Eş, dost ve arkadaş seçerken çok dikkat ediyoruz, ederiz ve etmeliyiz. Hiç kimse bir hırsızı, bir yalancıyı, arsız, yüzsüz ve terbiyesiz birisini, bir namussuzu, bir ırz düşmanını, haram yiyen bir kişiyi dost ve arkadaş olarak seçmez ve kabul etmez. Hepimiz bu tür kişilerden kaçarız ve uzak dururuz.
Çok affedersiniz it, uğursuz, hırsız, terbiyesiz, küfürbaz kişiler hiç sevilmez ve toplum içinde makbul insan sayılmazlar. Onlar yalnız bırakılır ve toplum tarafından kınanarak, lanetlenerek cezalandırılırlar. Ayrıca yasalar önünde de, bu kötü huy ve karakterlerinden ve benzer eylemlerinden ötürü “işledikleri suçlardan dolayı” cezalandırılırlar.
Yasa dışı işlerle uğraşanlar, vergisini ödemeyenler, vergi kaçıranlar, tefeciler, rüşvet alanlar, haraç kesenler, karaborsacılar, kaçakçılar, kalpazan ve sahtekârlar, esrar ve eroin gibi uyuşturucu madde satanlar da keza makbul insanlar değildir, onlarla da arkadaşlık, dostluk ve işbirliği yapılmaz.
Vatandaşın devlete karşı görevlerinden olan; askerlik yapmak, vergi vermek, seçme ve seçilme hakkını kullanmak gibi hak ve görevleri yerine getirmeyenler ile işimiz olmaz. Cephede savaşırken düşmanı ve zoru görünce kaçanlarla, düşmanla işbirliği yapanlarla, vatan hainleri ile devlete ve devlet güçlerine karşı gelenlerle, isyancı ve kundakçılar ile yağma ve talancılar ile hiçbir kişi bir ve beraber olmaz ve olmamalıdır.
Birde Atatürk düşmanları vardır, bunlar her nedense Atatürk’ü sevmezler, Atatürk’ün ilkelerini ve devrimlerini benimsemezler. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğumuzu kabul etmezler, Afganistan, Arabistan ve İran benzeri İslami bir devlet idaresinde esir ve köle gibi, kul olarak yaşamak isterler. Fert ve birey olmak istemezler, kul olmak onlar için yeterlidir.
Anayasamızın ilk dört maddesinin kaldırılmasını ve kendi istekleri doğrultusunda değiştirilmesini isterler. Bayrağımız’dan, Başkentimiz’den ve İstiklal Marşımız’dan hoşlanmazlar ve bunlarında değiştirilmesini arzu ederler. Türkiye Cumhuriyeti “T.C” isminin resmi devlet dairelerinde yazılı olmasından bile rahatsız olurlar ve fırsatını bulup kaldırmaya teşebbüs ederler.
Lüks içinde yaşayıp, har vurup harman savuran, parasının hesabını bilmeyenlere soracak olursanız, sana ne, “nerden buldun yasası” çoktan kalktı. Sana mı soracağız, sana mı kaldı nereden buldun diye hesap soruyorsun diyenler çoğaldı. Eskiden bu tür kişilere yasalarımız gereğince hesap sorulurdu.
Öyle ya, değirmenin suyu nerden geliyor, nedir bu bolluk denirdi.
Onlar, kul hakkı yemenin suç ve günah olduğunu yüksek sesle dile getirmekten de kaçınmazlar. Emek ve alın terinin hakkını vermemek de hak yemektir, bunu da bilmektedirler.
İyi ile kötüyü ayırt edebilen herkes, günah ile sevabı da bilir. Fakir, yoksul ve düşkünlere, kimsesiz ve yetimlere, yardım etmeyi de bilir. İnsan vicdan ve merhamet sahibi olmalıdır. Her insan vicdanının sesini dinlemelidir. Gereken ve doğru olan ne ise insan olan insan onu yapar. Biz insan olan insanlar için yazıyoruz. İnsanlıktan, dinden ve imandan nasibini almamış kişilerle uğraşmıyoruz. Eğer onlar toplumumuz içinde ve bizlerle birlikte yaşıyorlarsa, insanlıktan uzak ve yasa dışı eylemlerinin cezasını yasalar önünde verirler.
Bu türden kişilere haddini bildirecek ve onları yola getirip cezalandıracak olan biz değiliz. Türkiye Cumhuriyeti bir kanun devletidir anayasası ve yasaları vardır. Devletimiz ve hükümetimiz vardır, devletimizin organ ve kurumları vardır. Biz sadece aklımızın erdiği kadarı ile kötü yolda olan ve suç işleme temayülünde olan kişilere iyi örnek olur ve doğru yolu gösteririz. Düzelmesi ve düzeltici tedbirleri alması konusunda da yardımcı oluruz.
Birde halkımız arasında pek sevilmeyen beleşçi ve bedavacı adamlar ile yavşak ve yalaka adamlar vardır onlar ile müzevirci ve ispiyoncu olanlar da pek makbul insanlar değildir. Laf yetiştiren, ortalık karıştıran, dedikoducu, bire bin katan, yangına körükle giden, şom ağızlı ve uğursuz, tehlike tellalları vardır.
Bir de aile terbiyesi görmüş, okumuş, kültürlü ve medeni insanlar vardır. Küçüklerini seven, büyüklerini sayan, edepli, terbiyeli kişiler. Onlar Vatanı’nı, Milleti’ni, Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i severler. İlime, bilime ve fenne inanırlar, teknik gelişmeleri takip ederler. Çağdaş ve modern toplum ile birey anlayışını benimsemiş kişilerdir.
Tatlı dilli, güler yüzlü ve çalışkan insanların yaşadığı güzel yurdumuzda Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz’e vatandaşlık bağı ile bağlı olan, tüm vatandaşlarımızı saygı, sevgi ve hürmetle selamlıyorum ve diyorum ki;
Şiir seven ve şiir okuyan her insan âşık olur, onun gönlü insan ve insanlık sevgisi ile doludur. Bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkalım, bu değerlerimizden asla ödün vermeyelim. Kalp atışlarımız; Vatan, Millet, Bayrak, Cumhuriyet ve Atatürk sevgisiyle ahenkli bir şekilde atmaya devam etsin.
Ne mutlu Türk’üm diyene…
Muharrem KAYNAK
03 AĞUSTOS 2024