Biz kadınlar, 8 Mart’ı büyük acı ve kayıplarla geride bıraktık. Bu yıl, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü; deprem bölgesinde hayatını ve sevdiklerini kaybeden, arama kurtarma faaliyetlerine katılan, zor koşullarda şifa dağıtan sağlık emekçisi, bölge için yardım toplayan ya da yardımı götüren ve varını yoğunu hiç düşünmeden fedakârca ortaya koyan kadınlarımıza adadık.
Deprem öncesi de emeğimizin, bedenimizin, kimliğimizin, sesimizin yok sayılmasına dönük saldırıların her gün devam ettiğinin farkındaydık. Ve her alanda mücadele ediyorduk. Bundan sonra da bu mücadeleyi elden bırakmaya hiç niyetimiz yok. Deprem bölgesindeki kadınlarımızı çok daha zor günler bekliyorken nasıl bırakabilir ki?
Sevgili okurlarım, size bu yeni yazımda deprem bölgesindeki kadınlarımızın işgücüne ve istihdama katılımlarıyla ilgili bazı verileri aktarmak istiyorum. Ama önce, kadının ve bilimin söz sahibi olduğu yarınların umuduyla; bilim insanımız Nuriye Pınar Erdem’i saygı ve rahmetle anıyorum. Ülkemiz ve dünya için oldukça kıymetli bir değer olan bilim insanımız Nuriye Pınar Erdem, Marmara Denizi’nin ilk fay haritasını yapan bilim insanı, dünyanın ilk kadın jeolog ve deprem uzmanıdır.
Deprem öncesi; Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye, Şanlıurfa ve Diyarbakır’da işgücünün yüzde 73’ü (2 milyon 292 bin) erkeklerden, yüzde 26,7’si (837 bin) kadınlardan oluşmaktaydı. Toplam istihdamın; yüzde 74’ü olan 1 milyon 987 bini erkeklerden; yüzde 25,6’sı olan 695 bini ise kadınlardan oluşmaktadır. Deprem ile birlikte de kadın istihdamının çok ciddi bir şekilde düşeceği görülmektedir.
Bölgedeki kadınlarımız, sosyal güvenceden yoksundur. İstihdam edilen kadınların yüzde 48’i sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı çalıştırılırken, yüzde 52’si kayıt dışı çalıştırılmaktaydı. Bu da şu anlama geliyor: deprem bölgesinde çalışan her iki kadından biri 22 Şubat 2023 tarihinde açıklanan işsizlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği gibi yardımlardan faydalanamayacak.
Deprem bölgesindeki kadınların işsizlik oranı, ülke genelindeki kadınların işsizlik oranından yüksektir. 2021 yılında ülke genelinde kadın işsizlik oranı yüzde 14,7 iken deprem bölgesinde bu oran 2,1 puan fazla olarak yüzde 16,8’dir. Türkiye’deki toplam kadın işsizliği 2021 yılında 1,5 milyondur. Toplam kadın işsizliğinin yaklaşık yüzde 10’ununu (141 bin kadından fazlası) da deprem bölgesinde yaşayan kadın işsizler oluşturmaktadır.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun son yayımladığı raporuna da bir göz attığımız da kaygı verici bilgiler gözümüze çarpıyor. Yaşanan depremlerden 15,8 milyon kişi etkilenmiş durumda. Afet bölgesinde yaklaşık 226 bin hamile kadın bulunmaktadır. 25 bin kadının, gelecek ay doğum yapmasının bekleniyor.
Ve utanç verici bir durumdur ki; depremden etkilenen bölgede, özellikle adet hijyen ürünleri, temizlik ürünleri ve temiz iç çamaşırı olmak üzere temel ihtiyaçlara erişmek oldukça zor. Hem depremden etkilenenler hem de bölgede çalışan gönüllülerin temiz su, duş, tuvalet ve el yıkama noktalarına erişimi sınırlıdır. Bu da bulaşıcı hastalıkların yayılma riskini ortaya çıkarmış durumdadır.
Buraya kadar, deprem bölgesinde kadın olmanın zorluğunu gözler önüne seren gerçeklerden bahsettik. Peki, bütün bu olumsuzlukların ortadan kalkması için neler yapılması gerekiyor?
Dağ gibi biriken sorunları, toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilerek çözüme kavuşturan bazı öneriler; deprem sonrası kurulan yaşam alanları kadın ve çocuklar için güvenli hale getirilmelidir. Kadın ve çocukların hijyen ihtiyaçları kesintisiz ve sürekli olarak sağlanmalıdır. Bölgedeki tüm işsizler için ön koşul aranmaksızın işsizlik ödeneği ve gelir desteği verilmelidir. Kadın ve çocukların uğrayabilecekleri şiddet ve istismara yönelik koruyucu önlemler hayata geçirilmelidir.
Kadın istihdamı hem kamuda hem de özel sektörde artırılmalıdır. Kadınların kayıt dışı çalıştırılmaları yasaklanmalıdır. Tüm kadınlar sosyal güvenceli ve tam zamanlı işlerde çalıştırılmalıdır. Kadınların sendikalara katılımı önünde engeller kaldırılmalıdır. Sendikalaşma süreci başlatılmalıdır. İşyerlerinde daha çok kadınların maruz kaldığı şiddet, taciz ve mobbinge karşı koruyucu ve engelleyici düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
Kadınların sorumluluğuna bırakılan ve kadınları çalışma hayatından uzaklaştıran yaşlı ve çocuk bakımı gibi hizmetle, kamusal olarak desteklenmelidir. Ücretsiz kreş ve bakım evleri açılmalıdır. Kadın ve erkekler arasındaki ücret eşitsizliği giderilmelidir. Eşdeğerde işe eşit ücret politikası uygulanmalıdır. Kadınların ev içi ve ev dışı emeği değersizleştirilmemelidir. Ev içi emeğin görünür olması için çalışmalar yürütülmelidir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü, tüm çalışan kadınlar için resmi tatil olarak kabul edilmelidir.
Kaynak: DİSK/GENEL-İŞ (Kadın Emeği Raporu)