Yeni bir insan türü yaratıldı!
Öyle ki belgesel bile çekilebilir bu türden.
“Emekliler Âlemi” diye.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde emekli kelimesi; birinci anlam olarak, “Emek harcanarak elde edilen”, ikinci anlam olarak, “Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan kimse; mütekait, tekaüt” diye geçiyor.
Emek harcadığı işinde kanunların belirlediği süreyi yani yaş haddi ve çalışma süresini dolduranlar veya yine kanunların belirlediği kriterlere göre iş görmezlik kapsamına girenler rahata erecekleri umudu ile emekliler alemine geçiş yapıyor.
Bu arada emeklilik koşullarını sağlamış ancak hala çalışmaya devam edenlerin tam olarak emekliler âlemine dahil olmadığını belirtmeliyim. Çünkü sosyoekonomik şartları eşit değil.
Bu âlem; yıllarca çalışmış, didinmiş ve bir insanın sadece beslenmesi için bir bilemedin iki haftasını karşılayacak bir maaşa bağlanmış, ayakta kalabilmek için çoğu isteklerinden vazgeçmek zorunda kalmış kişileri kapsıyor. Bu kişilerin arasında tasarruf yapıp dişinden, tırnağından artırarak belki gelecekte destek olur düşüncesi ile ikinci bir konut edinmiş olanlar da var ancak elde ettikleri kira gelirleri bir türlü enflasyon artışını yakalayamıyor.
Yıllar önce bir yazımda, danışmanlık yapan emekli bir komutanın yaşadığı bir olayı örnek olarak anlatmıştım. Komutan, yurt dışından gelen kendi pozisyonundaki danışmanlarla maaş konusunda sohbet ederken, hayatında ilk defa bir konu hakkında utanarak konuştuğunu söylemişti.
Sanki maaşını kendisi belirlemiş gibi bir emeklinin maaşından ve ülkesine yıllarca hizmet ettikten sonra maruz kaldığı yaşam şartlarından utanması ne acı bir durum değil mi?
Acı ama 2022 verilerine göre yaklaşık 13 milyon emeklinin yaşadığı gerçek bu.
Bu yıl yani 2024 “Emekliler Yılı” olarak ilan edildi güzel ülkemde. Madem emekli yılı ilan edilmiş o halde emeklinin hayatta kalma mücadelesini anlatan bir belgesel de çekilse hiç fena olmaz. En azından refaha ereceklerini ümit ettiğimiz gelecek nesiller “Emekliler Âlemi” hakkında bilgi sahibi olur.
Bırakın tatil, kültürel gezi gibi lüks harcamaları zorunlu tüketim kalemlerini (kira, yakıt, elektrik, su, gıda, giyim, sağlık vs.) dahi karşılamanın olanaksız olduğu emekli maaşı ile bu insanların nasıl yaşamaya çalıştıklarını öğrenmiş olurlar.
Asgari ücret; gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçları günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek olan ücret olarak tanımlanıyor mevzuatta. Ancak icraat olmazsa mevzuatta ne yazdığının pek bir önemi kalmaz. Kaldı ki güncel asgari ücret bile kapsamındaki kalemleri karşılayamıyor.
Bu durumda asgari ücretin altında maaş alan milyonlarca emekli ne yapsın?
Ve nefes almaktan ibaret hale gelen bu yaşam şekline çözümü kim bulacak?