Cahit Sıtkı Tarancı “Yaş otuz beş, yolun yarısı eder” demiş.
Hal böyle ise ben ikinci yarıyı geçeli çok oldu.
Geçmişe şöyle dönüp baktığımda, kendimle yüzleştiğimde şanslı insanlardan biri olduğumu düşünüyorum.
Sevdikleri işi yapanlar, gerçekten şanslı ve mutlu kişiler değil mi?
Hayalleri ile yolları hiç ayrılmayan şanslı kişiler.
Ben de böyle şanslı kişilerden biriyim.
Neredeyse beş yaşından bu yana, her zaman ve yüksek sesle ben öğretmen olacağım demişim.
Başka bir şey olmayı asla düşünmemişim
Benim için çok istenilen, kaçınılmaz bir sonuç.
39 yıllık meslek hayatımda yüzlerce anı ve insan biriktirdim.
Yaşımı büyüterek başladığım öğretmenlik hayatımda öğrencilerimle birlikte büyüdüm.
Benim okuduğum Necatibey İlk Öğretmen Okulu’nun kütüphanesinde yüzlerce kitap vardı.
Öğretmenlerimiz tam bir savaşçıydı.
Bizim iyi bir öğretmen olmamız ve bize iyi bir gelece sunmak, zorluklarla mücadele etmemizi sağlamak için savaşırlardı.
Mevlana’nın dediği gibi “Bir mum başka bir mumu tutuşturarak ışığından hiç bir şey kaybetmez aksine karanlıkların aydınlanmasına vesile olur”
Eğitimde amaç; bireyleri çağın bilgi birikimine sahip, bilgisini hayat boyu öğrenmede ve uygulamada kullanabilen, düşünen, soran, sorgulayan, araştıran, uygarca tartışabilen, kendini özgürce ifade eden, inançlı, etik değerlerine bağlı bireyler haline getirmektir.
Devletin görevi de tüm yurttaşlara eşit eğitim olanağı sağlamak olmalıdır.
Bugün eksiler içinde artılar oluşturabilmenin, güzellikleri yaratabilmenin tek yolu;
Dil, din, ırk gözetmeden insan sevgisini Anadolu’da filizlendiren, MEVLÂNÂ’nın, YUNUS EMRE’nin, PİR SULTAN ABDAL’ın,
Türk ulusuna aklın ve bilimin ışığını gösteren MUSTAFA KEMAL’İN aydınlattığı yolu izleyenlerle olacaktır.
Düşünmeyen beyinlere, Ata’mızın özünü ve sözünü anlayamaz hale gelenlere söyleyecek sözümüz her zaman olmalı.
Umudumuz ve beklentimiz budur.
İnsan ömrünü eğitime adayıp, öğretme eylemini yaşam biçimi sayıp, benim yaşıma gelince yeni şeyleri denemekten ya da beceremezsem diye korkmuyor.
Ya onu ya bunu yapamazsam ya kalan ömrüm yapacaklarına yetişmezse diye endişe ediyor.
Sonuçta bende ülkemin ve günümüzün sorunları için makul çözümler, üstüne basarak söylüyorum makul çözümler arayan bir bütünün parçasıyım.
Kendimi daha yeni göreve başladığım yaş ve heyecanımda hissettiğime göre ömrüm olursa daha yapacak çok iş, biriktireceğim çok insan var demektir.
Bunca yılın sonunda elinde ne var diye sorarsanız;
Kimselere benzemeyen, her anlattığımda birilerini imrendiren, hatta kıskandıran birikimlerim var.
Her yerde karşıma çıkan, beni inanılmaz mutlu edenlerim var.
Kaybettiğimi ya da kaybettirdiklerine inananların aksine öylesine büyük kazançlarım var ki.
Demem o ki, her ne iş yapıyorsanız sevgiyle, size yakışan en iyi şekilde yapın.
En büyük ibadetin insana hizmet olduğunu unutmadan.
En iyi kişi kendinden çok ait olduğu toplumu düşünen, onun varlığına ve geleceğine kendini adayan insandır.
Yürümeye devam et diyorum kendime, doğru bildiğin ve inandığın yolda.
Cesaretle, gayretle, farklılıkların zenginliğini ortaya koyarak, kimseyi ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, ömrünün sonuna kadar bu ülkeye olan vefa borcunu ödemeye, içindeki sevgiyi yansıtmaya.
Teşekkür ediyorum yolumuzu aydınlatan gönül kahramanlarına.
Teşekkür ediyorum bu ülke için elini tüm içtenliği ile taşın altına koyanlara.
UNUTMAYIN!
Bir gün yolun sonuna geldiğimizde, bir gün hak vaki olduğunda, yaşamımız bir film şeridi gibi gözümüzün önüne geldiğinde hepimiz için SEYRE DEĞER OLMALI.
Serpil GÜLEÇYÜZ
Arkadaşım yine döktürmüşsün, yorum yapmak için değil beğendiğimi ifade etmek için yazıyorum. Okuduklarımdan ders aldığımı ve bir şeyler öğrendiğimi ispat etmek için,DEMEM O Kİ; EN BÜYÜK İBADET İNSANA HİZMETTİR.
Bir ömür boyunca çevirdiğiniz ve rol aldığınız tüm filimler çok güzel olsun. Kutluyorum.