Hepimiz susuz hiçbir canlının yaşayamayacağını biliyoruz . Ne yazık ki, bu gerçeği idrak etmiş değiliz. Suyun, ekosistem ve yaşam için önemini idrak etmiş olsaydık “sudan sebeple kavga ettiler” veya “sudan ucuz” diyerek suya hakaret etmezdik “akarsu kir tutmaz” der miydik? Hem de nasıl tutar. Trakya’da tarım topraklarını zehirleyerek sulama yapmaya çalışan Ergene Nehrinin rengine bakınız. Uşak’ta dericilerin kirlettiği sudan içerek can veren inekleri görünüz. Simav Çayı’nın bembeyaz köpük köpük akan suyuna bakınız.
Dünya nüfusu hızla artarken, yeşil örtü tahribinin artması, iklim değişikliği ve ekosistemlerin bozulması, suyun aşırı tüketimi, israfı ve kirletilmesi, su sancısına yol açmıştır. Su sancısı, dünya nüfusunun üçte birini etkilemekte, altıda birini sağlıklı içme suyundan mahrum kılmaktadır. Su, artık, ne yeterli miktarda ne de yeterli temizliktedir. Yeraltı su seviyeleri tehlikeli derecede alçalmakta, bazı nehirler, bazı dönemlerde denize ulaşamamaktadır. Dünya bir su sancısıyla karşı karşıyadır; çünkü, suyun miktarı sabittir, su tüketimi artmaktadır. Son yüzyılda büyük kısmı tarımda olmak üzere, tüketim 8 kat artmış. Ayrıca, su, geniş çapta ve süratle kirletilmektedir. 1 litre petrolün 800 bin litre suyu kirletebileceğini unutmayalım.
Yerkürede israf edilecek veya kirletilecek bir damla su yok. Suyu, kirlenirse baştan atılacak bir bela değil, geri kazanılacak çok değerli bir meta olarak görmeliyiz. Çünkü, suyun alternatifi yoktur. Alternatifi olmamasına rağmen, suyun da, yasası yok, yani hukuku yok. Suya, çeşitli mevzuatlarda darmadağınık olarak yer verilmiş; fakat, bu kadar hayatî önem taşıyan doğal varlığa tek bir yasa layık görülmemiştir. TEMA Vakfı olarak Toprak yasasının olduğu gibi, su yasası için de ilgili kuruluşlarla bir hazırlık içerisine girmiş bulunuyoruz. Özetle, su sancısı, bütün canlıların akıbetini ve sağlığını tehdit etmektedir. Ekonomik ve sosyal gelişmeyi tehlikeye sokmaktadır; zira, suyu, doğrudan veya dolaylı kullanmayan hiçbir üretim yoktur. Temel ihtiyaçların karşılanması ve gıda güvenliğini tehdit etmekte, kuraklığa ve açlığa sebep olmaktadır. En çok, yoksulu çaresiz kılmakta ve etkilemektedir. Ekosistemlerin bozulmasına ve tahribine yol açmaktadır.
Çare ise;
Suyun havza bazında idaresi, yeşil örtünün genişletilmesi ve tahribinin önlenmesi, güvenilir su kaynaklarına ulaşma, ülke çapında teraslama faaliyetiyle kar ve yağmur sularının akışa geçmesi yerine yeraltı rezervlere inmesini sağlamak. Suyun, tüketim noktasında kullanan tarafından doğrudan yönetimi. Suda israf ve kirlenmeyi önleme; suyu, hakiki fiyatını ödeyerek kullanma. Su eğitimi ve bilinçlendirme. Tarımda suyun sürdürülebilir dağıtımı ve kullanımı ve nihayet su yasasının çıkarılması.
Son yıllarda Simav Çayı’nın suyu çok azalmış ve kirlenmiştir. Simav Çayı’nın kirleticileri en kısa zamanda bulunmalı ve gereği yapılmalıdır. Yarın geç olabilir..
Suyun üzerinde oluşan beyaz köpüğün nasıl oluştuğu ve hangi işletmenin sebep olduğu ilgililer tarafından tesbit edilebilir. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünü göreve davet ediyoruz. TEMA Vakfı gönüllüleri olarak konunun takipçisi olacağız. Halkımızı da konuyla ilgili olmaya davet ediyoruz.
Suya hizmet edenlerin, su gibi aziz, su gibi ömürlü olmalarını diliyor saygılar sunuyorum.
Metin KUTER TEMA Vakfı İl Temsilcisi