Bu yazının konusu makam aracı aslında.
Ama…
Önce gündelik hayata bakalım:
Telefon alıyorsunuz; bir yıl sonra yeni model çıkıyor, yok kamerası falan piksel, yok şarjı şu kadar… Yok eski sürümüne güncelleme gelmiyor…
Şirketler yeni telefonunuzu daha yeni olanıyla değiştirmek için gaz veriyor.
Biz de gazlanıyoruz.
Tüketim çılgınlığı zaten almış başını gitmiş, özellikle teknoloji alanında evlerimiz tekno çöpe dönmüş vaziyet aldı nicedir.
Çünkü paramız çok.
Çok zenginiz çok.
Millet olarak halimiz ortadayken ne tuhaf bir çelişki içine düştük ki çıkamıyoruz..
Gerçekten ayranımız yok.
Ve gerçekten hiçbir şeyden eksik kalmıyoruz.
Oysa birey olarak, aile olarak, biraz tasarrufa yönelsek, cebimizde kalan para ile daha bir yaşam sürebileceğimiz veya gerçek ihtiyaçlarımıza yönelebileceğimiz kuşkusuz.
Lakin pompalanıyor..
Salt tüketime odaklı akılsız ve yok edici bir toplum olduk.
Üretmiyor, okumuyor, çalışmıyor, iş beğenmiyor, iş buldu mu keyfine zarar gelirse işi bırakır bir rahatlık içindeyiz.
Devlet de öyle.
Üretim, tarım, hayvancılık, köylü, çiftçi, küçük esnaf, KOBİ…
Her maddeyi tek tek ele alın sayfalarca tespit yapabilirsiniz vahim durum üzerine.
Ama zenginiz zengin.
Makam sahibi olanlar, bürokrasisi, siyaseti, devleti idare edenler…
Kemer sıksa demiyoruz.
Akla, mantığa uygun hareket ederek olması gerektiği gibi bir tasarrufa yönelseler Türkiye’nin ekonomik görüntüsünün böyle olması ihtimal dahilinde midir?..
Çok mu zengin ülkeyiz?..
Çok mu ekonomik açıdan sarsılmaz haldeyiz?
İşte son haber:
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 78 araca aylık 1.2 milyon lira kira ödüyormuş.
Çok zenginiz çok.
İlle makam aracı olacak..
İlle süper lüks olacak.
İlle kira olacak.
Sadece Meclis’teki 78 araçtan bahsediyoruz, altını koyu kalemle çizin…
Sadece… Meclis’teki…. 78 araç…
Ve sadece bunların aylığı 1.2 milyon lira.
Yıllığa vurun.
Ankara’dan çıkın, taşradaki bir ilçenin, bir beldenin belediyesine kadar inin.
Kamu kurumlarının genel müdürlüklerinden il ve ilçe teşkilatlarına kadar gidin…
Vilayetlere ve alt müdürlüklere bakın…
Hazıra dağ dayanmaz.
Bize dayanıyor.
Çok zenginiz çok.
Ekonomi tıkırında diye şarkısı vardır Timur Selçuk’un…
Tıkırında bizim ekonomi…
Çünkü tıkırdamasa akıl olur, izan olur, mantık olur, vicdan olur…
Bu makam araçları minimuma çekilir.
İstense bir günde çekilir.
Lüks markadan vazgeçilir…
Audisiz, Passat’sın yapamayanlar Fiat’a Reno’ya biniverir.
Lakin bunlar ekonomisi bozuk ülkelerde olur!
Timur Selçuk ne diyordu yıllar ve yıllar öncesi o şarkısında:
“Ekonomi tıkırında. Kriz var bunalım var. Ekonomi tıkırında.”
Makam araçları olması gereken seviyeye ve asgariye inmediği sürece….
Biz de her yıl yeni telefon peşinde koşarız milletçe.
Balık baştan kokar.
Çok zenginiz çok.
Cep delik olsa tasarrufa gideriz aklen ve mantıken.
Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete.
Çok (mu) zenginiz çok!
Şaşalı makamlara devam!
Benden sonrası tufan.
Aman “makam aracım” aman!