Deprem sonrasında çocuklar aşırı korku, çaresizlik hissedebilir. Çevresinde olup bitenleri algılayamayabilir. Onların konuşmama ya da duygusal tepkilerinde azalma, donukluk, dalgınlık gözlenebilir. Bunun tam tersi olarak olaya ilgisiz davranma, oyun oynama, şarkı söyleme gibi davranışlar da görülebilir. Çocuklar için her iki tür tepki de olası ve doğaldır.
Bu belirtiler dışında çocuklar, deprem sırasında ve sonrasında olanları hatırlamayabilir. Deprem anını sanki yeniden yaşıyor gibi olabilir. Yalnız kalmaktan, kapalı yerlerden, karanlıktan korkabilir. Uykusuzluk, korkulu rüyalar görme, ani seslerden irkilme olabilir. Yaşından küçük bir çocukmuş gibi davranabilir. Anne babadan ayrılamama, altını ıslatma, ısrarcılık ve inatçılık. Bulantı, karın ve baş ağrısı, sık tuvalete gitme, iştahsızlık görülebilir.
Peki, çocuklara yardımcı olmak için neler yapılmalı? Şimdi, buna değinelim.
Çocukların en temel ihtiyacı kendilerinin ve ailelerinin güvende olduğunu hissetmektir. Bu nedenle çocuklarınızı yanınızdan uzaklaştırmayın. Beslenme, barınma, ilgi gereksinimlerini doğrudan siz karşılayın.
Çocuklara yardımcı olabilmenizin ilk koşulu sizin, elinizden geldiği kadar sakin, güven verici,
tutarlı bir tutum içinde olmanızdır. Çocukların sizin yakınlığınıza her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu unutmayın. Bedensel yakınlığı, elini tutmayı, sarılmayı ihmal etmeyin. Bu yakınlığınızı aşırı bir koruyuculuğa dönüştürmeden sürdürmelisiniz. Çocuklara yaşlarına uygun ve yapabilecekleri işler, sorumluluklar vermenizin onların yararına olduğunu bilin.
Deprem sırasında ve sonrasında duyduklarını, gördüklerini ve yaşadıklarını anlatması yönünde ona
destek verin anlatmaya yüreklendirin. Kaygılarını dinleyin. Onu yargılamadan ve empati kurarak yanıtlayın.
Okul öncesi ve erken okul çocuklarında kötü bir olay sonrasında kendilerinin sebep olduğuna dair düşünceler oluşabilir. Onların suçu olmadığını söyleyin. Korku, kızgınlık gibi duygularını ifade etmelerine izin verin. Hatta yüreklendirin. Ağlamalarını önlemeyin. Sorularına yanıt verin. Yaşadıklarının son derece doğal olduğunu, bir hastalık olmadığını anlatın.
Çocukları rahatlatmak için “Geçti.” ya da “Bir şey olmaz” gibi ifadeler demek yerine olası depremlerde yapması gerekenler konusunda bilgi verin. Çocukların yanında depremle ilgili konuları konuşmaktan kaçınmayın. Dehşet verici olaylara ilişkin detayları konuşmayın. Olumlu bir çocuk-ebeveyn etkileşimi gerçekleştirin. Diğer ebeveynlerin de kendi çocuklarıyla benzer şekilde etkileşim kurmaları için onları teşvik edin.
Çocuklarda bir krizin ardından gözlemlenen değişimleri anlama konusunda hassas olunmalıdır. Başka kimselerden korkma ve uzak durma veya diğer çocuklarla daha fazla kavga etme gibi davranışların, gerginlik nedeniyle yaşanan yaygın tepkilerdir. Eğer kendinizin aşırı derecede ruhsal belirtileriniz varsa ya da çevrenizde bu nedenle çocukları ile ilgilenemeyen birisi olduğunu düşünüyorsanız hemen bir ruh sağlığı uzmanına başvurun.
Çocukların okul yaşantılarına yönelik de şunları söyleyebiliriz. Deprem sonrası, öğrenciler okula döndüklerinde güvenli bir ortamda olmak isteyeceklerdir. Çocuklara bu güvenli ortamı sağlanması gerekmektedir. Sınıfta sıcak ve dostça bir ortam yaratılmalıdır. Çocuklara güvende oldukları ve okulun onlara her zaman yardımcı olacağı konusunda güvence verilmelidir.
Öğretmenlerin çocukların duygularını tanıması ve onlara nasıl yardımcı olacaklarını bilmesi önemlidir. Öğretmenler çocukların ihtiyaçlarını ve sorunlarını dinleyerek onlara ilgi göstermeli. Ve destek olmalıdır. Çocukların günlük rutinlerine dönmesine yardımcı olmalıdır. Bu çocukların kendi yaşamlarında kontrol sahibi olmalarına ve yaşadıkları olaylarla başa çıkmalarını sağlar.
Çocuklar deprem sonrasında yaşadıkları korku ve kayıp hakkında konuşmak isteyebilirler. Öğretmenler onlara açık ve anlayışlı bir şekilde dinlemeli ve kaygılarının sebeplerini anlamaya çalışmalıdır. Ve her türlü soruya açık olmalıdırlar.
Kaynak: Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma Ve Afet Çalışma Birimi