Adeola’nın belirttiği üzere çevresel ırkçılık; belirli etnik, kabile, ırk veya kültüre ve grupların tehlikeli atık, çevre-sağlık yönünden yaşamı tehdit eden veya diğer tüm kirlilik ile karşı karşıya oluşudur.
Geçtiğimiz günlerde Roman Hafıza Çalışma Derneği (Romani Godi) ‘nin Çevresel Adalet Komisyonu yürütücülüğünde; çevre bilimleri politika uzmanı Sergen Gül ‘ün sunumuyla gerçekleşen “Çevresel Ayrımcalık ve Romanlar” başlıklı programa katılım sağladım. Hem dünyadan hem de ülkemizden çarpıcı tarihi olaylara ve örneklere tanık olduk. Nice şey öğrendik. En önemlisi de sorguladık.
Çevresel bozulma ve kirliliğe maruz kalanlar kim?
Kirlilik, hangi mekânlarda yoğunlaştırılıyor?
Çevreyle ilgili karar verme ve planlama sürecine toplumun bütün kesimleri katılıyor mu? Alınan kararlar, o bölgede yaşayan herkesi kapsıyor mu?
Olası sağlık sorunlarına, sosyal adaletsizliğe ve ayrıştırmaya toplumun hangi kesimi mahkûm edilmek isteniyor?
Umarım, sadece bununla da yetinmeyiz. Sorduğumuz bu sorular havada asılı kalmaz. Hepimizi yakından ilgilendiren sorunlara kalıcı çözüm üretebiliriz. Böylelikle, herkesin hakkı olduğu gibi sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşanabilir. Zaten, olması gereken budur. Anayasamızın 56. Maddesi, başta yetkililer olmak üzere hepimize bu zorunluluğu anlatır:
‘’Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.’’ hükmünü içermektedir.
Sevgili okurlarım; sizlere az önce yönelttiğim sorulara, önce kendim yaşadığım bölgede yanıt aradım. Bu amaç doğrultusunda, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı İbrahimce ve Gazicelal mahallelerinde bir bisiklet turuna çıktım. Sokaklar dik yokuşlarla birbirine bağlı olsa da olanca gücümle pedallamaya devam ettim. Daha çok kimseye ulaşma isteğim, bütün yolları kolaylıkla aştı.
Karşılaştığım manzara, Edremit’in tarihsel birikiminin ve doğal güzelliklerinin artık çok geride kaldığını anlattı. Tek katlı, bahçesinde havuzu, mandalina ya da limon ağacı olan eski Edremit evleri neredeyse kalmadı. Bütün bağlar bahçeler çoktan beton yığınından başka bir şey ifade etmeyen, çok katlı yapılara dönüştürüldü. İlçe de yapılaşma şehir dışına doğru kontrolsüz bir şekilde devam ediyor.
Edremit’in en eski ve en güzel mevkilerine sahip olan mahalleleri, korunarak yaşatılması gerekirken, tam tersi bir anlayışla adeta kaderine terk edildi. Sahip çıkılması gereken insanlarımız, özellikle kadınlarımız ve çocuklarımız da bu umursamazlıktan en çok etkilenen kesim. Bu olumsuzluklar, beraberinde okul terkleri, erken yaşta evlilik, kadınlarımıza yüklenen sorumluluk ve toplumsal dışlanma gibi birçok sorunu getiriyor.
Edremit’in özlenen eski günlerinde hiçbir ayrım olmadan herkesin birlik ve beraberlik içinde yaşandığı Gazicelal ve İbrahimce Mahallesi’ndeki tarihi evler ve diğer binalar, her geçen gün metruk bir kimliğe bürünüyor. Kimsesiz bırakılan, yıkık dökük yapılar ya çöplüğe dönüşüyor ya da büyük bir sorun olan uyuşturucunun hayat bulduğu bataklığa. Ve kısaca değindiğim diğer sorunlar da kartopu misali giderek büyüyor. Bütün bunlara bir çözüm getirilmesi gerekirken, ekonomik kaynaklar ülkenin genelinde olduğu gibi inşaat sektörüne aktarılmaya devam ediliyor.
Bu her iki mahallede, o gösterişli siteleri göremezsiniz. Belli bir yaşam seviyesinde olan insanlar burada yaşamayı tercih etmez. Yaşamayı geçtim, yaşadıkları ilçenin diğer yüzünü gidip görmüyorlar bile. Hatta hiç yokmuş gibi davranıyorlar. Sanki gitseler kıyamet kopar. Bir baksalar ne oluyor, ne bitiyor. Hâlbuki el ele verip hep birlikte, Edremit’in her köşesini cennete çevirebiliriz.
Yeter ki, içinde bulunduğumuz topluma ve sorunlarına karşı kapı duvar olmayalım. Zaten aralarında dağlar kadar uçurum bulunan her iki farklı alanlar birbirine oldukça yakın. Bambaşka dünyalar arasında bir sokak vardır arada sadece. Bir adım atınca gerisi geliverir. Önce insan, önce hepimiz için güzel bir gelecek için evet sadece adım atmak. Yolun sonu ise; ‘’Adaletli Bir Çevre’’ …
Not: Fotoğraflar; Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı İbrahimce ve Gazicelal Mahallesi’ne aittir. Her biri kendi çekimim olup 15 Kasım Çarşamba günü tarihlidir.