Tarihin en büyük depremini gördük.
Yıkılan binlerce bina, hayatını kaybeden binlerce insan, sönen ocaklar…
Böylesine büyük bir depremin ürettiği acılar da elbette tarifsiz ve büyük olur…
Birinci şok;
Tarih: 06 Şubat 2023
Yer: Kahraman Maraş Pazarcık
Saat: 04.17
Birinci şoku atlatamadan aynı gün 13.24’de Elbistan da 7.6 şiddetinde bir depremle şoktan şoka girdik. Girdik çünkü ağır bir depremin ardından daha hafif bir artçı gelir diye biliyorduk. Herkes öyle biliyordu.
Sonuç ortada!
Demek ki yaşadıklarımızdan dersler çıkaramamışız…
Amacım suçluyu ortaya çıkarmak değil. Suçluyu halk bulur ve zamanı geldiğinde gereğini yapar. Şimdi siyaset yapma zamanı değil. Yaraları sarma zamanı.
Sorular… Sorular…Sorular…
Meselâ;
Bir anda yüz bin askeri alana yığabilecek 2. Ordu karargâhının bulunduğu Malatya’da ki askeri birlikler neden deprem alanına sevk edilmedi? Ordumuzun ülke savunması kadar doğal afetlerde de görevi var. (Yalova depreminde nerdeyse yarım saat içinde askerler deprem alanındaydı.)
Enkazdan insan çıkartmak konusunda uzmanlaşmış olan Zonguldak ve diğer maden işçilerinin deprem alanına sevki neden gecikti?
Prof Dr. Naci Görür hocanın 2-3 yıl içinde bu bölgede şiddetli bir deprem olacak raporuyla neden ilgilenilmedi?
Büyük bölümü çürük ve sağlam olmayan binalar için İmar affı (Barışı) neden çıkarılıyor?
İki yıllık, üç yıllık binalar neden çöküyor? Yapı Denetim Büroları ne iş yapıyor?
Bu soruları sorarken yaşanan olumsuzlukların sebebinde kast aramıyorum. Bana göre ana sebep ihmalkârlık ve beceriksizliktir…
TEK-Karayolları-Çimento fabrikaları-SEK-Et Balık Kurumu kamunun elinde olsaydı, Özelleştirmecilerin tu kaka ettiği battaniyeleriyle, botlarıyla ünlü Sümerbank olsaydı, imar planlarıyla ilgili yeterlilik kararı belediyelerin elinde olsaydı. İnsanlar aç, açıkta, soğukta, karanlıkta kalmaz, yollar bu kadar çabuk çökmezdi, bu kadar büyük ekipman sorunu olmazdı…
Sözün bittiği yer!
Daha ben ne diyeyim!