Sevgili okurlarım, siz hiç damarlarınızdan akan ırmağın türküsünü dinlediniz mi? Yediveren aşk dökülen fesleğen bahçelerinde gezindiniz mi? Kırlangıç mevsiminde akasyalar altından geçtiniz mi? Nasıl gelip geçtiğini anlayamadığınız yıllara meydan okurcasına aşk gömleği üzerimde kalsın dediniz mi? Bütün insanlığın yüreğinde dostça, kardeşçe, umutla yer edinmek istediniz mi?
Hayatın içinden alıp giden yalanlara dur diyebildiniz mi? Esen rüzgara adını sordunuz mu ? Koklamaya kıyamadığınız bir çiçeği öpmek istediniz mi? İnsanlara susup denize gevezeliğiniz tuttu mu? Size o güzelim nergis çiçeğini toplamasını isteyebileceğiniz birisini sevdiniz mi? Dağlardan akan sular sizi tanıdı mı?
Bunlar nasıl sorular, hangi birini yanıtlayacağım demeyin. Kendinizi bin tanrılı İda’nın şifa dolu kollarına bırakın. Ve hangi güzelliklerle soruları yanıtlayacağınızı düşünün. Daha bitmedi bize doğayı, dağları, gerçek sevgiyi anlatan zamansız sorular.
Zeytin dallarında çiçekler açan kuşlara rastladınız mı? Fırtına derelerinin özgür kadınları ile yolunuz hiç kesişti mi? Kendinizi bir ırmağın uğultusu olarak düşlediniz mi? Avcısını arayan yaralı kuşa canı gönülden bir buse kondurdunuz mu? Yıldızlar altında bir lacivert gece ile baş başa kaldınız mı?
Yüreğimiz ne denli insan, doğa sevgisiyle dolu olursa olsun her birinizin bu soruları yanıtlayabilmesi olanaksız. Yanıtlamaktan öte kendimize aldanıp gittiğimiz şu yalan dünyada bu denli güzel sorular sormayı bile beceremeyiz. İşte o nedenle herkes şair olamıyor. Herkes dizelerinde hayatın renklerini doğa ile birbirinden kopmamak üzere sıkıca birleştiremiyor.
Bizlere ne mutlu ki sevgili Bülent Güldal büyük bir değere, edebiyat adamına, düşünce insanına sahibiz. Bizlere yaşadıklarımızın yansımasını doğada bulduran şairimizin her bir şiirini, okudukça insanın yüreğine umuda tomurcuk açan sorular düşüveriyor.
“Şehlâ Menekşe” , adlı şiir kitabı ile okurları ile bir kez daha buluşan usta şair Bülent beyin, iç dünyasını da anlatan, Kuzey Ege’nin eşsiz doğal güzelliklerini düş dünyasından gerçeğe taşıyan dizelerinin ne kadar anlamlı olduğunu anlatmaya hiç abartmıyorum okyanuslar yetmez.
Hiç vakit kaybetmeden şiir kitabının, kütüphanenizdeki yerini almasını diliyorum. İstiyorum ki sizler de; gurbet dağlarında yıldızların kaymasına tanık olun. Bir dağ kartalı yoldaşınız olsun.
Asıl isteğim şudur; efendi kişiliği ile herkesin takdirini kazanan, genç kuşaklara örnek olan tavırları gibi yeni ufuklar açmaları için onların elinden tutacak kadar mütevazılığa sahip Bülent Güldal’ın, koltuk sevdalısı değil bir çınar ağacının gölgesinde oturup onunla dertleşmeyi seçen halkın ta kendisi olduğunu, yalanı, kötülüğü hiç yaşatmayan, yeri geldiğinde bir martıyla dost olabilen olduğunu bilin.
Kendisini bize şiirleriyle doğan güne sarılan ol, inanın dostlar sınırsızlığı ile gökyüzü bizim söylemleri ile hiç tükenmeyen umudu İda gibi aşıladığına en kısa zamanda tanık olmanız umudu ile mutlu günler diliyorum. Şimdiden şiir dolu günler sizlerin olsun.
Ve Kazdağ Çiğdemi; huzur bulduğu doğa ile insanlığın her halini gözler önüne seren, adım atar atmaz başladım nefes almaya dediği İda’nın sesi, Türk edebiyatının değerli ismi Bülent Güldal’a, hissettirdiği bütün güzellikler adına teşekkürlerini iletiyor, “Şehlâ Menekşe”nın okuru, seveni bin pınarlı İda gibi olsun dilekleriyle yazısını sonlandırıyor.