Bugün sadece tek cümle ile yazıyı bitirebiliriz.
O cümle şu:
“Dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi Türkiye”
Sayfalar dolusu yazılabilir, saatlerce tartışılabilir, her türlü platformda anlatılabilir.
Lakin sonuç itibariyle o tek cümle en büyük anlamı taşıyor zaten beraberinde.
“Dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi”
Bu cümleyi farklı açılardan yorumlayarak değiştirebilirsiniz kuşkusuz.
Dünyanın tek akıllısı biz miyiz?..
Veya..
Al al nereye kadar?
Veya..
Dünyanın hamalı biz miyiz?..
Veya…
Etimiz budumuz ne de “dünyanın en fazla mültecisini” biz alıyoruz?!
Polemik ve şakaya vurduğumuz tarafını bir tarafa bırakıp gerçeklerle yüzleşme zamanı çoktan geldi geçti.
Mülteci sorunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin şu an için bir numaralı sorunudur.
Çünkü çok değil 20 yıl sonra her 10 kişiden biri Suriyeli olacak.
Bir 20 yıl daha koyun, düşünmek istemezsiniz, Türkler, Türkiye’de azınlığa düşecek.
Bugün Kilis’de Türklerden çok Arap var.
2040’da Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa’da azınlığa düşeceğiz.
Adana’da, Mersin’de yarı yarıya.
İstanbul’un bazı ilçeleri şimdiden küçük Suriye.
Ve bu manzara artarak sürüyor.
Sosyal bilimciler, rakamlar, konuyu derinlemesine irdeleyen uzmanların aktardığı rakamları ve verileri iletiyoruz:
Bugüne kadar…
Tekrar altını çizelim, sadece bugüne kadar Suriyelilerin Türkiye’ye maliyeti 35 milyar doları geçmiş.
Rakamlar yalan söylemez.
İşte şimdi o tek cümleye başka bir yorum da getirebilirsiniz.
Dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesiyiz.
Dünyanın enayisi biz miyiz?..
Bu yükü, bu demografik tahribatı, sosyolojik çöküşü Türkiye çok kısa bir zaman dilimi sonra kaldıramaz boyuta gelecek.
Sorunlar farklılaşacak, çeşitlenecek, bugün dur dediğiniz noktada çözüm bulabileceğiniz her formül, yarın işe yaramaz hale gelecek.
Türkiye’nin ne maddi olarak böyle bir yükü kaldırmaya yetecek ve süreklilik arzedecek gücü var, ne de toplumsal yapısı, bu tablonun yani nüfus resminin bu şekilde değişmesini kaldırabilecek vaziyette.
Sosyal bilimcilere kulak tıkayarak nüfusun artış hızı karşısında geleceğin Türkiyesinin hangi tabloyla şekilleneceği, bugün olması gerektiği gibi değerlendirilmediği için yarına çok ağır bir sorunlar yumağı doluyoruz.
Görmezden gele gele.
Bu neye benziyor biliyor musunuz; radyasyonlu çay içmeye, bize bir şey olmaza…
Oysa oluyor işte her şey…
Sağdan say aynı, soldan say aynı…
Yukarıda bak aynı, aşağıdan bak aynı…
Ekonomik açıdan Türkiye’den iyi olan ülkeler rahatını ve istifini hiç bozmadan kendi vatandaşını ön plana alarak dışarıya kulak tıkarken…
İlk cümle son cümle olarak da noktalanıyor.
Yorum da cümlenin kendisinde zaten:
Türkiye, dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesi (!)