Zorlu bir dönemden geçiyoruz. İlçe başkanlıklarında üye listelerinin askıya çıkarılmasıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kurultay süreci resmen başladı.
Cumhuriyet’in 100. Yılı’na yaraşır bir seçim zaferine içtenlikle inandığımız, büyük umutların yeşerdiği 2023 seçim sürecinden düş kırıklığıyla çıktı seçmenlerimiz.
Şimdi herkes kendi konumunun derdine düştü.
CHP seçmeni ise köşesine çoktan çekildi bile.
Kurultay süreci ile, ilçe örgütlerinde de, il örgütlerinde de, önümüzdeki dönem güç kimin elinde olacaksa ona göre saf tutma yarışı da başladı bu arada…
Şu anda, herkes değişimden söz ediyor ancak siyaset oyuncularının kurulu düzen içinde kendi konumuna ilişkin yaşanacak olumlu değişiklikler dışında gözlemlenen hiçbir değişim beklentisi yok.
Bir gazete haberine göre de ilçe ve illerde delege yapıları üzerinde belediye başkanlarının etkili olacağı öngörülüyor. Bu da bir başka gerçeklik. CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde, CHP örgütleri üzerinde, belediye başkanlarının kaçınılmaz bir egemenliği var. Üstelik 2024’te yapılacak yerel seçimlerin aday belirleme süreci ister istemez il örgütlerinin seçimleriyle de çakışacak.
İlçe ve il yönetimleri belirlendikten sonra da Büyük Kurultay toplanacak ve konumunu garantilemiş siyaset oyuncularının belirlediği delegeler ile Genel Başkan ile Parti Meclisi belirlenecek. Üstelik ilk gün Genel Başkan seçilecek, ikinci gün de seçilen Genel Başkan’ın yaptığı listeye onay verilecek.
29 Haziran 2001’deki Kurultay’dan bu yana CHP Kurultaylarında ilk gün Genel Başkan’ın ikinci gün ise Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu’nun oylanması gelenek haline gelmiştir. Bu yöntem Siyasi Partiler Kanunu’nda da CHP Tüzüğü’nde de yer almamaktadır. 29 Haziran 2001’den önce ise Genel Başkan ve Parti Meclisi kurultayın ikinci günü aynı anda yapılan oylama ile belirlenmekteydi. Bu anti-demokratik, “Güçlendirilmiş Genel Başkanlık Sistemi”ne hiçbir eleştiri de duymadım bugüne dek…
Bütün bunlar olurken sokaktaki seçmen kimsenin aklına gelecek mi? Tabii ki hayır!
Sokaktaki seçmen yerel seçimlerde, adaylar da (büyük olasılıkla Genel Merkez Yoklaması ile) belirlendikten sonra “ancak” hatırlanacak. O güne dek beklentisi hiç sorulmamış olan seçmenin ayağına kadar gidilip oy istenecek…
Böyle seçim kazanılır mı? Belki bazı yerlerde kazanılır. Zaten CHP de o “bazı yerlere” sıkışıp kalmış durumda.
Amacım kimseyi suçlamak değil. Ancak, CHP’nin demokrasiye ve kendi demokratik seçmen yapısına uymayan yöntemler ile siyaset yaptığını fark etmemiz gerekiyor.
Değişecekse demokrasiye susamış seçmen tabanına uymayan yöntemlerimiz değişmelidir. Yöntemlerimizi değiştirmezsek, istediğimiz kadar kişileri değiştirelim bir seçim başarısı kazanmak, sadece umutlarımızda kalacaktır.
Dr. Birgi TUNA
Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı