Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan tüm dünyayı saran Coronavirüs sonunda Türkiye’de…
Ülkemizde ilk Coronavirüs vakasının görüldüğünü, Sayın Sağlık Bakanı 10 Mart’ta açıkladı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), dünya çapında Coronavirüs Pandemisi’ni, 11 Mart’ta ilan etmesiyle dünya’da tüm dengeler değişti.
Her devlet bir taraftan salgınla mücadele ederken, diğer taraftan da kendini bu salgından nasıl koruyacağının derdine düştü. Sınırlar kapatıldı. Eğitime ara verildi. İbadethanelerde toplu ibadete ara verildi. İzole dönemi başladı
Ülkeler aklın ve bilimin ışığında karşı karşıya kaldıkları Coronavirüs kabusuna çare bulmak için çırpınıyor.
Ya biz !…
16 Mart’tan itibaren “EVDE KAL TÜRKİYE” dediler, evlerde sorular ormanında, belirsizlik içinde Coronavirüsü (COVID-19 ) bekliyoruz.
Umreden ve Avrupa ülkelerinden gelen vatandaşlarımızla ilgili başta sıkı önlemler alınmayınca karantina uygulaması kara mizaha dönüştü.
Karantinadan kaçan mı ararsın, kaçırılan mı? Adam, bir ilden kaçıyor başka bir ilde yakalanıyor. Bir kovalamacadır gidiyor.
Tüm dünyada kiliseler, Sinagoglar kapatılıyor. İslam ülkelerinden Suudi Arabistan Kabe’yi, İran, Cezayir,Fas, Tunus, Kuveyt, Filistin Camileri kapatmış. Bizde de camilerde toplu ibadete ara verilse de yine “Bize bir şey olmaz abi (!.)”
Coronavirüs gerçeği, yıllardır menzilciler tarafında yönetilmiş olan Sağlık Bakanlığı’nın durumunu da gün yüzüne çıkardı. Sağlık kuruluşlarını iş yeri, hastayı müşteri olarak görme anlayışı da iflas etti.
Oysa biz, “Büyük Önder Atatürk’ün halk sağlığının korunması, tüm aşılarla, serumların ve birçok hayati ürünün üretilmesi amacıyla 1928 yılında kurdurduğu Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü 2 Kasım 2011 yılında kapatmamış olsaydık bugünkünden daha güçlü olurduk. Bunu bugün acı gerçekle yüz yüze gelince daha iyi anlıyoruz.
Umutsuz değiliz.
Bu durumdan ulusal birlik ve dayanışma ruhuyla çıkarız.
Milletin birliğini temsil edenlerin ayrıştırıcı değil birleştirici bir dil kullanmaları oldukça önemli.
Sağlık Bakanının “Sorun Küresel, Çözüm Ulusal” yaklaşımıyla oluşan güven ortamını devam ettirmesi zorunludur. Bütün gücümüzle çözümün yanındayız.
Bu salgın siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçları itibariyle de dünyayı etkileyecek gibi görünüyor.
En başta neoliberal politikalar ile ulus devletler çağı bitti diyen anlayış iflas etti. Ülkemiz için ise, “Halk için halkla birlikte halkçı devlet” anlayışı gündemi belirleyecek.
Siyasal sistemler sorgulanırken sosyal demokrasi de yoğun tartışmaların merkezinde olacak gibi görünüyor….
Bakalım ne olacak!…
Sağlık Çalışanlarımızın yanındayız. Sonsuz teşekkürler.