featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. “DÜNYAYI 3. PAYLAŞIM SAVAŞI” (MI)?

“DÜNYAYI 3. PAYLAŞIM SAVAŞI” (MI)?

Dünyayı ve ülkemizi kasıp kavuran şu “fayrus”un

varlığı, elbette ki kesin bir gerçeklik.

Hani o “kıldan ince, kılıçtan keskin sırat köprüsü!”

denilen, yaşamla ölüm arasındaki o zor bir geçit.

İnsan sağlığını ve varlığını tehdit edişi ve buna

bağlı ağır sonuçları da olan kötü bir gerçeklik.

Bu kötü gerçekliğe yönelik alınan ve alınması

gereken kesin ve sert önlemler de kaçınılmaz.

Yani ortada öldüren, fiili bir durum var.

Bu bulaşıya karşı devletlerin, toplumların ve

insanların yaptıkları ve yapmadıkları, alınan-

alınmayan önlemler konusunda çok şeyler

söylenebilir.

Evet, bu fayrus(virüs) gerçekten ciddi.

İnsanlığın en acil, en büyük beklentisi,

bunun elbet bir an önce yenilmesi.

***

Ancak bu virüsün var edilişi, ortaya çıkışı ya da

çıkarılışı, nedeni, maksadı, hedefi ve büyük arka

planının varlığına ilişkin de büyük-derin-haklı ve

makul kuşkular duyulduğu-duyulması gerektiği

de bir gerçeklik ve de kaçınılmaz.

Bunun gereği olarak, kuşkucu-sorgulayıcı insan

aklının da öne sürebileceği iddiaları-yaklaşımları

da var elbet.

Fakat bunun, şimdilerde “can derdi atmosferi”nde,

“gürültüye gitme” azizliğine uğrayabileceği de açık!

Bu yüzden benim için de “şimdilik” erteleme konusunda

çok yönlü tereddütler geçirmemek elde değil.

Lakin artık “bağlasan da durur” değil!

Kuşkular elbet genel, ayrıntıda değil.

Çünkü ayrıntıda somut kanıtlar

veya maddi bulgular gerekli.

***

Öncelikle, bilimsel düşünüşte,

“tarihin diyalektiği” varsa ki var;

buna göre bu “kötü gerçeklik” sanki

bir “Dünya Üçüncü Paylaşım Savaşı!”

İlk ikisindense bambaşka ve çok farklı.

Adeta ilan edilmeden yaşanılan savaş!

Bildik savaş araçlarının dışında, bir virüs

kullanılarak yapılan savaş!

Taraflarının açık, net ve belirli olmaması

üzerine kurulu bir savaş!

Cepheleri de öyle bildik olunmayan bir savaş!

İnsanları-askerleri vurarak, ülkeleri bombalarla

yakıp yıkarak değil;

beden ve ruh sağlıkları üzerinden bir savaş!

Dünyadaki mevcut egemen ve belirleyici olan

“müesses nizam”ın çeşitli neden ve gerekçelerle

sürdürülebilirliğinin artık mümkün olamadığına

dayalı olarak, yeni bir egemen dünya düzeninin

kurulmasının kaçınılmazlığı yönündeki bir savaş!

Dünyayı birinci-ikinci paylaşım savaşlarındaki gibi

yeniden paylaşımın, ülkelerin öyle klasik işgal ile

ele geçirilmesi üzerinden olmayan bir savaş!

***

Kapitalizmin “buhran-bunalım” yaşaması yani

kendi içinde tıkanması zaten doğası gereği.

Bu, kaçınılmaz ve tekraren olmak zorunda.

1. ve 2. Dünya Paylaşım Savaşları gibi…

Öyleyse tıkanan kapitalizmin kendini

“yeniden üretmesi”nin artık gelip

çatması üzerine bir savaş!

Kapitalizmin, bu kendi “buhranını ve

bunalımını” yeni,başka,değişik araçlarla ve

şekillerle aşma stratejisi üzerine bir savaş!

 ***

Dünyayı Birinci Paylaşım Savaşı(1914)

kapitalizmin özellikle ham madde elde

etmesi maksatlı, ülkelerin zenginliklerini

ele geçirmeye dönük, sömürge elde etmek

için, doğrudan fiili işgalle yapılan ve kendi

içlerindeki rekabete dayalı olarak gerçekleşti.

2. Paylaşım Savaşı(1939) ise bu kez sermaye

birikimiyle birlikte, ürettikleri mallarına pazar

bulma maksatlı olarak, dünya pazarlarını kendi

hakimiyetleri altına almak için yine kapitalist

devletlerin kendi rekabetlerine dayalı olarak

“emperyalizm” olgusu ile gerçekleşti.

Her ikisi de ağır-teknolojik silahlarla ve

milyonlarca insan öldürülerek yapıldı.

***

Birinci paylaşımın hayırlı sonucu da var!

Çok uluslu imparatorlukların dağılması ve

“ulusal kurtuluş savaşları” çağını başlatıp,

ulusların ve ülkelerin bağımsızlıklarına

kavuşması (her yönden bizimki gibi) oldu.

İkinci paylaşımın ki de sosyalist devrimleri

doğurması ve “sosyal devlet” uygulamasını

başlatması oldu.

Her iki savaş da kapitalizmin kendi

buhranı ve bunalımı sonucu oldu.

***

Günümüze gelirsek;

Çok da ayrıntıya girme olanağı yok;

bugün de kapitalizmin kendi iç buhranını

ve bunalımını yaşadığı açık, kesin, ortada.

Öyle az buz da değil hani.

Bunun da aşılması, kapitalizmin kendini

yeniden üretmesi de kaçınılmaz!

Dünya egemenliğini de sürdürmesi de!

Öyleyse, bir yolu olmalı, bir yolu bulunmalı!

Öncekiler gibi yakıp yıkmadan, dünyaya ve

insanlığa istediği şekil vermesi gerekiyor!

Ama bütün insanlığı karşısına almadan!

Tank, top, bomba, mermi kullanmadan!

Hem “müsebbip” hem “kurtarıcı” olarak!

Hem “batırıcı” hem de “çıkarıcı” olarak!

 ***

Peki nasıl?

Kapitalizm, bilişim teknolojisiyle

birlikte tam olarak küreselleşti.

Yani kapitalist-emperyalizm kurduğu

şu “yeni dünya düzeni”yle dünyada

insanın olduğu her yere nüfuz etti.

Ancak her şey de karmaşıklaştı.

Sermaye ve mal dolaşımı yeni bir

özellik ve karakter kazandı.

Bu yeni karakteri, kısa sürede eskidi ve

artık “egemenliğe” yetmemeye başladı.

İşte “buhran-bunalım” yeniden geldi çattı.

Sermaye, mal, finans, kar, üretim, dağıtım,

birikim, sınırlar, nüfus, sosyal güvenlik,

istihdamla sorunlarıyla doyma, solunum

ve yetmezlik noktasına geldi dayandı.

İşte bunun da adı dünya kapitalizminin

“kendini yeniden üretme” zamanı!

Dünyayı yeniden ve 3. kez paylaşım

ve egemenliği altına alma zamanı!

Eh! Şeklini de biz belirleyecek

değiliz herhalde!

***

İnsanın-insanlığın en zayıf noktası ne?

“Ölüm-ölme korkusu” elbette!

Hastalık, sağlık endişesi!

Menhos “fayrus!-virüs!”

Neden olmasın?

Oldu bile!

Çin’ den başlasın.

Bir taşla kaç kuş?

Peki, kapitalizmin

bu üçüncü “şer”inin,

insanlığa bir “hayrı”?

O da, neden olmasın?!

Tarihin diyalektiğine göre,

her şey karşıtı ile…

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
“DÜNYAYI 3. PAYLAŞIM SAVAŞI” (MI)?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!