Arpacık kumrularının, çatı altlarında gurk gurk öttüğü günlerdeyiz.Kumruların bir cinsi guguk ötüşü yapmaktalar. Gu-guk, gu- guk sesleriyle ilkbaharın gelişini müjdelerler.
İlkbahar doğanın canlanması, bitkilerin, dalların, ormanların yeniden hayat bulması sevindirici. İnsanlarımızda ki bu canlanma; cadde , sokak ve yerleşim yerleri arasındaki ulaşımda trafik yoğunluğu gözlenmeye değer. Güneş bulutların arkasından göz kırpınca; delikanlıların kanı kaynar, aklı oynar. Mesire yerleri kırlar, orman ve bayırların yeşillere bürünmesi, insanlarımızın duygu ve düşüncelerine yansıyarak, değişik davranışları gözlemek ve izlemek olasıdır.
GÜZELLİKLERİ, İHSANLARI, İNSANLAR İÇİN BİR DÜŞÜN!
İnsan hayalleri kadar düşünür, hayali olmayanın yaşam için düşüncesi de yoktur. İlkbaharda dallara su yürür, dallar; dal dal, güller tomur tomurcuk, ekinler başak başaktır yeni düşüncelerde; iyilikler, umutlar, utkular… saklıdır koynunda doğanın. Aldığın her nefeste, yediğin her lokmada, içtiğin her yudum suda, insana sunulan güzelliğin izleri vardır, her canda…
Bu duygu ve düşüncelerin bastırılması, engellenmesi, saklanması doğru mudur? Ortalığa dökülememiş projeleri; “Söz gümüşse, sükut altındır” diyerek sabır ve şükürle karşılar insan. Benim düşüncelerim çalınmasın, aşırılıklarım aşırılmasın ister insan. Düşüncelerim ait olduğum kuruma, kuruluşa, aileme zarar vermesin diyerek düşünür insanlarımız. İnsanca yaşamanın gerçeği bu mudur? diye sorgulamazsanız, yine kendi kendinize zulüm etmiş olursunuz.
İLERİYİ DÜŞÜNEN VOLTAİRE;
Voltaire, “Düşünceni söyleme özgürlüğün olmayınca, özgürlüğün yok demektir” diyerek , öz noktayı koyar. Dinleme, izleme var, düşünmeye gelince; “dur bakali…”
“Deha ancak özgür bir ortamda özgürce soluk alabilir.”
John Sutuart MİLL de böyle tanımlıyor.
Baharın kokusunu alıp bu koku hakkında oluşan düşünce bastırıldığında; insanımızın yeniden düşünme hakkı vardır. Güzel eserler geniş hayaller sonucu oluşan düşüncelerle gerçekleşir. Hakikata ulaşır, doğru, dosdoğru işler, eserler ortaya çıkar.
YENİ DÜŞÜNCELER YEŞERMEZSE;
Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü buyuruyor;
“İKTİDARDA KALMAK DEĞİL, İTİBARDA KALMAK ÖNEMLİDİR.”
Gelecek iktidar sahiplerine yollaması budur.
Bu duygu ve düşünceleri, günün anlam ve önemine uygun sunmak; “Yeni düşünenlerin DÜŞÜNCESİ” olmalıdır.
İTİBARDA KALMAK EN BÜYÜK ERDEMDİR, SERVETLERİN EN BÜYÜĞÜDÜR * İ D U R A K İ *, bunu iyi belleyesin.
DURUM NE OLURSA OLSUN? İNSANA ÖZEL DUYGULAR, GÜZEL DUYGULAR
“BEN SİZİ SEVDİM
Ben sizi sevdim; belki bu sevda kalbimde sönmedi. Kaldı izi
Bu bir hüzne yol açmasın asla. Hiçbir şeyle üzmek istemem sizi
Sessizce ümitsizce sevdim sizi, çile çekerek kıskanç ve çekingen
Öyle candan , öyle içtenlikli ki
Başkası da öyle sevsin (SİZİ) yürekten…”
A. Sergeyeviç PUŞKİN
***
Ziya Paşa uyarıyor, derin uykularda olanları, kimse alınmasın demek hakkım değil; bu nefesten herkes nasibini alır.
“HER GÖRDÜĞÜN ATA SAKIN DEME BİNEKTİR. SIRRINI VERME DOSTUNA BAZILARI GEVŞEKTİR. EŞEĞE ALTIN SEMER DE VURSAN; EŞEK YİNE EŞEKTİR.”
Her duyduğunu, okuduğunu, dilediğini ÇİFT DÜŞÜN.
Matemetiksel olarak; KİMYASAL olarak; ANALİTİK, FELSEFİ OLARAK DERİN DÜŞÜN.
Bekri Mustafa ÜNÜYLE MÜSEMMA;
“Bir köşeye çekilmiş usuldan usuldan demleniyor. Beleşçi arkadaşı bu demden nasibini almak için çöker Bekri’nin sofrasına; Dem bu dem, yiyecek içecek biter ve arkadaşı sofradan kalkar;
-Bekri! ben yarın Merzifon’a gidiyorum. Var mı bir isteğin?
Bekri
– Var, oranın eşekleri katır gibi güçlüymüş, bir tane al gel, parasını gelince veririm.
Gel zaman git zaman sonra; Bekri yine sofrayı kurar, Beleşçi hemen konar. Muhabbet biter.
Bekri sorar, hani sana ben bir eşek siparişi vermiştim?
Beleşçi utana sıkıla, kusura bakma; be sen serhoştun unutmuşundur diye düşündüm.
Bekri, “anladım arkadaşım, sen geldin ya yeter” diye anlatılır.
Ben anlatan ve farklı yazarlardan aktardım.
Şair Eşref diye biliyordum.
Ama Bekri çıktı karşıma…