Bir süre önce Adalet Bakanlığı yeni bir uygulama başlattı biliyorsunuz.
Buna göre dava açtığınızda davanın ne zaman biteceğine dair tahmini bir süre bildirimi de yapılıyor.
Tutması imkansız, fiili durumla birebir örtüşmesi olanak dışı ama en azından tahmini bir öngörü işte…
Haaa şöyle bir fonksiyonu da var, fayda sayılabilecekse eğer.
Hakimin bilgisayarında ekranın alt köşesinden uyarı çıkıp duruyor: “Hedef süre geçti” gibisinden!
N’apsın hakim?
Hakimden kaynaklanan sebepler var, bir sürü yargı dışı sebep var. Türkiye’de tutar mı hedef süre?
Bugünkü şartlar ve mevcut durumda imkansız.
Pekiii…
Yerel Mahkemeler için geldi hedef süre de….
Üst yargı organları için hedef süre niye yok?
Mesela Yargıtay açısından bakalım… Bölge Adliye Mahkemeleri kurulunca Yargıtay’a giden dosya sayısı eskiye nazaran epey azaldı. Peki Yargıtay’a giden dosyalar ne zaman dönüyor?..
Bir davanın özet hikayesini anlatalım önce:
18 yaşından küçüğün öldürülmesi akabinde olayın haberini veren 7 yerel gazetenin sorumlu yazı işleri müdürleri hakkında 2013 yılında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ölenin fotoğrafını basmak ve kimliğini açıklamak suçundan 5187 sayılı Basın Yasası’na muhalefetten kamu davası açılır.
İnternet çağında yaşayıp sosyal medya ile hiçbir şeyin saklı kalmasının mümkün olmadığı bugünün dünyasında anlamsız bir madde olarak mevzuatta yer alan maddeye istinaden 7 sorumlu yazı işleri müdürü mahkemeye çıkar.
Bazıları, ifadelerinde, toplumu bilgilendirmek ve olayın vahametini gözler önüne sermek için bu haberi verdiklerini, haberin ve fotoğrafın, abone oldukları ulusal bir ajanstan geldiğini, suç işleme kasıtlarının olmadığını belirtirler.
Biri de haberi yazanın bizzat kendisi olduğu ve fotoğrafın yayınlanmasıyla ilgili aileden izin aldığını belirtir.
2013’te açılan bu kamu davasında savcılık makamı tüm şüphelilerin cezalandırılmalarını talep eder.
Mahkeme, kanun maddesinden amaçlanan hususu iyi analiz ederek atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle tüm sanıkların beraatine karar verir.
Ve final…
Çok önemli bir dava olup (!) yerel gazetecilerin ceza alması kamu faydasına, almaması ise “kamu zararına” olduğu içindir ki, Savcılık tüm sanıklar aleyhine temyiz yoluna başvurur, beraat kararının bozulmasını talep eder, sanıkların cezalandırılması istemli olarak dosya Yargıtay’a gider.
(O zaman için Bölge Adliye Mahkemeleri kurulmadığından ve savcılar da duruşmalara katıldığından hem savcı duruşmada esas hakkında ceza ister hem de dosya temyiz için direkt Yargıtay’a gider)
2013’te açılan dava 2014’ün ilk yarısında bitmiştir.
Verilen beraat kararı ise Yargıtay incelemesindedir.
2013 dava…
2014 karar…
Takvim gelmiş 2019’un Ağustos’una…
Dosya halen Yargıtay’da!
Nasılsa “beraat” verilmiş, o yüzden buna “keyfe keder” bakalım yaklaşımı olamayacağına göre böyle basit bir davanın halen Yargıtay’da olmasını “hedef süre”nin neresinde izah edebilirsiniz?
5 yılı aşkın süre geçmiş, hadi çok kompleks davalardan olsa, bir gerekçe üretmeye çalışalım…
Ne diyeceğiz şimdi?
Yargıda hedef süre sadece yerel mahkemelere mi?..
Yargıda hedef süre vatandaşın ağzına bir kaşık bal vermek mi?..
Peki devamı, ötesi, üst mahkemeler kısmı?..
Yargıtay’da bir dosya bu kadar bekler mi?
Hem beraat kararı, hem ceza mevzuatı açısından basit sayılabilecek bir dava konusu…
Bir de şimdi istinafa gidip, istinaftan da Yargıtay’a giden dosyalar var…
Ölme eşeğim ölme…
Yargıda hedef süre… Yüksek Yargı’da hedefsiz süre mi?