Nereden bakılırsa bakılsın CHP’de, tarihsel kimliğinin bütünlüğünde, hep ilerleme ve gelişme yönünde bir değişim elbette onun varlık nedenidir.
Çünkü kurucu bir siyasi parti olarak CHP devrimcidir.
Bu özelliği, kurulduğu günden beri hep geçerlidir.
Bundan sonra da geçerli olacağı kesindir.
İktidar olmak için de bu zaten gereklidir.
31 Mart seçim sonuçları da göstermiştir ki CHP ne zaman doğru ve etkili bir siyasi önderlik ve söylemle ortaya çıksa, halkta karşılık bulmuştur.
Yüzde otuz sekizlik bir oy oranı ile bugün birinci parti olmuştur.
Merkezi iktidarı kazanmak için de kendini bu yönde geliştirmeye devam edeceği kesindir.
Bu, bizzat genel başkanı sayın Özgür Özel tarafından ilan edilmiştir.
31 Mart Yerel Seçimlerinden en çok belediyeyi kazanarak birinci çıkan CHP, yöneteceği belediyelerde, genel merkezin yürüteceği sürekli “eğitim-eşgüdüm-denetim” modeli ve “sıfır hata” ile iktidara yürüyecektir.
CHP’deki değişim, bu yöndedir.
Sayın Özgür Özel liderliğindeki CHP belli ki ne yapıp edip, toplumun en geniş kesimleriyle buluşma ve bütünleşme sürecine tam olarak girecektir.
Geriye doğru bakıldığında sayısız olumlu-olumsuz deneyimler birikimiyle, artık ilk seçimde iktidara yürümenin mümkün ve kaçınılmaz olduğunu belirlemiştir.
Yeni ve gerçekçi sosyal ve ekonomik politikalar ortaya koyarak, doğal sınıfsal tabanı olan, geniş halk kitleleri ile bütünleşebilmeyi artık gerçekleştirecektir.
Bunun için de öncelikle kendi toplam gücünü harekete geçirecektir.
Bunu yolu da öncelikli olarak planladığı büyük bir “tüzük değişikliği”dir.
Bu amaçla da önümüzdeki eylül ayında, tam demokratik bir tüzük için, “tüzük kurultayı”nın toplanacağı ilan edilmiştir.
Türkiye’de artık iktidar yoluna giren CHP için bu, önemli bir gelişmedir.
CHP’de değişimin yönü artık kesin olarak bellidir.
CHP’de parti içi ve örgütsel demokrasi, “Türkiye’de demokrasi”dir.
22 yıldır ülkeyi adeta bir cendereye sokarak hüküm süren iktidar, en alttakiler olarak bilinen yoksul-dar gelirli ve güçsüz toplum kesimlerinin, kutsal inançlarını sürekli istismar ederek, çevresinde tutmayı başarabilmiştir.
Bu kesimlerin yoksulluğunu, kendi siyasi çıkarları yararına yöneterek, 22 yıldır hep iktidarda kaldı.
Şimdi artık deniz bitti, karaya dayandı.
CHP, halkçı-toplumcu sosyal demokrat bir parti olarak, sınıfsal bakımdan doğal tabanı olması gerekip de türlü nedenlerle uzağında kalmış o büyük ve geniş kitlelerle artık giderek daha fazla bütünleşecektir.
CHP, geleneksel değerlere bağlı olup, türlü nedenlerle, başta iktidar partisi olmak üzere sağ partilere hapsedilmiş durumdaki toplum kesimlerine yönelerek, onların desteğini artık daha fazla kazanabilecektir.
Çünkü CHP’deki değişimin karakteri bu yöndedir.
Bunu gerçekleştirirken, kendisinin ve de cumhuriyetin kuruluş değerlerine, laik-demokratik-sosyal hukuk devleti ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak ilerleyecektir.
Emekten ve bütün ezilenlerden yana olduğunu açıkça göstermeye devam edecektir.
Çünkü CHP’deki değişim, bu yöndedir.
CHP, bireyin devlet, cemaat ve her türlü baskı kaynakları karşısındaki temel hak ve özgürlüklerini öne çıkararak, çeşitli yollarla iktidar partisine hapsolunan geleneksel-milliyetçi-muhafazakar kitlelere yönelik yeni yaklaşımlarla, onlara ait oldukları yerin CHP olduğunu gösterecektir.
CHP, iktidar partisinin yıllardır uyguladığı, oy karşılığında iş ve maddi destek mecburiyetine ve mahkumiyetine karşı, onlara sosyal devletin gerekleri ve görevleriyle gidecektir.
Çünkü CHP’deki değişim bu yöndedir.
İktidarın, dar gelirli yurttaşların zorunlu günlük yaşamını dahi sürdürebilmeleri karşılığında, onları kendisine borçlu ve bağımlı hale getirmesi, bağımlılık ve minnet duygusuyla birlikte korkuyu da üretmektedir.
Buna bağlı olarak işten atılma, işini yaptıramama, desteğin kesilmesi, cezalandırılma ya da zarar görme korkusu toplumda son derece yaygınlaşmıştır.
Artık CHP, bu bağımlılık prangasının kırılıp, bireyin güçlendirilip özgürleştirilmesi siyaseti yürütecektir.
CHP’deki değişim bu yöndedir.
Tarihsel, köklü, dinamik birikime ve deneyime sahip olan CHP artık “iç zafer kültürü”nün kesin olarak düşünsel sınırlara çekilmesine indirgenecek bir anlayışı da “tüzük kurultayı” ile yerleştirecektir.
Böylece tam demokratik yeni bir tüzükle CHP yüzünü artık hep halka-topluma dönecektir.
CHP’deki değişim bu yöndedir.
Kurucusu Atatürk olan ulusal bir parti olarak CHP, halkçı-toplumcu çizgisini, sosyal demokrasinin sınıfsal siyasi temeliyle bütünleştirecektir.
Özgürlükçü demokrasi, sosyal devlet, sosyal adalet ve çok yönlü sosyal politikalarla CHP, benimsediği üretimci-kalkınmacı yaklaşımını kitlelere götürecektir.
CHP’deki değişim bu yöndedir.
31 Mart Yerel Seçimlerinden Türkiye’nin birinci partisi olarak çıkan CHP, sayın Özgür Özel’in başarılı ve etkili genel başkanlığında, eylül ayındaki “büyük tüzük kurultayında” değiştirerek geliştireceği yeni demokratik tüzüğü ile bütünlük içinde yürüteceği etkili ve dinamik muhalefet hattı oluşturarak, değişimin yönünü merkezi iktidarı kazanmaya çevirecektir.
Artık geriye dönüşü kesinlikle olmayan bu değişim dinamiğini, başta bütün CHP’liler olmak üzere herkes böyle bilmelidir.
CHP’deki değişim, kesin olarak bu yöndedir.