“Edebiyat konusunda görüş açımızı, şahsi inançlarımızı bir yana bırakıp edebi eserleri topluma yapacakları hizmet açısından değerlendirmeye çalışmalıyız. Yediğimiz her şeyin, hazım esnasında lezzetinden başka etkileri de olduğu gibi, okuduklarımızın bize verdiği zevkten başka etkileri de vardır.”- T.S.Eliot –
Edebiyat dergilerini, koca vücutlara kan pompalayan ana damarlara benzetiyorum. Kalbimizin kasılıp gevşemesindeki süreklilik, yani kan dolaşımı dediğimiz o muhteşem oluşum, yerçekimine karşı durmamızı sağlayıp, sağlıklı bireyler olarak yaşamamızın önemli nedenlerinden biri oluyor son aşamada. Anatomik yapımızın nasıl çalıştığına dair bilgilenmeyi ustalarına bırakıp dergilerin işlevine dönelim yüzümüzü; aklın sözle çoğaltıldığı, aşkın harmanlandığı, hayata dair kımıltının anlatıldığı dergiler kesintisiz akan kültür ırmağının vazgeçilmez gözeleridir bana göre.
Bizden öncekilerin bırakıtlarını aynısıyla benimseyip, kendi yaşamlarımızı bunların üstüne inşa etmemizin anlamsızlığının tartışıldığı, düş ve düşüncenin evrildiği, bu uğurda ait olduğumuz toplumla kavgalara girişildiği yerdir dergiler. Edebiyatın kalabalıkla işi olmaz diyenlere bakmayın siz; yıldızlı göğü, pırıltılı suyu, tasasız zevki yazıp söyleyenlerin vitrini yine dergilerdir yani halk katına yüzlerini dönüp bir şeyleri anlatma telâşı vardır bu eylemde
Körfezde on yıldır yayınını sürdüren, bilimin ve edebiyatın izini süren Gökkuşağı Dergisi’ne getireceğim sözü; körfezin çeşitli merkezlerinde yapılan etkinliklerde ve İzmir Kitap Fuarları’nda boy gösteren ve etrafını kuşatan okurlarıyla, yazarlarıyla ilgi çeken derginin editörü Burhan Gümüş’ü bu bağlamda kutluyorum. Öyle ki zaman içerisende derginin eki olarak bastığı Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Harun Karadeniz, Körfezde İz Bırakan Edebiyatçılar isimli kitaplarıyla da kültür ırmağına katkısı dolayısıyla övgüyü hak ediyor Burhan Gümüş,
Havada bahar, şiir sesi olunca 11 Mayıs 2024 günü Gökkuşağı’nın gölgesi altında, Tüm Emekliler Sendikası’nın salonunda (Küçükkuyu) Burhan Gümüş, Vildan Güçel, İbrahim Oluklu ile bir araya geldik. Zaman ırmağının kıyılarına şiirden notlar düştük. Dostların sazıyla, sözüyle, diliyle çoğaldık.
Milyonlarca yıllık zamanın içinden son yüz yılı ele aldığımızda, şaşırtıcı bir hızla sanatı ve teknolojiyi yaratmış olanın, vahşet bataklıklarını çoğaltmaktan vazgeçemediğini de görüyoruz. Sınırlarını genişletmek, malına mal eklemek adına yola koyulanın ardında bıraktığı kan ırmaklarından atlayıp da geçebilene aşk olsun.
Zaman ırmağının suyunu bulandıranların yapıp etmelerine Tanrı bile şaşırıyordur. Görünmezi, bilinmezi ait olduğu yerde bırakıp görüp bildiklerimizi, benimsediğimiz dergilerde anlatmayı sürdürelim. Bu bağlamda halktan, haktan, bilimden yana şiiriyle, öyksüyle, denemesiyle aramızda yer almak isteyenlere derginin sayfaları açıktır. Ola ki ışıtır bir yerleri…
