“Çocuklara söz vermek, çok tehlikeli bir şeydir.” cümlesi, çok sevdiğim ve okurken beni vurucu cümleleriyle etkisi altına alan Khaled Hosseini’nin Uçurtma Avcısı kitabından bir alıntıdır. Zaman içerisinde, pek çok farklı çocukla zaman geçirdikçe daha da iyi anlamlandırdığım bir cümle oldu.
“Ne olacak ya? Çocuktur, unutur…” şeklindeki tüm inanışları çürütecek kadar karmaşık bir yapıları vardır çocukların. Elbette her yaş grubundaki çocuğu, gelişimsel dönemlerine göre kategorize etmeliyiz. Ancak çocuklar; dünyaya geldikleri ilk andan itibaren güven noktası olarak belirledikleri yetişkinlerin anlatımı ve yol göstermesi ile yaşamı anlamlandırıyor, bazı şemalar oluşturuyorlar. Peki, bu güven noktası haline gelen yetişkinler kimler? Öncelikle anne-babalar, yakın iletişim kurulan akrabalar, komşular ve sonrasındaysa öğretmenler…
Bir çocuğa söz verdiğinizde neler olur?
Bir çocuğa “Eğer yemeğini yersen, istediğin oyuncak arabayı alacağım.” dediğinizde kafasının içinde dönen düşünceleri görüyor olsaydınız, muhtemelen bir daha böyle bir cümle kurmazdınız. O cümlenin arkasından çocuğun aklında beliren ilk görsel beğendiği ve çok istediği oyuncak arabadır. Kurulan cümlede herhangi bir zaman belirtilmediği için, çocuk o arabaya yemekten hemen sonra sahip olacağını düşünmeye başlar. Bununla birlikte, yemek yemesinin ebeveynleri için önem taşıdığını hızla kavrar ve “Yemek yemeyerek istediğim şeyleri yaptırabiliyorum.” düşüncesi hızlı bir şekilde zihninde yer etmeye başlar. Tüm bunların sonucunda genel olarak karşılaştığımız tablo ise şu şekilde: Çocuk hızlıca yemeğini yer ve “Hadi arabayı alalım. Hadi. Hadi. Anne hadi…” diye söylenmeye başlar. Ebeveynlerden gelen “Hayır şimdi alamayız, yarın gideceğiz.” vb. cevaplar çocuğu tatmin etmez. Çünkü çocuklar soyut düşünce dönemine(ortalama 10-11 yaşları) geçene kadar, onlar için tek geçerli zaman dilimi ‘şimdi ve buradadır’. Bu durumda, sözünü tutmayan anne-baba pozisyonuna geçersiniz ve çocuğunuzun size olan güveni sarsılmaya başlar.
Tam aksini düşünelim bir de…
Çocuğunuzun yoğun söylenmeleri sonucunda akşamın geç bir saatinde çıkıp, çok istediği oyuncak arabayı aldığınızı varsayalım. Çocuğunuz söylenmeyi bıraktı, neşeyle oyuncağıyla oynuyor. Siz de istediğinizi elde ettiniz, çocuğunuz sakinleşti. “Her şey yoluna girdi.” diye düşünüyorsanız, işte tam da bu noktada yanılıyorsunuz. Çocuğunuz artık size yemek yemeyerek, ağlayarak ve söylenerek istediği şeyleri yaptırabileceğinin farkına varmaya başladı.
Bu noktada ebeveynlerin “Peki, ne yapmalıyız? Çocuğumuza söz vermeyecek miyiz?” diye düşünmeye başlaması normal olmakla birlikte yapılması gereken de oldukça basittir. Çocuğunuza herhangi bir konuda söz verirken, ona rüşvet teklif etmediğinizden emin olmanız faydalı olacaktır. Bununla birlikte zaman, mekân ve net kriterler belirterek söz vermeniz, çocuğunuzun sizi daha net anlamasını sağlayacaktır. Böylelikle problem yaşama ihtimaliniz oldukça azalacaktır. Yukarıdaki örnek üzerinden devam edecek olursak, “Yemeğini yemelisin. Ancak eğer şuan kendini tok hissediyorsan daha sonra devam edebilirsin. Hafta sonu, alışveriş merkezine gittiğimizde de istediğin arabaya alacağım.” şeklinde bir cümle yardımı ile hem yemek yemesi karşılığında rüşvet verdiğinizi düşünmesini hem de olası krizleri engellemiş olursunuz. Böylece çocuğunuzla kuracağınız açık iletişimin temellerini daha sağlam atarsınız.
Uzm. Klinik Psikolog Sedef Olcay Atıcı