Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Edremit Körfezi Temsilcisi ve haber sitemiz Balıkesir 24 Saat’in değerli yazarlarından şair Bülent Güldal, bugünlerde yeni kitaplarını okurları ile buluşturmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyor.
“Ömür Bir Fincan Kahve İçimidir” başlığında bir araya gelen şiirler, Klaros Yayınları tarafından iki cilt olarak yayımlandı.
Edebiyatımızın güçlü ve üretken sesi Güldal’ı bütün içtenliğimle kutluyorum. Kendisinin şiirleri ile hepimizin son günlerde çok daha ihtiyacı olan umudu, sevgiyi, hoşgörüyü, barışı ve dayanışmayı toplumun her kesimine ulaştıracağına inanıyorum.
Eski çağlardan beri önemini koruyan, kadim topraklar Çukurova’dan beslenen, Kazdağları’nın olanca güzelliğini duygu yüklü dizeleri ile ölümsüzleştiren şair Bülent Güldal, her mevsim yem yeşil kalabilmeyi başaran bir ulu bir ağaç gibi dimdik ayakta.
Hiç dökülmeyen yaprakları ile yaşama sevincini çoğaltan, herkesin beğenisini kazanan başarılı eserleri ile gövdesini çok daha güçlü kılan Güldal, herkesin yüreğine dokunan dizeleri ile sonsuzluğa kök salmış bir kalem.
Geçtiğimiz aylarda edebiyat dünyasına merhaba diyen “Yaz Bakışlı Nergis” ve “Şiir Salkımları” adlı eserleri ile edebiyata farklı bir soluk getiren usta şair, okuru düşündürücü ve tedirgin edici bir yolculuğa çıkarıyor.
Şair; bin pınarlı İda’nın suları gibi fışkıran en samimi duygularını, çarpıcı ifadeler ile dizelere döktüğü gibi ülkemizin içinde bulunduğu duruma da dikkat çekiyor.
Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı düşüncelerin edebiyata nasıl sızdığını, o karanlık zihniyetten örnekler vererek gözler önüne seren Güldal, toplumcu şair olduğunu ve ödün vermediği bu kimliğinden dolayı da ülkenin gerçek sorunlarına yüzünü dönemeyeceğini anlatıyor.
Kendinden önceki toplumcu yazar ve şairlerin izinden giden, onların direnişi ve mücadeleyi onurlandıran zamansız eserlerine selam duran şair, her insanın özgür birey olarak düşünmesi ve sorgulaması gerektiğinin altını çiziyor.
Toplumu sömüren yöneticilerin yanlışlarına çıkarı uğruna “hayır” diyemeyen kalemlerin, insanları adeta kör kuyulara atan sözler ile etkisi altına aldığına dikkat çekiyor. Ve edebiyatın çağdaşlığı ile bağdaştırmayacağımız durumun giderek kabul gördüğünü belirtiyor.
İnsanlara dini inançları üzerinden yaklaşarak onları hassas noktalarından vuran anlayış, edebiyatı ölümü getiren bir zehir gibi kullanmayı sürdürüyor. Siyasi gücü elde tutan güç, yaşamdan ve özgürlükten yana olan edebiyatçıları, gazetecileri ve diğer mücadeleci yürekleri adeta bir silindir gibi ezmeye çalışıyor.
Doğa, insan ve yaşama sevgisini ustalıkla bizlere aktaran Bülent Güldal’ın, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin edebiyat boyutunu ele alması ve edebiyatımızın toplumcu isimlerine yer vermesini oldukça önemsiyorum.
Güldal, bir edebiyatçı olarak sadece kendi dünya görüşündeki eserleri okumuyor. Asla kabul etmeyeceği düşünceler içerse de karşı edebiyatın sokağına da uğruyor. O cephenin, hayat bahçesine kopkoyu taşlarını nasıl döşendiğini ve kendine nasıl yol açtığını bizlere anlatarak tarihi bir görevi yerine getiriyor.
Anlam dolu şiirleri ile bizleri derinden etkileyen, yaşadığı toplumun sorunlarını irdeleyen ve hayat bulup hayat verdiği edebiyatın karanlığa sürüklenmekte olduğunu anlatan şair, biz okurları da göreve davet ediyor.
Toplumu ve edebiyatı karanlığa boğmak isteyen zihniyete karşı, biz de en az Bülent Güldal kadar direnebilecek miyiz?
Yoksa önümüze sunulan sözde edebiyat yayınlarını benimseyerek okumaya devam mı edeceğiz?
Okuduğunu sorgulayan, araştıran ve merak eden bir okur olmak bizim elimizde.
Yeter ki okumak için tarafsız bir kaynaktan edebi eserler edinelim.
Tarafımız yazar ve şair Bülent Güldal ve diğer aydın kalemler olsun.
Yarınımızı dünden akıl, vicdan ve en saf duygular ile buluşturan edebi eserlerin giderek artması umudu ile şimdilik hoşça kalın.
