Gençler, üniversiteye giriş sınavıyla, yorucu bir yarışmadan çıktı.
Anneler babalar, çocuklarıyla yaşadı bu sıkıntıyı.
Bundan sonra bir başka endişeler, evhamlar, kaygılar başlayacak.
Gençlerin barınma, ulaşım, beslenme ve okul masraflarını dar gelirli vatandaşların karşılaşması imkânsızlaştı.
Geçmişte devlet yatılı okullar, vasıtasıyla eğitim masraflarını karşılardı.
Ülkenin en uzak ve yoksul yöresinden bu imkân sayesinde başarılı devlet adamları, üst düzey yöneticiler, akademisyenler çıkmıştır.
Köy enstitüleri yatılı okullar, devletin verdiği burslar bir dönem okumak isteyen dar gelirliler için bir umut kapısıydı.
Bu kurumlar süreklilik arz ederdi. Samimi öğrenciler için bulunmaz bir nimetti.
Devletin bu imkanlarından yararlanmış insanlar, hayatları boyu “bizi millet okuttu, millete minnet borcumuz var” derlerdi. Görevlerini bu bilinçle yerine getirirlerdi
Yatılı okullar, kapatıldıktan sonra başkaları boşluğu doldurdu. Yetenekli öğrencilerin masraflarını karşıladı.
Gençler, kendilerine imkân sağlayanlara minnet duymaya başladı.
Bunlar mevki sahibi olduktan sonra millete hizmet edeceklerine borçlu hissettikleri kişilere, hizmet ettiler.
Hayatta ahkâm kesen birçok kişiyle karşılaşmıştırsınız. Maddi durumları da çok iyidir.
Ülke sorunlarında siyaset bilimci, adalet konusunda hukukçu kesilirler. Yedikleriyle içtikleriyle, gezdikleriyle övünürler. Eşitsizlikten şikayetçidirler.
Eşitliği sağlayacak imkânlara sahip olmalarına rağmen bu uğurda kuruş harcamazlar.
Fakir öğrenciye burs vermenin mutluluğunu tatmamışlardır.
Şimdi maddi durumu iyi olanların yoksul öğrencilerin ellerinden tutma zamanıdır.
Bunu hiçbir beklentisi olmadan yapanlara ne mutlu.