, emperyalizm hayır ben güçlüyüm der ve her geçen gün daha acımasız silahlar yapar….
Ya birbirimizi yok edeceğiz ya da ortak paydalar üzerinden büyük bir konsensüs oluşturup birlikte halay çekerek bir çözüm yolu bulacağız… V.Yılmaz