Önceki yazılarımda olumsuz çocukluk yaşantılarının mevcut sağlığımız üzerindeki etkilerinden, çocukluk çağında yaşanan travmaların beynin travmayı işlemleme gücü yetersizliği nedeniyle güçlü kalıcı izler bırakabildiğinden ve bunun travmayı yaşanılan zamandaki halimizle kayıtlanabildiğinden bahsetmiştim.Yani çocuk parçalardan.
Şimdi bu parçalardan bütüne giden yola ışık tutacak bilimsel çalışmalarla desteklenmiş uygulamalardan bahsedeceğim. Oldukça basit ve etkili bir teknikle başlayalım; Deneyimi kapsamlıca yazmak.
Hadi canım bu kadar kolay olamaz diyebilirsiniz fakat çocuk parçalardan ve dolayısıyla onlarla temas kuramamaktan bahsediyorsak bunun ilk elden sadece kağıt kalem ve sizden oluşan güvenli bir ortamda bilinç yüzeyine taşınması daha kolay olacaktır.
Hatırladığınız rahatsız edici bir çocukluk deneyimini alın. Deneyimi tüm yönleriyle detaylarıyla kağıda aktarın. Hissettiğiniz duygu ve düşünceler, aktarırken fark ettiğiniz beden duyumları ile birlikte içinizdeki engin denizden kağıda dökülen damlalar olsun. Duygularınızı fark etmek ve isimlendirmek onları dışsallaştırmak uzaklaşabilmenizi ve onlar üzerinde gerçek bir kontrol sağlamanızı kolaylaştıracaktır. Unutmayın bastırma, görmezden gelme, yok sayma bir kontrol değildir. Hatta beynimizin %88’ini oluşturduğu söylenen bilinçaltımızın bizi nasıl kontrol ettiğini düşünürsek bastırdığınız, görmezden geldiğiniz her anı parçasıyla ona yeni malzemeler ekleyip daha da çok kontrol kaybı yaşadığımızı da biliyoruz.
Yazma etkinliğinde bir noktaya dikkat edilmesi gerekiyor ki travma çalışan uzmanlar bunu iyi bilirler. Travmanızın çok güçlü olması ve rahatsızlık puanının 0 ile 10 şiddeti arasında bir ölçekte 10 puana yakın değerler alması durumunda yeniden travmatize etme özelliği, dolayısıyla bir travma uzmanının yanında anının tüm yönleriyle çalışılması gerektiği kanaati hakimdir.
Benim EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) terapisti olarak deneyimlerim insan beyninin bizim bilimsel çalışmalarımızın gösterebildiğinin ötesinde yüce bir bilge olduğu ve dışarıdan bir zorlanma olmadığında ve hazır oluş hızına bağlı olarak kişinin deneyimini güvenle yeniden işlemlemeye izin verdiği yönünde olgu kanıtları sunuyor. Daha basit bir ifadeyle söyleyecek olursam yazma etkinliğinizde dışarıdan yönlendiren bir güç etkili olmadığı için beyninizin yalnızca kaldırabileceğiniz, başa çıkabileceğiniz malzemeyi bilincinize yani kâğıdınıza taşıyabileceği ve size doğal, kontrollü ve şifalandırıcı bir maruz kalma deneyimi yaşatabileceğidir.
Ağır travmalar söz konusu olduğunda biz travma uzmanları biliriz ki yavaş ilerleme aslında hızlı ilerlemedir. Şunu deneyimlemeniz olasıdır; başlangıçta kağıda aktarabileceğiniz hiçbir şey gelmeyebilir. Kâğıdın beyaz yüzündeki sizi sorgulayan “e hadi ne duruyorsun yazsana” ifadesine bir müddet donuk bir ifadeyle bakabilirsiniz. Belki içinizdeki ses bunun hiç bir işe yaramayacağını söyleyecektir. Ki bu ses size hiç yabancı değildir. Umudu kesmek sizin en kolay başa çık(ama)ma stratejinizdir çünkü..
Fakat yine deneyimlerimle sabitlediğim şu bilgiyi sizin de bilmenizi isterim. Kağıdın başında beklediğiniz her an ve her yeniden deneme teşebbüsünüz bilinç altındaki malzemeyi biraz daha size yaklaştıracak ve en sonunda bilinç ışığınızla aydınlanan kâğıdınıza dökecektir. Çünkü aslında bilinçaltınızdaki malzemeler her zaman dışarı çıkmak isterler. İçerisi dolup taşan bir çöp kovası gibidir bilinçaltı. Bu şekilde olmazsa, farklı şekillerde kusar malzemelerini. Dil sürçmesi ile, organlarınızda işlev kaybıyla, ani öfke patlamalarıyla, deri döküntüleriyle, uyku sorunlarıyla, kabuslarla ve daha aklınıza gelemeyecek bir çok yoldan bu çöpler dışarı çıkacaktır. Takdir edersiniz ki fiziksel ve ruhsal semptomlara gerek kalmadan bu malzemeleri bilincinize taşımak daha akıllıca olacaktır.
Kâğıdın başına ne yapacağınızı planlayarak gitmeyin. Kalemi alın, kâğıdın başına gidin ve bırakın yazılması gerekenler ve izin verilenler size kendisini yazdırsın.
Yazmak yollardan biri. Varılacak yer aynı, ona ulaşan yollar farklı. Bugün size en ekonomik ve kolay yolu anlattım. Elbette daha ağır çocukluk travmaları olan kişilerin bir uzman desteği yanında ek müdahalelerle bu süreci daha konforlu bir biçimde deneyimlemesi sağlıklı olacaktır.
Bana düşen yol tariflerini paylaşmak seçim elbette sizin. Bir sonraki yol tarifinde görüşmek dileğiyle, kendinize ilgiyle bakın.
Emel Tüylüoğlu’nun tüm yazıları için tıklayın…
https://www.balikesir24saat.com/author/emel-tuyluoglu