Dün;
Yıl 1971 dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç solcu gençleri hedef alarak; “Türkiye’nin geleceğini teröristlere bırakamayız, bütün okullar imam hatip okullarına dönsün.”
Süleyman Demirel; önceki Başbakan ve Cumhurbaşkanı; “Tespih çeken el ile tetik çeken eli bir tutamam.”
Tansu Çiller; DYP genel başkanı ve 1976 da Erbakan’la kurulan koalisyon hükümetinin Başbakanı. Abdullah Çatlıyı işaret ederek; “Devlet, millet ve ülke için kurşun atan da yiyende her zaman saygıdeğerdir, şereflidir”
Erdoğan, Başbakanlığı döneminde gençlere hitaben; “Dininizi ve kininizi unutmayın.”
Bugün;
Tarikat cemaat vakıflarına önemli ayrıcalıklar sağlayan AKP iktidarı da aynı yoldan yürümeye devam ediyor. Milli Eğitim Bakanı adı, taciz-tecavüz olaylarıyla anılan ENSAR ve benzeri vakıflarla protokoller imzalayarak tarikat-cemaatleri milli eğitimin içine sokmaya çalışıyor.
Bu da yetmiyor, bir adım daha ileri giderek Ülkü Ocakları eğitim ve kültür vakfıyla da protokol imzalıyor.
Bakanın gerekçesi eyleminden berbat…
“Protokol imzaladığı kurumlar sivil toplum örgütleriymiş.”
Biraz önce televizyonda konuşan Ülkü Ocakları Genel Başkanı İYİ Parti Genel Başkanını açıkça tehdit etti. Hem de milyonların gözü önünde.
Soru şu:
“Ülkücü gençler çocuklara; tehdit nasıl yapılır onu mu öğretecekler?
İktidarın Millet İttifakı ortaklarıyla birlikte ne yapmak istediği meydanda.
Bütün bunlar yaşanırken, Türkiye’nin siyasi eğilimi %65 sağ diyerek sağa benzemeye çalışanlar ne diyorsunuz? Yola devam mı?…
Sağa yanaşarak sol güçlenmez, sağ güçlenir…
Sıradan bir sağcı şöyle düşünmez mi?
Solda bize benzemeye çalıştığına göre, demek ki biz doğru yoldayız!
