E çoğumuz bilmez, ben de Siyasetname’yi (Türkiye İş Bankası Yayınları, Hasan Ali Yücel Klasikleri) okuyunca öğrendim.
Siyasetname dediğimiz zaman bazı çağrışımlar oldu muhakkak..
Nizamülmülk’ten bahsediyoruz.
Asıl adı başlıktaki gibiymiş.
Fars devlet adamı ve siyaset bilimcisi.
1018 ila 1092 yılları arasında yaşamış.
Yani 1000 yıl önce.
Bin yıl önce bir kitap yazmış Siyasetname adıyla.
Tüm devlet yöneticilerinin başucunda olması, hadi başucuna koymuyorlarsa en azından okumaları gereken bir kitap.
Bizim siyasilerin kaçta kaçı okumuştur bilmiyoruz.
Alparslan ve Melikşah’ın veziri yani büyük bir Selçuklu veziri.
Siyasi bir suikast sonucu öldürülüyor.
Hükümdarlık sanatı konusunda düşüncelerini yazmış, Melikşah devlet yönetimi ile ilgili kapsamlı bir rapor yazmasını isteyince de Siyasetname isimli ünlü eserini kaleme almış.
Gerçekten okuması gerek siyasi kulvarda rol alanların…
Ama en ilginç tarafı şu: 1000 yıl önce yazılanlar bugüne de ders niteliğinde…
İnsanoğlu veya insanoğlu demeyelim; Türkiye’ye gelelim özelde:
Hiç mi değişmez 1000 yıldır?
1000 yıl önceki uyarılar nasıl oluyor da bugüne cuk oturuyor, bunu düşünmek gerek asıl.
Nizamülmülk Siyasetname’de bakın bugüne de nasıl ışık tutuyor; birkaç örnek verelim:
“Her devirde feraset sahibi padişahlar ve müteyakkız vezirler, işlerinin istikrarı ve uyum içinde olması için iki resmi görevi aynı kişiye; aynı işi de iki ayrı kişiye teklif etmemişlerdir. Zira aksi halde hizmet aksar, hakkıyla yerine getirilmez, yarım yamalak olur. Bununla ilgili bir özdeyiş bile vardır:
Bir evde varsa dü zen, olmaz o evde düzen
İki avrat varsa süpürülmemiş kalır hane
Hele iki reis varsa hane mane virane”
İki ayrı resmi işi bir kişiye vermeyin diyor ya Nizamülmülk.
Biz ise her gün bir kolunun altına 10 karpuz sığdıran bürokratların medyaya düşen hikayelerini okuyor, izliyor, bazen inanılmazlıklar içinde şaşkına dönüyor; bazen yuh çekiyoruz kızarak.
Çünkü bu memleketin çok değerli insanları var.
Bir kişiye birden çok görevin gereği ne?..
Yoksa siyaset kendi içinde iyice sıkıştı, insan kalitesini tümüyle siyasete mi endeksledi?
İşini yapan ve bilgili insan mı?
Yoksa aksi mi?..
Türkiye’de siyasetin tel tel neden döküldüğünün hali ortada değil mi?
Nizamülmülk tarafından dikkat çekilen uyarı bugün nasıl da geçerli halen?
Devam edelim bir örnek daha vererek:
“Hizmetkar ve atanmışların birinden yakışıksız bir davranış yahut bir yolsuzluk sadr olur da bu kişinin bir takım yaptırımlar, kınamalar ve öğütlerle yola gelmesi ve gaflet uykusundan uyanması durumunda görevinde devamı sağlanır da yok eğer uyanmazsa görevine derhal son verilerek yerine o makama layık birisi tayin edilir.”
Bizde istifa müessesesi nedir bilinmediği ve hatırlanmadığı için (!) ancak kamuoyu baskısının tavan yapması halinde görevden almalara nadiren rast gelebiliyoruz.
Ötesi?
Her gün ekranlarda izliyoruz işte, arka arkaya skandal listesine dönen haber bültenlerini…
Nizamülmülk ne diyor tekrar bakalım:
“Bir tek padişah ve buyruk sahibi yoktur ki bu kitabı görmezden gele. Kitap ne kadar sıklıkla okunursa din ve dünya işlerindeki teyakkuzları artar ve dahi dostu düşmandan ayırmaktaki ustalıkları pekişir, böyle önleri aydınlanır”
Her şeyi geçtik…
1000 yıl önce söylenmiş sözler…
1000 yıl sonra aynı yanlışlar…
Hiç mi düzelt-e-mez bir toplum kendini?
Siyasetin sahnesinde olanlardan “Siyasetname”yi okuyan kaç kişi?