Dün 7 Şubat’tı.
Maraş’a “Kahraman” unvanı verilişinin yıldönümüydü.
Bugün 8 Şubat.
Antep’in “Gazi” ünvanına kavuştuğu yılın dönümü.
Bugün, aynı zamanda kadınların ilk kez seçme ve seçilme hakkını kullandığı günün yıldönümü.
Tesadüfün acısı mı dersiniz?
***
6 Şubat 2023 sabahına yüzyılın felaketiyle uyanan ülkemiz için çok acı günlerden geçiyoruz.
Acıyla birleşiyoruz ama acıya bile siyaset karıştırıyoruz.
1999 depreminin ardından bilimin sesi dinlense, bilim insanlarının söyledikleri yapılsa bu kadar kaybımız olur muydu?..
***
Hiçbir ülkenin anında baş edemeyeceği bir yıkımla karşı karşıyayız.
Onlarca ülke yardıma koştu.
Yunanistan kurtarma ekiplerinin enkazlardan kurtardığı insanlarımız ile Yunanistan ve Türkiye arasında kendiliğinden oluşan o sıcaklığı bir tarafa not edin, aslında ne kadar yakınız birbirimize de normal zamanlarda geçinememenin yarattığı gerilim ne o zaman?..
***
Depreme hazır değiliz.
1999’dan bu yana bir arpa boyu yol gitmemişiz aslında.
Dahası, asıl eksikliğimiz arama kurtarma çalışmalarındaki aksamaların, organizasyon ve koordinasyon eksikliğinin vahim boyutta olduğu.
Çok geniş bir coğrafyayı etkisi altına alan bu afette elbette uygulanması gerekenler ile fiiliyatta yaşananlar aynı olmuyor; devlet elindeki her imkanı eksik ya da geç mutlaka yerine getirmeye çalışıyor ama çevrenizden mutlaka görüyorsunuz, izliyorsunuz, vatandaşın yardımdaki doğal hızı devletin karar alma hızına yetişebildi mi?..
***
Bu tip afetler, acil karar almayı gerektirir.
Geçmişi de düşünmek gerekir.
Misal, bu yıkımın ilk duyulduğu an TSK devreye girmemeli miydi; eskiden uygulamada olan EMASYA protokolü vardı, bugün neden onca saat sonra TSK’ya görev verildi? Geç kalınmadı mı?…
Kapatılan Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nin aslında ne kadar elzem olduğunu anlamadık mı daha?..
Ülkenin çok büyük alanını etkileyen bir yıkım olmuşken, ekonomik açıdan borsanın kapatılması kararı neden ancak hafta ortasında alındı?..
Milyonlarca insanın yatırımı neden buhar edildi?..
Ki, deprem bölgesindeki illerde yaşayan insanların da yatırımı yok muydu borsada; hangi akla hizmetle ve sosyal medya yıkıldıktan sonra SPK karar aldı?..
Deprem bölgesinde yaşayanların vergi vs yükümlülüklerinin Temmuz ayı sonuna kadar ertelendiği açıklandı bu satırların kaleme alındığı dakikalarda.
Niye Temmuz sonu?..
Temmuz sonuna kadar yükümlülüğünü yerine getirebilecek bir vatandaş bulabilirsiniz o bölgede?..
Bu yılı silmek gerekmez mi en azından onlar için?
***
Naci Görür, Celal Şengör, Ahmet Ercan, Okan Tüysüz, Cenk Yaltırak, Hasan Sözbilir, Şerif Barış ve ismini atladığımız değerli bilim insanlarımızı alıp her dediklerini yapacak mıyız artık?
***
Doğayı bu kadar yıkmaya, yok etmeye, kanal İstanbul gibi doğaya yine zarar verecek projelere devam edecek miyiz?..
***
Bilim insanlarının her sözünü beyinlere kazımak gerek.
Kazıyacak ve uygulayacak mıyız harfiyen?
***
Yol ayrımındayız.
Lamı cimi yok.
Saatli bomba gibi bir coğrafyadayız.
İbni Haldun, “coğrafya kaderdir” demiş de yol yapmışsın çökmüş, havalimanı pisti patlamış, afad binan, hastanen, pek çok kamu kurumu binan çökmüş…
Ders alacak mıyız?..
***
Bilim bilim bilim…
Bilimin gösterdiği kuralları uygulayacak mıyız?..
***
1999’dan 2023’e kaç yıl geçti.
Tüm bilim insanları ortak paydada aynını söylemiyor mu:
“Söyledik dinlemediler, uyardık duymadılar, komisyon kurdular bizi çağırmadılar, anlattık yapmadılar.”
***
Merkezi ve yerel idareler üzerine düşeni gerekirse otorite gücüyle yapmazsa zaten günlük yaşam sıkıntısında boğulan vatandaş ne yapabilir ki?
Bugünden tezi yok, her belediye ve valilik, bulunduğu yerleşim bölgelerindeki binaları istisnasız incelemeye alsın, artık başlamak gerek.
Artık hangi binalar ayakta kalır, hangi binalar hayati tehlikede, bunun tespitinin ülkenin her bölgesinde kurulacak ayrı bir birimle başlatılması gerek.
***
Neredeyse çeyrek yüzyıl geçti Marmara’daki depremin üzerinden.
Şimdi yüzyılın küresel felaketini yaşıyoruz.
Marketler kapalı, fırınlar kapalı, akaryakıt istasyonları kapalı.
Giyecek, yiyecek, mama, bez, giysi, çorap, su, kibrit, mum, seyyar tuvalet, karavan, çadır, battaniye vs sıkıntı had safhada..
İnternet ve telefon sıkıntısı had safhada… Elektrik, su şebekeleri iptal.
Ülkenin ve dünyanın her kolundan yardım yağıyor.
Bireysel, kurumsal, sivil toplum herkes elinden geleni yapıyor.
Ama manzaradaki eksiklikleri görmek gerek.
Afet Bakanlığı’nın acilen kurulması gerek.
***
Ayrıca böyle bir acı ortamında bile insanın içini durduran yağma, hırsızlık, bağış kampanyası adı altında yapılan internet dolandırıcılıklarına da fırsat vermemek gerek.
Doğal yıkıma bir de ahlaki çöküş eklenirse doğal yıkımı elbette bir gün telafi ederiz ama ahlaki çöküşü onarmamız mümkün olmayabilir.
***
Dün ağlıyorduk, bugün ağlıyoruz.
Yarın ağlayıp ağlamayacağımızı da bundan sonra alınacak kararlar gösterecek.
Bilimin peşinde olmalıyız başka yolumuz yok.
Ve şimdi birlik olup ulusça tekrar Maraş’ın kahramanlığını, Antep’in gaziliğini kutlayacağımız günlere çabucak ulaşmak için çalışmamız ve çalışmaya durmaksızın devam etmesi gerek.