Parti içi demokrasi mücadelesi kişisel çıkarlar üzerinden yürütülmediğinde partiye zarar vermez, hatta gelişmesini hızlandırır, partiyi bölmez.
Partiyi adaletsizlik böler, adaletsizliği normal hale getirmeye çalışmak böler, kişisel hedeflerine ulaşmayı ön planda tutmak böler, başarısız yönetimlerin koltuklarını korumak için liyakati çiğneyip parti içi demokrasiyi askıya alması böler, birilerini hak etmeden bir yerlere getirmek böler…
Demokrasi sandıktan bir oy fazla almakla gerçekleşmez.
Bir oy fazla alanın bütün üyelikleri kazandığı seçimler gerçek demokrasiyi ifade etmez. O seçimlerle sadece sandık demokrasisi olur. Tayyip Erdoğan demokrasisi olur.
Elbette ki, partiyi yönetme arzusu liyakat sahibi her üyenin hakkıdır. Ancak demokrasi de liyakatsizliği meşru kılma aracı değildir.
Demokrasi hakkını bilmektir
Liyakat ise haddini bilmek
Hakkını bil ama haddini de bil derler
İyi de 30 yıllık parti üyeliği liyakat için yetmez mi? Yetmez…
30 yıllık parti üyeliği liyakat değil sadakattir. Dededen, babadan gelen oy verme alışkanlığıdır ve bunun siyasal ifadesi de oydaşlıktır.
Liyakat; bilgi, tecrübe, öngörü, eğitim ister, analiz yapabilmek, strateji geliştirebilmek ister.
Haddini bilmeyen sadece liyakat sahibi olmayanlar mı?
Olanlar da bilmiyor.
CHP Grup Başkanvekili de olan Manisa Milletvekili Özgür Özel kendi mahallesinden delege seçilememiş.
Mahalle delege seçimini il başkanının listesi kazanmış.
İl başkanının Grup Başkanvekilini listeye almaması da etik değil, Grup Başkanvekili olan Özgür Özel’in il başkanının karşısına liste çıkartması da…
Herkes kendi işine baksa hiç sorun çıkmayacak ama duramıyorlar ki!
Bir belediye başkanı il kadın kolu başkanının kim olacağına, il gençlik kolu başkanının kim olacağına müdahil olabiliyor.
Daha kötüsü de oldu:
Genel başkanlık yapmış olan Altan Öymen bile İstanbul’dan kurultay delegesi seçilememişti… 15-11-2019