Gazetemizin yazarlarından Çiğdem Çimen’in “Kaz Dağı Olmak” adlı gezi kitabı çıktı. Kafe Kültür Yayıncılık tarafından basılan kitap, Sözcü Kitapevi, Kırmızı Kedi Yayınevi başta olmak üzere pek çok internet sitesinde satışa sunuldu.
2020’de “Merhaba Umuda Selam” adlı kitabını yayımlayan Çiğdem Çimen , kısa bir süre içinde ikinci kitabını yazıp, okurlarıyla buluşmanın heyecanını yaşadı.
Balıkesir’in internet gazetesi http://balikesir24saat.com ‘daki yazı ve haberleriyle dikkat çeken, “Kazdağı Çiğdemi” imzasıyla tanınan Çimen yeni kitabının ilk imza gününü ise Ayvalık’ta Şeytanın Kahvesi’nde kitabın önsözünü de yazan Sinan Kahyaoğlu ile şair Bülent Güldal ile gerçekleştirdi. Çimen, Kahyaoğlu ve Kahyaoğlu’nun imza günü kitapseverleri biraraya getirdi.
“KİTABI OKURKEN KAZDAĞINI ÇEVRESİNİ DOLAŞACAKSINIZ”
Edremit tarihini yazan Sinan Kahyaoğlu, “Edremit ve Kazdağı çevresi ile ilgili pek çok kitap yazılmıştır… Çiğdem kardeşimiz Edremit, Havran ve Kazdağı köylerini tek tek dolaşarak orada yaşayan halkın nabzını tutmuş ve yöre insanına dokunmuştur. Yöre insanı ise Çiğdemi bağrına basmıştır. O dolaştığı yerlerdeki izlenimlerini ve yöre insanının düşünceleri ile kültürünü kaleme almış ve bunları yazarak Kazdağı çevresi için mükemmel bir eser meydana getirmiştir. Kitabı okurken adeta Kazdağı çevresinde dolaşılmakta. Teşekkürler Çiğdem.” dedi.
“DOĞA SEVDALISI BİR KİMLİK”
Şair Bülent Güldal’ın yeni kitapla ilgili görüşleri ise şöyle:
“İda’nın Çiğdemi, demiştim ona. Gezi yazılarını okuyunca, Zeytin Çiçeği ismini de yakıştırdım. Ayvalık’tan Çanakkale’ye kadar olan bölgenin ormanlarını, dağ sularını, uçurum köylerini ve bu köylerin insanını, geleneğini öylesine güzel anlatıyor ki, her satırında onunla dolaşır gibi oluyorsunuz bu coğrafyayı. Köy kadınlarının yaşamını, zeytin toplayıcılarının çekisini, dağın ve yerleşim yerlerinin insandan yana olan işletmelerini içtenlikle tanıtıyor bilmeyenlere.
Şöyle diyor İda’nın Çiğdemi, Zeytin Çiçeği; “Efsanelerin, hikâyelerin, gelenek ve göreneklerin izini sürmek istiyorum. İsteğim bin pınarlı İda’nın özüne ermektir. Onun eteklerinde layığı ile yaşayabilmektir. Onun doğal ve kültürel mirasını, geleceğe aktarılmasını sağlamaktır. Hiçbir zaman da bu isteklerimin yerini maddiyata dayalı istekler almayacak. Her zaman doğada en doğal halimle var olacağım. Aksini gerçekleştirirsem hangi yüzle yürürüm Kazdağı’mda…”
Yüreğinin sıcaklığı düşüyor satır aralarına. Kimi zaman bir zeytin yaprağı, kimi zaman bir dağ gülü, kimi zaman coşkulu bir ırmak Çiğdem. Hepsinden önemlisi doğa sevdalısı bir kimlik. İnsanın doğayla var olabileceğinin bilincinde ve kimseleri kırmadan doğanın talanına karşı duruyor. Öneriler sunuyor. Bu sımsıcak gezi yazılarının okunması dileğiyle. Kutluyorum Zeytin Çiçeği’ni, İda’nın Çiğdem’ini. (balikesir24saat.com)