Çizgi üzerine hafızamda yer alan “ ÖNCE ÇİZGİ VARDI…” diye başlar. Sonrası insanlığın eseridir. İlerleme, iletişimin, insanlık aleminin ve insanının yaratıcılığının eseridir.
“ Göbekli Tepe” buluntuları, bilinegelen insanlık tarihi bilgilerini, yeniden güncellememiz gerektiğini belirtmektedir.
Mezopotamya Havzası’nın tarihsel yapısına, genel olarak baktığımızda; ilk kentler M.Ö 3500-3000 arasında Sümer’de ortaya çıktı. Uruk’ta yapılan kazılar Sümerlerin fonetik olarak kodlanmış semboller kullanarak ilk bilgi kaydı sistemini geliştirdiğini belirler.
M.Ö. 4000 yılından itibaren eski küçük tarım toplumlarından bazıları 10.000’den fazla nüfuslarıyla rahipler ve yazıcılar tarafından yönetilen tapınak devletler kurarlar. Yazı kentlerin doğuşu ve toplumsal bilgi ağlarının büyüklüğü ile ilişkilidir. 12 bin yılık geçmişe sahip bu Mezopotamya havzası, her yönüyle yeniden araştırılmaya gerek duymaktadır. Peygamberler diyarı olarak da anmak gerekir.
“Yazının evrimsel tarihine baktığımızda; “Gelişkin olmayan hiyeroglif yazı olan piktogramlar için” imge anlatımlı simge sistemi” denilebilir. Latince kökenli pictos-gramas: resimli anlatımlardır.”
Günümüz modern yazıdaki sembollerin aksine piktogramlar doğrudan olarak gösterdikleri şeyin resimleridir. Bu sebeple de bir dile ait değillerdir. Resimsel olan bu yazı, insan ve hayvan uzuvlarının yoğunluyla dikkat çeker.
Duygu,düşünce ve günlük eylemlerimizin ifade biçimleri içinde oldukça anlamlı ve özenli bir yer alarak, insanın süslü düşünme ve analitik düşünme yöntemlerinin başlangıcı sayılır.
Çizgi anlam olarak tanımlamak gerekirse noktalar kümesi olarak tanımlanır (………………………). Aynı düzlemde bulunuşlarına göre isimlenirler. Başlangıcı ve bitişi aynı düzlemde iki noktadan geçen çizgilere doğru (_________) çizgi olarak tanımlanır. Aynı düzlemde üç noktadan geçen noktalar kümesi kırık ( L N M Z) çizgilerdir. Aynı düzlemde aynı doğrultuda bulunmayan noktaları birleştiren noktalar kümesi ( C G S O ) doğrusal olmayan eğri çizgiler olarak adlandırılır.
Çizgi tanımlamalarımızı aşıp, duygu ve düşüncelerimizi imgelemeye, sembolleştirmeye yarayan çizgisel çalışmalar çocukluğumuzdan başlayarak, yetişkinliğimizde sanatsal boyutlara ulaşır.
Çağdaş teknolojilerin gelişimi sonucu çizginin anlam ve boyutları değişerek, gelişerek, insanlığa hizmet anlamında, çizgisel ikonlar, resimler ve sembboller yaşamımıza yön vermeye çalışmaktadırlar.
İnsan kuşakları, çizgisel anlatımlarla X Y Z biçimlere, anlamlar yüklenerek adlandırılır…
İnsanın ve insanlığın gelişimine kabaca baktığımızda; yaş gruplarına göre cizgisel çalışmalarda yeni anlamlara bürünmektedir.
2-4 yaşlarında KARALAMA ,
4-7 yaşlarında ŞEMA ÖNCESİ ,
7-9 yaşlarında ŞEMATİK ,
9- 12 yaşlarında GERÇEKÇİLİK,
12-14 yaşlarında DOĞALCILIK dönemi gözlemlenir.
Bu dönemleri aşan eğitim dönemlerinde; duygu, düşüncelerini ifade eden, çocuk çizgi filmleriyle, çizgi gelişimleri estetik ve analitik gelişimleri, aşarak,eğitimsel, siyasal alanlardaki duygu düşünceleri ifade etme anlamında; mizahi yaklaşımları ifade etmede yerini alır.
Çizgiyle ifade becerilerine,
Evrensel anlamda baktığımızda; kara kalem resim çalışmaları,çizgi romanlarıyla başlayan, görsel yaşamımız, analitik düşünme yetimizin gelişmesine, katkıları küçümsenemez.
Dünyayı yönetmeye kalkan küresel kültürel değerlerinin ilk ürünleri; çizgi romanları, polisiyle serüvenler, aşk öyküleri, kovboy maceralarıyla insanlık aleminin hafızasını teslim almaya yönelik çalışmalardır.
Çizgi filmler, olağanüstü çizimleriyle karşımıza çıkmaktadır. Çocukların hayal dünyalarını allak bullak ederek,teslim almaya yönelik, kültür enjeksiyonları kontrol edilemez boyutlara ulaşmaktadır.
Günümüz çocuk oyunlarıyla anne ve baba ve ebeveynlerin kaygılarına yeni kaygılar yüklemektedir.
Yazar Şükran Soner;
Evrensel çizgi ustası TURHAN SELÇUK seçkisi, ikinci kitabı “ “MANZARA-İ UMUMUMİYE” de usta hali pür melalimizi ortaya koyan desenleriyle toplumsal düzeni hiciv ederek çizdiği karikatürlerle; siyasetçileri, göbekli patronları, sömürü dünyasının kartellerini, emekçilerin bu düzen karşısındaki durumlarını, zaman içinde yaşanan yozlaşmaları, medyatik anlamda ki düşünce ve basın hürriyetine, insan haklarına olan aykırı duruşları vurgular…
Günümüz mizahı yaşama baktığımızda halimiz pür melalimiz berbat durumda olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumda yazı ile ifade edemediklerimizi çizgi ile ifade etmeninde mümkün olmadığı günleri yaşadığımızın farkında olmalıyız * İ D U R A K İ * .
“SARHOŞUN AYILDIĞI AMA CAHİLİMİZİN AYILMADIĞI”
BİR ZAMAN DİLİMİNDEN GEÇTİĞİMİZİN FARKINDA OLMAK GEREK.
HAYDİ HAYIRLISI….
Esaslı bir yazı. Tebrikler dostum. Sağlık, mutluluk ve iyi şanslar dileklerimle…