27 Ocak 1949 tarihinde doğan Hulki Aktunç 29 Haziran 2011 tarihinde vefat etti.
Edebiyat dünyamızda, şiir, öykü, deneme ve sözlük alanında birçok ürün veren çalışkan ve üretken bir yere sahiptir.
Aktunç’un ilk yazısı 1968’de dönemin seçkin dergilerinden Yeni Ufuklar’da yayımlandı. Öykü, eleştiri ve inceleme yazıları Soyut, Yeni Edebiyat, Yeni Dergi, Papirüs ve Türkiye Defteri gibi o yılların önemli dergilerinde çıktı. İlk kitabı “Gidenler Dönmeyenler” ile TDK Öykü Ödülü’nü (1977),“Bir Çağ Yangını” romanı ile Abdi İpekçi Ödülü’nü (1981),“Bir Yer Göstericinin Hayatı” ile Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü (1989) kazandı. 1970’lerde şiire özel bir ağırlık verdi. “İnsan Aşklarının Külüdür” ile Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü (1994),“Istıraplar Ansiklopedisi” ile de Cemal Süreya Ödülü’nü aldı (1995).
Yirmi yılı aşan bir emeğin ürünü olan “Büyük Argo Sözlüğü” (1990) büyük bir ilgiyle karşılandı. Kültür hayatımızda iz bırakan bu çalışmasının kendi edebiyat yaşamı içindeki yerini şöyle değerlendirmişti Aktunç: “Ben edebiyatta kendi kalbimin argosunu ortaya koymak istedim. O yüzden de hikâye yazdım, şiir yazdım, roman yazdım, sözlük yazdım, denemeler yazdım. Benim gördüğüm budur, çünkü edebiyat aslında kendisine yönelik bir argo.”
Yazarın öykü dilinin ipuçu olur diyerek bir öyküsünden kısa bir bölüm paylaşıyorum.
“Geçen yaz sonu böğürtlen morarırken gördüydüm onu. Yukarıda, manastır tepesinde, entarisi uçuşup duran bir gölgeydi. Büyük bir gölge. Belki de o sadece bir gölgeydi. Adanın sahibi gibi, aniden yok olan, hiç beklenmediği yerde aniden beliriveren bir gölge. O kalık zeytinlerin, birkaç yaban dutunun da onu korkuyla izlediğini gördüm. Hış hış diye inliyordu ağaçlar. Rüzgâr durup durup patlıyordu. Rüzgâra katıldım ben de, bayır yukarı birkaç adım attım. Bir bulutun hemen başucumda kalakaldığını, güneşi kestiğini fark ettim. Ürperdim. Sırtım, göğsüm bir anda üşüdü ve bir anda yandı. Başımı kaldırdım ve Pinulipi bulutla birlikte yok olmuştu. Issız gök, manastır üzerinde salınıp duruyordu. İnsan istiyordu altına. Pinulipi Sara, arkasından gideceğim sanmıştı. Geri döndüm. Ta uzaklara akıp gitmiş bulutlar, Sivriada’nın oralarda çırpıntı köpükleriyle birleşiyordu. Deniz göğün aynası.” (Pinulipi Sara- Bir Yer Göstericinin Hayatı)
Ölüm yıldönümünde elinde fener bizlere yol gösteren Hulki Aktunç’u saygı ve minnetle anıyoruz.
Sözün özü: Hulki Aktunç yapıtları ile yaptıkları ile edebiyatımızın yeni kuşaklarına yol ve yer göterici görevini ilk günkü heyacanı ile ve hakkıyla yerine getirmektedir.