featured

DEPREM

Bu hafta Kahramanmaraş merkezli büyük iki deprem oldu ve ülkemizin Güneydoğu Anadolu bölgesi tümden sarsıldı. Son bilgilere göre yaklaşık 20 bin yurttaşımız hakka yürüdü.70 binden fazla insanımız yaralandı.10 ilimiz depremle yerle bir oldu. Okullarımızın açılması 2 hafta, üniversitelerimizin açılması ise süresiz ertelendi. Ülkemizde 7 gün ulusal yas ilan edildi ve bayraklar yarıya indirildi. Bu acı felaketten dolayı bu hafta sizlerle deprem konusunu konuşacağız. Depremde insanlarımıza yardım etmek için 56 ülkeden ekip geldi çalışmalarına devam ediyorlar.

Deprem dünyanın kabuğundaki kırıklarda biriken enerjinin açığa çıkmasıdır. Bu enerji açığa çıkarken yerkabuğunu sallar. Bu sarsıntı sırasında toprak üzerinde bulunan yapılar, kayalar, ağaçlar yıkılabilir. Bu çok doğaldır. Peki dünyanın kabuğundaki kırıklar nasıl oluşur dersek şunları söyleyebiliriz. Dünyanın kabuğu henüz tam olarak soğumuş ve sertleşmiş değildir. Bundan dolayı dünyanın merkezinde yer alan magma tabakasındaki akıntılar kabuğun kırılmasına neden olurlar. Kırılan kabuk parçalarına Levha adı verilir. Dünyanın kabuğu levhalar halindedir. Bu levhalar birbirleriyle çarpışan arabalar gibi itişip dururlar. Bu kırıklar en zayıf yerlerdir. Bu kırıklara Fay adı da verilir. Faylar iki türlüdür. Birisi dikine faylar diğeri yatay atımlı faylar. Dikine faylar doğada çok kolay tespit edilebilirken yatay fayları tespit etmek zordur.

Ülkemiz en son dağ kuşağı olan Alp orojenez kuşağı üzerinde yer alır. Bundan dolayı dağlarla örülüdür. Bunların yanında pek çok fay vardır. Temel olarak ülkemizde üç büyük deprem bölgesi bulunur. Bunlardan en tehlikelisi Kuzey Anadolu Fay hattıdır. Erzurum’un güneyinde Karlıova’dan başlayıp tüm kuzey Anadolu’yu geçerek Saros körfezine kadar uzanır. Bu fay hattı dünyanın en aktif fay hatlarındandır. Ülkemizde Prof.Dr.İhsan Ketin tarafından bulunmuştur. İkinci büyük deprem bölgemiz ise Karlıova’dan başlayıp Maraş, Gaziantep’ten Hatay’a oradan Suriye’nin Beka vadisine, Lübnan oluğuna, Şeria vadisinden Lut gölü çukurluğuna ve oradan Kızıldeniz’i takiben Somali kıstağına kadar uzanan büyük fay hattıdır. Buraya Güneydoğu Anadolu Fay hattı adını vermekteyiz. Üçüncü büyük deprem bölgesi Ege kıyılarıdır. Ege kıyılarının fay hatları kısa boyludur. Son zamanlarda İzmir merkezli depremler bu bölgede olmuştur. Tarihte adı geçen hatlarda  pek çok deprem olmuştur ve ileriki zamanlarda da olacaktır. Bu bir doğa olayıdır. Bizim müdahale etme şansımız yoktur.

Hangi coğrafyada yaşıyorsan o coğrafyanın şartlarına uyum gösterirsen mutlu yaşarsın. Eğer gösteremezsen coğrafyanın sıkıntısını yaşarsın. Sürekli kazanan coğrafya olur. Çünkü bizler doğaya bağlı canlılarız. Doğa bize bağlı değil. Onun için doğanın dilini iyi bilmek gerekir.

Kuzey Anadolu Fay hattında meydana gelen depremler ülkemizin ve dünyanın tarihini değiştirmiştir. Birkaç tanesine değinelim.M.Ö.1200 yıllarıdır. Hitit İmparatorluğu Kadeş savaşını kazanamamış ve güç kaybetmiştir. Bu durumu fırsat bilen Aka birleşik ordusu Hititlerin en büyük liman kenti olan Truva’ya saldırırlar. Kale kuşatılır ve büyük bir savaş başlar. Hititler güç kaybettiklerinden doğrudan yardım edemezler ve Truva’ya yanındaki kentlerden yardım gitmesini isterler. Bu kentlerin yardımı ile Truva kuşatmaya 10 yıl direnir. Akalar ise bırakıp gitmezler. Sürekli kuşatma altında yaşadıklarından dolayı Truvalılar kentlerine bakım yapamazlar.10 yılın sonunda Kuzey Anadolu Fay hattı deprem üretir ve bakımsız Truva çöker. Dışarıda çadırlarda kalan Aka ordusuna ise bir şey olmaz. Sabah kalktıklarında Truva’nın çökmüş olduğun görürler ve yıkık kente girerek talan ederler. Anadolu bu olaydan sonra karanlık bir döneme girer. Hitit İmparatorluğu yıkılır. M.Ö.800’lü yıllarda Frigyalılarla yeni devletler ortaya çıkar. Akalar ise yaptıklarının etik olmadığını anladıklarından Truva atı efsanesini uydurup Truvalıları aptal yerine koyarlar. İkinci büyük etkisi olan deprem ise 550 yılında İzmit merkezli depremdir. Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmış ve İstanbul merkezli Doğu Roma İmparatorluğu bu topraklara egemendir. Roma kilisesi ile İstanbul kilisesi aralarında anlaşamamaktadırlar. Bir konsül toplayıp bu anlaşmazlığı çözmek ve birliği sağlamak istemektedirler. Konsül için İzmit seçilir. Doğu Roma imparatoru bu konsül için para bastırır. Konsülün toplanmasından bir gün önce Kuzey Anadolu fayı deprem üretir ve  kent yıkılır. Bundan dolayı konsül toplanamaz. Konsülün toplanamaması yüzünden Hristiyan dünyası kalıcı olarak iki mezhebe ayrılır. Bu ayrılık hala devam etmektedir.

Cumhuriyet döneminde de bu fay hatlarında büyük depremler olmuştur.1939 Erzincan depremi binlerce canımızı almıştır. Deprem sonrası kent başka bir yere taşınmıştır. Yine Gediz kenti deprem yaşamış ve başka yere taşınmıştır. Erzincan’da 1992 yılında da büyük bir deprem oldu.1999 yılında Gölcük merkezli büyük bir deprem olmuş ve pek çok canımız yok olmuştur. Oysa burası yurdumuzun sanayi bölgesidir. yakın zamanlarda Tunceli çevresinde, Van’da, can alıcı depremler olmuştur.

Sonuç deprem bir doğa olayıdır. Zarar görmemek için depreme dayanıklı binalar yapmak zorundayız. Bu ise bilim ve üretim ile sağlanır. Bilim öne almadan gençlerimizi bilim kafası ile değil din kafası ile yetiştirdiğimiz sürece depremlerden zarar görmememiz mümkün değildir. Umarım bu deprem son dersimiz olur. Depremde hakka yürüyenlere rahmetler, kalan yakınlarına da sabırlar dilerim.

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
DEPREM
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!