Dünyanın birçok ülkesini gezmek, çeşitli kültürlerle karşılaşmak, farklı insan tipleri ve karakterlerini tanımak herkese nasip olmaz.
Mesut Oğuz, denizci olarak askerliğini tamamladıktan sonra denizden bir daha ayrılmamış.
Emekli olana kadar hayatının büyük bir kısmı karadan uzakta geçmiş.
İşçi olarak başladığı gemicilikte güverte reisliğine kadar yükselmiş.
Ailesinden, vatanından ayrı kalsa da severek yapmış bu mesleği.
Aylarca yapılan yolculuklarda şiirleştirmiş dünyasını.
Özlem, gurbetlik, aşk gibi duyguları mısralaştırmış.
Sevdiklerinden uzak kaldığı bir bayramda hanımına duyduğu özlemi samimi bir üslupla anlatıyor. Karısını gülle karşılaştırıyor ve onu parlayan bir yıldıza benzetiyor.
Karısına duyduğu sevgi, saygı ve güven Türkmen kültüründeki aile kavramını anlatması bakımından dikkat çekicidir.
Evinden ayıran deniz onu çaresizleştirmiştir.
***
Gülden güzel yârim
Gökte yıldız gibi parlayan yârim
Avradım, yârim yüz akım, can yoldaşım
Bu Kurban Bayramı ayrı düştük neyleyim.
***
“Hasretli Akşam” başlıklı şiirinde duygularını bir fotoğraf gerçekliğinde anlatıyor.
Gemi tasviri, uçan kuşlar, içtiği sigara dumanı, kuşların sesleri insanı doğa ile bütünleştiriyor.
“Hasreti duman eden” imgesi şairin iç dünyasını somutlaştırıyor. Neşe içinde uçan kuşlarla kendi ruh halini karşılaştırıyor.
***
Oturdum geminin pupasına halatların üstüne
Yuvasına dönen kuşları seyrettim bu akşam
Cigaramdan çektim bir nefes, hasreti duman ettim
Neşe içinde uçan kuşların seslerini dinledim bu akşam.
Şair “Anadolu Kızları “başlıklı şiirinde üslubuyla Karacaoğlan’ı hatırlardır. Anadolu’nun kızlarının dertleriyle dertlenir. Onların zengin iç dünyalarını sezinler
Garip Mesut oturup düşünür
Anadolu kızlarının halini bilir
Deste deste gül derleyip verir
Gül yüzlüdür şu Anadolu’nun kızları
Şair, denizlerde aylarca süren yolculuklarında istediği zaman sevdiklerine kavuşamamanın hüznünü yaşar. Hayal dünyasında kurduğu buluşmalar gerçek olmasa da hayalî kavuşmalar onu rahatlatır.
Bedenini sevdikleriyle bir arada olmamasını bir kader olarak görür. Bir gün mutlaka kavuşacaktır. Sevdiklerini dizeleriyle teselli eder.
***
Uçar gönül gider sılaya
Beden gitmez kalır burada
Bekle sevdiğim belki ilkbaharda
Döner gelir bu beden de sılaya
Mesut Oğuz, gezdiği gördüğü yerlerde edindiği birikimlerle döner doğduğu yer Yassıçalı’ya
Güre’ye iki kilometre mesafede bulunan bu yerleşim yeri ormanlar ve zeytinliklerle çevrili büyüleyici bir güzelliğe sahiptir.
Şair emekliliğini burada geçirmektedir.
Birikime, tecrübeye, bilgiye önem veren şair, yazar Sinan Kahyaoğlu’na da şiir yazmıştır.
Sen ki Kazdağının yücesisin Sinan Hoca
Kartal çimende yaylamak yeter bize
Sen ki ulu bir çınarsın
Gölgende durmak yeter bize
Hû dost
***
1964 doğumlu Mesut Oğuz, sazı ve şiir tekniğini köylüsü Hüseyin Çavuş’tan öğrenmiş. Ozanlığını herhangi bir rüyaya bağlamıyor.
Dizelerini içinden geldiği gibi söyleyen Oğuz, şiirlerinde “Garip Mesut” mahlasını kullanmaktadır. Şiirlerini bir defterde toplayan ve henüz yayınlanmış eseri bulunmayan Mesut Bey’e sağlık ve huzur dolu bir ömür dilerim.
Alparslan Bey sayenizde şair arkadaşımız ve hemşerimiz Mesut Oğuz (Garip Mesut) \′u tanıdım, kısa da olsa tanıtım yazınız ile şiirlerini sevdim. HASRETİ DUMAN EDEN ve emekli olduğunda memleketi YASSIÇALI\′ya dönüp yerleşen şairimizi kutluyorum. Bizleri tanıştırdınız ya, ya bu kardeşimizin elinden tutalım , ya da el ele tutuşalım.Sizi gazetemizden tanıyordum , bundan böyle yazılarınızı daha çok ve daha iyi okuyacağım, kaleminize sağlık , güzel günlerde görüşmek dileklerimle….Muharrem KAYNAK