Pazartesi günkü toplantıda CHP İlçe Başkanı Hüseyin Bahar’a siyasetin bir incelik işi olduğunu hatırlatarak özür konusunda aradan 8 gün geçmesini beklemeden aslında bu işi daha önce bana ulaşarak çözüme ulaştırabileceklerini anlattım. Bu konuda aynı düşündüğümüzü umarak özürlüleri kabul ediyorum. Artık insanların birbirini kırıp döktüğü, üzdüğü şeyleri bir kenara bırakarak bir birimizi nezaket sınırlarını aşmadan eleştirebileceğimizi kavramamız gerekli.
Toplantıda benimle ilgili bölümün dışında görüntü olarak hoş olmayan ve anlam veremediğim durumlar vardı.
Örneğin: Bahar’a en çok desteği veren ve “Hüseyin Bahar adayımızdır” diyerek başkan adaylığından çekilen Ahmet Alp, Bahar’ın yanında oturmadı ve açıklamada söz alıp bir değerlendirme yapmadı. Bir diğer önemli kişi de bu ittifakın oluşmasında elini taşın altına koyan Ömer Lütfi Kayalar… O da Bahar’ın yanında yoktu. Oysa birleşme açıklaması yapılırken Kayalar ve Alp, Bahar’ın yanındaydı hatta Kayalar, “bu birleşmede olmaktan mutluyum, bunda benim de payım varsa ne mutlu bana” gibi şeyler söylemişti. Ayrıca pazartesi günkü toplantıda Bahar’ın bu seçim galibiyetinde emeği geçen Ömer Lütfi ve Ahmet Alp gibi kişilere teşekkür dahi etmemesi dikkatimi çekti. Bahar, sadece genel bir teşekkürle yetinmeyi seçerek, “Tamamlamış olduğumuz muhtarlık bölgesi delege seçimlerinde her iki liste için sandıkta görev yapan, gözlemci olarak çalışan, seçimlerin demokratik ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi için emek harcayan ve bunların yanında sandığa gelip bu demokrasi şölenine katılan tüm üyelerimize teşekkür ederiz…” dedi. Yukarıda dediğim gibi siyaset incelik ve nezaket işidir. İnsan kazanmak zor, kaybetmek kolaydır. Bahar seçimi kazansın diye ona destek verenlere basın önünde bir teşekkür etme inceliğini göstermeliydi. Bu teşekkür “Bahar seçim zaferini tek başına sahipleniyor” dedikodularının da önüne geçerdi. Bilemiyoruz, belki de beyaz liste bileşenleri olarak başka bir basın toplantısı yaparlar ve burada beyaz listeyi oluşturan, ona destek veren bütün bileşenler söz alarak değerlendirmelerde bulunur. Unutmamak gerekli ittifakları ittifak yapan eşitlik ve temsil ilkesidir.
SÖZÜN KISASI…
Seçim zaferleri bölüşüldüğünde, emek verenler onurlandırıldığında daha çok anlam kazanır. Yoksa bugün birinin zafer dediği şey, yarın farklı çatışmalara neden olabilir. Siyasette “ben” diyenler kaybeder, “biz” diyenler her zaman kazanır.
İYİ NİYETİMİZİ KAYBETMEDEN KONUŞALIM
CHP’de delege seçimi değerlendirmesi yapan beyaz liste Başkan Adayı Hüseyin Bahar, bana yapılan çirkin engelleme ve sansür konusunda da gerçek dışı bazı açıklamalarda bulundu. Yine de bu konuda iyi niyetli davranarak Bahar’ın konuyla ilgili yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Ancak gerçekleri de yazmak zorundayım. Pazartesi günkü toplantıda Bahar “Cumhuriyet Meydanında, iki üyemiz arasında, sözlü bir sataşma esnasında gerçekleşen ve 3-4 saniye süren tamamen spontane bir olay yaşanmıştır. Yaşanılan bu olay sırasında kamuoyuna da yansıdığı gibi, bizlerin de asla tasvip etmediği bir engelleme girişimi yaşanmıştır. Ancak Tufan DALGIÇ gazeteci kimliğinin yanında Cumhuriyet Halk Partili dostları ile bütünleşmiş bir kişiliktir. Yaşanan bu olayın hemen sonrasında sorumlu arkadaşlarımız, Tufan beyi arayarak özür dilemişler, Tufan DALGIÇ da özürlerini kabul etmiş ve insani bir barış ortamı sağlanmıştır. Benzer olayların tekrar yaşanmaması adına yönetici arkadaşlarımıza gerekli uyarılar yapılmıştır. Bizler ve Cumhuriyet Halk Partisi özgür basının teminatı olmaya devam edeceğiz.” dedi.
Toplantıda söz alarak yalnızca Kadın Kolları Başkanının ertesi gün aradığını, ilçe başkanı olarak kendisinin ve diğer adı geçen ilçe yöneticisi Serkan Akver ile parti üyesi Raşit Batmaz’ın hiç bir şekilde özür dilemediğini anlattım. Serkan Akver toplantıda aradan 8 gün geçtikten sonra özür diledi. En azından diledi ve ben de özürlerini kabul ediyorum. Açıklamada dikkat çeken bir diğer konu da bana yapılan çirkinliğin saptırılmaya çalışması oldu. Benim CHP’de dostlarım olduğu vurgulanarak sanki orada gazeteci kimliğim ile bulunmadığım gibi bir algı oluşturulmak istendiğini gördüm. Bunun üzerine toplantıda birçok CHP’li dostum olduğunu söyledim ve bu dostlukların gazetecilik yapmamı engellemeyeceğini anlattım. ( şimdi arkadaşlarım siyaset yapıyor diye sosyal ilişkimi mi keseyim?)
Ayrıca buradan açıklamakta fayda var. Eğer o dostluklar, arkadaşlıklar olmasa yapılan çirkinliği, sansür ve engelleme konusunu savcılığa taşırdım. Hüseyin Bahar’ın da kadın kolları başkanı, ilçe yöneticisi ve bir üyesi ifade vermek hatta hakim karşısına çıkmak zorunda kalabilirdi. Bahar’ın aslında bahsettiği o dostlara teşekkür etmesi lazım.
Asıl partilerini seven ve korunmaya çalışanlar engelleyenler değil, benimle konuşursak gerginliği gidermeye çalışan o insanlardır. Farklı listeleri desteklemelerine rağmen partileri için gerginliği ortadan kaldırmaya çabaladılar.
Unutmayalım; bir ülkede “teşekkür ederim” ve “özür dilerim” sözleri ne kadar çok kullanılıyorsa o ülke çağdaş bir ülkedir…