MÜZİK ÖNERİSİ: https://youtu.be/PD7M7j1OM8U?list=RDPD7M7j1OM8U
Koçluk deyin, kişisel gelişim deyin ki bana göre, kişisel gelişim koçluk temasından koçlukta kişinin kendi eğitimine bakış açısından geçmektedir.
Başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kimse akıllıdır.
Lao Tzu
Koçluk ile ilgili yazılarımız öğrenciler için, anneler babalar için, sayamayacağım birçok meslek dalı için, iş sahibi insanlar için, işsizler için herkesin bir yolculuğu var bu hayatta……
Yolculuğu kendisini tanımak, kendisini geliştirmek, “yaşadığım hayatta ben de varım” demek isteyen akıllı insanlar için…
Ülkemizde kişisel gelişimin neredeyse tüm envanterleri Avrupa kökenli olup Avrupa kültürünü yansıtmaktadır. Oysa tarihimiz özellikle de Atamızın hayatı bu alanda birçok örnek ve yaşanmışlık ile doludur.
Ama biz bugün biraz daha doğuya gidelim ve bir İran mitinden yola çıkalım. Ne dersiniz?
Pers Mitolojisi’nde ismi “Simurg” olan bu efsanevi kuş, Zümrüdü Anka, Feniks, Hüma veya Tuğrul isimleriyle de bilinir. Simurg kimi söylencelerde Kaf Dağı’nın zirvesinde, kimilerinde ise Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar. Bu söylencelerin ortak özelliği ise onu bilgelikle özdeşleştirmesidir.
İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Bir antik İran tanımında ise, kendisini alevler kaplayana kadar 1700 yıl yaşadığından, ölümsüz olduğundan ve Bilgi Ağacı’nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir. Sasani Persler Simurg’un yere bereket bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Simurg’un tüylerinin bakır renginde olduğu söylenmiştir. Onun iyiliksever bir doğası olduğu ve kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırdı.
Efsaneye göre kuşların hükümdarı olan Zümrüd-ü Anka, Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürlermiş. Ama içlerinden onu gören olmamış. Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Onun var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip, yolunda gitmeyen şeyler için yardım istemeye karar vermişler.
Kaf Dağına varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş,
1. Vadi, kuşların isteyebileceği her şeyin bulunduğu “İstek Vadisi”. Burada, birçok kuş her şeye sahip olabilmenin büyüsüne kapılıp kaybolmuş…
2. Vadi, gözlerinin sisle kaplandığı, gördükleri şekilleri birer sülün, birer kuğu sandıkları “Aşk Vadisi”. Burada, kuşların sisten ve güzelliklerine kapıldıkları kuğulardan, sülünlerden gözleri kör olmuş, birçok kayıp vermişler…
3. Vadi, her şeyin gözlerine güzel göründüğü “Cehalet Vadisi”. Buradan geçerken bazı kuşlar hiçbir şeyi önemsememeye başlamış, önemsemedikçe düşünmemiş, düşünmedikçe unutmuşlar, Simurg’u bile unutmuşlar, unuttukça yükleri hafiflemiş ve gülümsemeye başlamışlar…
4. Vadi, gittikleri yolun, amaçlarının anlamsız göründüğü “İnançsızlık Vadisi”. Burada kuşlar Simurg’u bulamayacaklarını, yolda öleceklerini düşünmeye başlamış. O kadar yolu boşuna gittiklerini düşünen kuşlar, geri dönmüş.
5. Vadi, hepsinin kendini yalnız başına hissettiği “Yalnızlık Vadisi”. Bu vadiden geçerken kuşlar yalnızca kendini düşünmeye başlamış. Bazıları kendi başlarına hareket edip yönlerini kaybetmişler, kendi için avlanmaya gidip büyük hayvanlara yem olmuşlar.
6. Vadi, Simurg hakkında birçok fısıltıların yayılmaya başladığı “Dedikodu Vadisi”. En arkadaki kuştan en öndekine doğru Simurg ile ilgili bir sürü dedikodu gelmiş en sonunda en öndekine Simurg’un toprak olduğu, gitmelerinin bir anlamı olmadığı söylenmiş. Bunu duyan birçok kuş doğru olup olmadığını hiç önemsemeden, yolundan vazgeçip geri dönmüş.
7. Vadi ise “Ben Vadisi”. Burada her kuş ayrı bir şey söylemeye başlamış, biri diğerinin kanadını beğenmemiş, diğeri her şeyi bildiğini iddia etmeye başlamış, yanlış yoldan gidildiği söylenmiş… Hepsi bir şey söylüyormuş ve kendi söylediğinin doğru olduğunu kabul ettirip lider olmaya çalışıyormuş. Böylece vadiyi geçip “ben” düşüncesinden uzaklaşana kadar en öne geçmek için birbirlerini ezip durmuşlar.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Önce ‘Aşk Denizi’nden geçmişler sonra ‘Cehalet Vadisi’nden’ uçmuşlar. ‘Hırs Ovası’nı aşıp, ‘Kıskançlık Gölü’ne’ sapmışlar. Kuşların kimisi ‘Aşk Denizi’ne’ dalmış, kimisi ‘Cehalet Vadisi’nde’ kopmuş sürüden. Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) ; Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını; Balıkçıl kuşu bataklığını özlemiş…
Nihayet Kaf Dağı’na vardıklarında sadece 30 kuş kalmış. Bu zorlu vadileri aşmayı başaran 30 kuş yuvaya vardıklarında sırrı çözmüş: Farsça “si” otuz, “murg” ise kuş demekmiş. Yani, arayışı tamamlayan bu 30 kuş, aslında aradıkları şeyin ta kendisiymiş.
Bilgeliğe giden yol, aslında kendilerine yaptıkları bir yolmuş.
Her zaman çok anlamlı gelmiştir bu efsane bana, insanın ne büyük bir varoluşa ve aynı büyüklükte yok oluşa sahip olduğunu hatırlatır.
Siz kendinizi bu vadilerin hangisinde görüyorsunuz?
Yoksa geçtiniz mi? Hepsini…
MÜZİK ÖNERİSİ: https://youtu.be/PD7M7j1OM8U?list=RDPD7M7j1OM8U
https://indigodergisi.com/2014/04/efsanevi-kus-simurg