5 Haziran, Dünya Çevre Günü idi. Bundan dolayı bizde bu haftaki sohbet konumuz olarak çevre sorunlarını seçtik. Tarihsel süreçle başlayalım.
İnsan taş devirlerinde binlerce yıl doğadan elde ettikleri ile yaşamıştır. Bu dönemde insan sadece diğer canlılar gibi tüketicidir. Sadece ihtiyacı olan gıdaları elde etmek için işbirliği yapmak zorundadır. Bu zorunluluk insanları örgütlenmeye zorlamıştır. Örgütlenme işbirliğini doğurmuştur. Tarım ve hayvancılığın başlaması ile insan doğaya direk olarak müdahale etmeye başlamıştır. Dolayısıyla ilk çevre sorunları da ortaya çıkmıştır. Tarımın başlaması yerleşik hayatı getirmiş, yerleşik hayat ise devletleri doğurmuştur. Tarım yapılan alanlar insan kontrolüne geçmiştir. Kentler ise çevre sorunlarının yoğunlaştığı yerlerdir. Toplumlar kentlerde kirliliği önlemek için çeşitli tedbirler almışlardır. Bu dönemlerde hakimiyet için kent devletleri arasında savaşlar da başlamıştır. Bu savaşlar sırasında çevre çok zarar görmüştür.
Van Müzesi’nde sergilenen bir tablette Asur kralı, Urartulara karşı yaptığı savaşları ve kazandığı zaferlerle birlikte Urartu ülkesinin tüm ormanlarını yaktığını gururla anlatmaktadır.
Evet bugün Doğu Anadolu’da pek orman yoktur. Bu bir çevre felaketidir. Savaşan ülkeler karşı tarafı yenmek için orman yakmışlar, suları zehirlemişler, akarsuların yönünü değiştirmişlerdir. Tüm bunlar çevre sorunları olarak ortaya çıkmıştır.
Yine kentlerde gerekli temizliğe dikkat edilmeyince buralarda salgın hastalıklar ortaya çıkmış ve pek çok insan ölmüştür. Fakat bütün bunlara rağmen insanın doğaya yaptığı müdahaleyi doğa bir şekilde tamir etmiş ve insanlık yoluna devam etmiştir. Yalnız 19. yüzyılda sanayi devrimi ile dünya toptan değişmiştir. Sanayi devrimi fabrikaları ve fabrikalar da dev kentlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kentlerde fabrikalar buhar gücü ile çalıştıklarından yoğun kömür tüketimi hava kirliliğine neden olmuştur.
Ayrıca maden yataklarında yoğun maden çıkarılmasından dolayı yer şekilleri bozulmuştur. 20. yüzyılda sanayi devrimini yapan ülkeler sömürgeciliğe başlamış ve sanayileşmiş ülkeler sömürdükleri ülkelerin doğasını mahvetmişlerdir. Bu yüzyıl içinde sanayi ülkeleri paylaşım için iki büyük dünya savaşı çıkarmışlardır. Bu savaşlarda pek çok çevre felaketi yaşanmıştır. 20. yüzylın sonlarına doğru çevreye müdahale daha da artmıştır. 1.Dünya Savaşı sonunda çevrenin kirlenmesi dikkati çekmiş ve bunu önlemek için 1935 yılında bazı çalışmalar başlamıştır.
1945 yılında Birleşmiş Milletler Cemiyeti kurulmuş ve tüm dünya ülkelerini ilgilendiren kararlar almaya başlamıştır. 1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında 5. Haziran gününün Dünya Çevre Günü olarak kutlanması kararı alınmıştır. Bu tarihten beri her yıl bugün çevre günü olarak kutlanmaktadır. Bugün çevre sorunları daha da artmıştır. Fosil yakıt kullanımından dolayı dünyada küresel ısınma tehlikesi baş göstermiştir. Küresel ısınma iklimleri değiştirmektedir. Ayrıca doğadaki tüm canlıların biyolojik saatleri bozulmaktadır. Bu durum ise büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Yine katı atıklar, büyük kentlerde gürültü kirliliği, ışık kirliliği insanlar üzerinde büyük sorunlar yaratmaktadır. Ayrıca nükler kirlilik insanlığı tehdit etmektedir.
Umarım dünya devletleri yaptıkları antlaşmalara uyarlar ve çevre için gerekli tedbirleri alırlar. Unutmayalım bizler bu dünyanın miras yiyicisi değiliz. Bu dünyada torunlarımızın emanetçisiyiz. Onların da temiz dünyada yaşamak hakkı var. Saygılar.
Sinan Kahyaoğlu