Şarkı…
“Hayalde gör, düşte gör…” diye başlar. Dizelerin insanı içine çeken bir derinliği var.
Hep ben koştum peşinden
Birazda sen koşta gör
Sevilmek çok kolaydı
Sevmek neymiş sevde gör
Benim gibi sevdim mi
Aşka kıymet verdim mi
Artık arama beni
Hasretimi çekte gör
Hayalde gör düşte gör
Rüyada serapta gör
Dönmem artık ben sana
Hasretimi çekte gör
SÖZ: GÖNÜL ŞENEL
Üstadım diyor ki; “ insanı diğer (tüm) varlıklardan ayıran önemli özelliklerinden biridir düş.
İnsanı insanlaştıran, yücelten bilim ve sanat, düş gücünün zorlanmasıyla gelişir. Düş olmazsa yaşam anlamsızlaşır. Büyük işleri, büyük düşler kuran insanlar başarır.”
Yaratılışında var olan bu ayrıcalık; insanı, insanlaştırır. Uygarlıklar diye adlandırdığımız zaman dilimlerini biçimlendirip, dünü bu güne, aktaran en yüce değerlerdir düşler.
Bu yüce değerleri tanımadan önce insanın ve insanlığın durumunu; ilkel, gelişmiş, modern, dijital… olarak kabaca tanımlayabiliriz.
Gelişen ve değişen zaman dilimlerinde; insanı düşlediklerini gerçekleştirme çabaları içinde görürüz. Yaşama tutunmak için besinler bulmayı, avlanmayı, toplayıcı olmayı düşlemesi basit olgular değildir. Bugün bizler için basit anlamlar taşır.
Üretim araçlarının üretimi, mülkiyet, takasın düşlenmesi küçümsenecek durumlar olamaz.
Konar göçer toplum düzenlerden, yerleşik düzeni düşlemeleri ve dünyanın her yerinde yaşamlarına uygun uygarlıklar yaratmayı düşlemek, insanın en büyüklüğünün, yüceliğinin kaynağı düş gücünü yaşama geçirmesi insanı insanlaştırır.
Üretim araçlarının güçlülerin eline geçmesi, çıkar, kazanç, faydalanma yarışları içinde, insanlığın felaketi, vahşi savaşlara sahne olan bir dünya ile karşı karşıya kalır insan…
Bugün, ilk, orta, yeni, yakın diyerek zaman dilimlerinde(çağlarda) insan ve insanlık düşlerine çeki düzen verme düşleri, düşlenir.
Doğadan insana armağan düş gücüyle, ilk çağlardan bu günlere ulaştık yeni düşlerde,
Adaleti arayan PLATON’un düş gücü;
“ İnsanın özgürlük ve ölümsüzlük özlemleriyle(Gılgamış) birlikte en büyük tutkusu olan düş gücü, 18.yüzyılın ikinci yarısına romantizm, yaratıcılık, tarihsellik ve bireysellik duyguyla” girer.
Yaşadığımız, eski dünya ve yeni dünya karalar topluluğu üzerinde yaşayan toplumlarda gelişen düş gücü, tüm dünya üzerindeki eşitsizlikleri, huzursuzlukların kaynağı adaletsizlikler, zulüm ve baskılar karşısında yeni düşler kurmanın yolundadır. Şeytani düşlere karşı, rahmani düşler pesine düştü insanlar.
Bilim İnsanlarından Albert Einstein; düş gücünün bilgiden önemli olduğunu belirtir.
“Gözler az gördüğü, kulaklar az duyduğu, ölçüde düş gücü artar.”(Zweig) diyor.
Düş gücünün yaratıcılığı; Da Vinci, Mimar Sinan, Jules Verne’yi büyük insanlar kılar.
İnsanlık sömürüden, ezilmekten, mutsuzluktan kurtulmanın yollarını eşitlik düşünde aradı. Devrimler ve karşı devrimler tarihi yaratıldı.Dünyanın nimetlerini aralarında paylaşma kavgası içinde bulur insanlık kendini.
Bu paylaşım savaşı içinde kendini bulan Anadolu;
Anadolu güneşi, doğu yerine, kuzeyden doğar.
Mustafa Kemal, Namık Kemal, Tevfik Fikret’i anlayarak onların düşlerinin üzerine yeni büyük düşler katar. “ VATANI KURTARMA” yı düşler. Bu düşle genç yüreğini doldurur. “Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirir.“Güneş ufuktan şimdi doğar…” nidalarıyla dağlarda tek tek çoban ateşleri yakar düşleri olanlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yaktığı meşaleyi taşımaya gönül veren; özgürlük bağımsızlık sevdalıları İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Ali Yücel’ in insanımızı eğitme düşleri, Anadolu Aydınlanmasının temel taşları olur * İ D U R A K İ *.
Aydınlanmanın gücünü kendi içinde, kendi uykunda, yeni düşlerde, düşüncelerde arayacaksın. Hayallerim kadar büyük yaşayacağım diyorsan; şeytani düşler ve hayallerin peşini bırakacaksın.
ATEŞ BÖCEĞİ VE YILAN
Ormanda yılan, ateş böceğine
-Ben seni yiyeceğim der.
Ateş böceği
-Suçum nedir? diye sorar
– Hiç bir suçun yok, ama ben seni yiyeceğim. Hiç bir suçun yok ama sana gıcık oluyorum der yılan..
Ateş böceği
-Sebep nedir? diye sorar yine..
Yılan
-Işığın var. ” der…
