Psikolojide “Kederin 5 Modellemesi” denen bir süreç vardır. Çok bilindiği şekli ile ölüm, ayrılık, boşanma gibi olaylar karşısında insan davranışını modeller.
- Evre: İnkar etme.
- Evre: Kızgınlık ve öfke.
- Evre: Pazarlık.
- Evre: Depresyon.
- Evre: Kabullenme.
Corona kederi karşısında pazarlık evresindeyiz.
Çözüme ulaşmak için kabullenme evresine gelmeliyiz.
Kabullenme evresine gelemeyen toplumlar panik aşamasında takılı kalacak.
Çözüm yolu bütün bilinen yapıları zorlayacak.
Corona kederinden çıkışın yolu; ortak akıl, ortak heyecan, ortak umut, ortak dayanışma ile mümkün olabilir.
Ortak dayanışmayı inşa edemezsek Corona ile birlikte savrulup gideriz.
Yer kürenin ritmi değişiyor.
Kuraklık, karbon salınımı, su sorunu, Habitat vs.
Ve bunların ana sebebi insan.
Gündelik hayatın ritmi değişiyor.
Zaman ve mekandan bağımsız çalışır hale geldik.
Bugünlerde yaşadığımız bilgi iletimi; var olan hiyerarşinin etkin olmadığı bir durumu getiriyor.
Ortaya anonimleşme çıkıyor.
Karar odakları çeşitleniyor.
Endişe duygusunun önemli hale gelmesi ile sebepleri ve sonuçları belirli süreçler yaşıyoruz.
***
İnsan vücut ısısı 36 derece. Bildiğimiz tüm mekanizmalar 36 dereceyi korumak üzerine kurulmuş.
Bugünün ritmi 38 derece!
Bütün dünyada metropolleşme yaşanıyor.
Birbirine değerek ama birbirinden haberdar olmayan insanları yaşadığı yerler.
Dünyanın genelinde adaletsizlik giderek etkinleşiyor ve kalıcı hale dönüşüyor.
Dünyada sabuna ulaşamayan insanlar var.
İnsan umutla yaşar.
Küresel meseleyi ulus devletler olarak çözmeye çalışıyoruz.
Corona sonrası bütün sorunlar görünür hale geldi.
Corona sonrası çok tekrarlandığı gibi hayat birden bambaşka olmayacak.
Sorunlar bir müddet daha devam edecek.
Bu süreçte sosyal devletin önemini bir kez daha anladık.
Devlet bazı alanlarda her zaman güçlü var olmalı.
Sağlık sisteminin büyük bölümünü özel sektöre terk ettiğimizde neler olduğunu gördük.
***
Bugün Corona ile birlikte yaşadığımız ekonomik sorun talep azlığı krizidir ki biz bu sebeple ekonomik kriz yaşamadık.
Geliri azalanlar talepte bulunamayacak.
Türkiye’de Mart ayının başında yapılan bir araştırmaya göre her 100 kişiden 29’unun geliri giderini karşılayamıyor.
Dünya ekonomisi yüzde 25-30 aralığında daralacak.
Tedarik zincirlerinde kopma olacak.
Bu sebepten arz düşecek, üretim düşecek.
Küçük işletmeler kira, kredi, leasing borçlarını ödeyememeye başlayacak.
Tedarik zincirini yeniden oluşturulması gerekecek.
Küresel talep de azalacak.
***
Corona sonrası uzaktan eğitim ile özellikle 8-18 yaş aralığı çocukların hepsi internet eğitimi ile tanıştı. Corona öncesi bunların önemli bir bölümü bu mecrayı bu alanı ile tanımıyordu. Bundan sonra ki öğrenme eğilimleri ve niteliği çok farklı olacaktır.
Türkiye’de akıllı telefon sahipliği yüzde 80.
Corona başlangıcında yapılan araştırmalara göre insanımızın yüzde 90’ı hem virüsü tanıyor hem de alınması gereken önlemleri biliyor.
Ama alınması gereken önlemleri bilenleri sadece yüzde 50’si gerekli önlemi alıyor. O zaman kendi iradesi ile önlem alınmayan ortamda devlet iradesi şart hale gelmiştir.
***
Sağlık ve itibar en büyük sermaye.
Şirketler sadece müşterilerin işletmeye olan sadakati değil, işletmelerin çalışanlarına olan sadakati ile tanışmanın zaman aralığındadır.
Tüm paydaşlarını koruyup kollama durumundadır.
Bu aşamada şirketlere yapılabilecek öneriler:
Eko sisteminizi ayakta tutun. Bayinizi, yemek hizmeti aldığını işletmeyi, çalışanınızı vs.
Belirsizlik ortamında iş yapma kapasitemiz var. Bu beceriyi kurumsallaştırma zamanı.
Panikle daralmaya çalışmayın.
Budamak daha iyi.
Farklı olan değil, iyi olan kazanacak.
Böylesine karışık bir hayat “dinleme” odaklı kurulmalıdır.
***
Çok eskilerden güçlenmek için şirketler devletten imtiyaz koparma derdinde idiler. Balya madenlerinin işletim hakkının Fransız şirketi tarafından alınması gibi.
Sonraları siyasilerden imtiyaz elde etmenin derdi başladı.
Bugün toplumla ilişki kurarak güçlenme dönemidir.
Büyük bir bölüşüm kavgasına girilecek.
“Gücü gücü yetene” ilkesi ile bu bölüşümü yapamayız.
Erdoğan Dur