Çok yıl oldu ilk sayfadan kaldırdıkları ama dikkatli okurlar hatırlayacaktır kuşkusuz:
Eskiden Hürriyet’in ilk sayfasının alt kısmında minicik bir bilgi yer alırdı.
“Dünkü Hürriyet” başlığı ile çıkan o minik bilgi penceresinde dünkü gazetenin İstanbul, Ankara, İzmir, Adana matbaalarında kaç adet basıldığı belirtilirdi.
Satış rakamı değil yanlış anlamayın, baskı adedi.
Gayet iyi hatırlıyoruz, 700 bin, 800 bin, 900 bin, 1 milyon gibi baskı adetlerine sahipti Hürriyet.
Ortalama yüzde 20 iade kabul edin, satış rakamları da 400-500 binler altına düşmez, promosyon dönemlerinde ise satış rakamları uçar giderdi.
Baskı sayısını Hürriyet verirdi sadece.
Yıllar önce kaldırmışlardı.
Şimdi gazeteler kaç satıyor onu bile bilmez haldeyiz.
Eskiden Yaysat ve Turkuvaz isimli dağıtım şirketleri vardı, Hürriyet’in satılmasıyla Yaysat da kapandı, tüm Türkiye’deki basın organları artık Turkuvaz Dağıtım eliyle yapılıyor.
Yine eskiden tarafsız ve bağımsız olmasa da pek çok kaynaktan gazetelerin satış rakamlarını öğrenebilirdik.
Hemen hemen birbirlerine yakın rakamlar çıkardı karşımıza.
Şimdi gazete satış rakamlarının ne olduğu bile bilinmeyen enteresan bir ülke olduk çıktık.
Böyle bir tuhaflık olabilir mi?
Çünkü gerçekten parasını verip bayiden satın alanlar dibe vurmuşken…
Dibe vuran satışları yüksekmiş gibi göstermek için bedava dağıtılan beleş gazeteleri de bu rakamlar içerisine ekler oldular.
Yine de rakamlar hazin ötesi durumda.
Çünkü tarafsız ve bağımsız basın artık bir elin parmaklarından az sayıya indiğinden…
Müthiş bir tekelleşme altında tek taraflı basın var artık.
Garip bir tanımlama olsa da uzun yıllar basın dilinde var olan “merkez medya” kavramı da bu süreç içinde tarihe gömüldü.
Taaa geçmişe gidince…
O zamanki Hürriyet ile bugünkü Hürriyet’i kıyaslıyoruz da…
Light ötesi içi boşalan, sabun köpüğü bir gazeteyi görüyoruz karşımızda.
Sabah için aynı duyguları hissetmiyoruz çünkü Sabah hep
basın dünyasının haylazı olmuştu ve nicedir çıkmıştı zaten Merkez Medya
olmaktan, o yüzden etkinliği ve inandırıcılığı buharlaşıp gitmişti de Hürriyet,
o geleneksel marka değeri ve hafızalara yerleşen derinliği ile farklı yerini
hep korumuştu.
Ama bakıyorsunuz ki artık elinizde tat vermeyen bir basın organı var.
Çünkü gazeteleri asıl gazete gibi yapan içindeki haberlerden ziyade köşe yazarlarının zenginliği, çeşitliliği, farklı seslerin renkliliği ile araştırma-dizi yazıları olmuştur.
Eskiden kimler yazardı Hürriyet’te?
Bugün kimler yazıyor Hürriyet’te?
Hürriyet, Türk Basın Dünyası’nda her zaman özel bir ağırlığa sahip iken bugün böyle “özel” bir gazetenin varmış gibi gözüküp de yok hale gelmesi hepimizin düşünmesi gereken bir husus değil midir?..
Hürriyet gibi, Türk basınında özel bir yere sahip olan “Milliyet” de artık bugün sessiz, etkisiz bir hale dönüşmemiş midir?..
Basın Bayramı’nda istisnasız herkes “özgür ve tarafsız basın hepimizin ihtiyacı” derken özgür ve bağımsız basını kısa bir süre içinde yok edip bir elin parmaklarından az hale getirdiğimizin çelişkisine ne yorum yapacağız?
Çocukluğumun Hürriyet’inin getirdiği birikim ve manevi ağırlıktır Hürriyet’i halen düşünmemize sebep olan.
Ama bugünkü satış rakamlarına bakıyoruz… Şu an bedava dağıtımlarla beraber 130 binlerde satışı olduğu söyleniyor ki bedava dağıtımları da çıkarınca cız ediyor insanın içi.
Çocukluğumun Hürriyet’i güzeldi.
Bugünün Hürriyet’inin tadı da yok ruhu da.