Günümüzde istemesek de çok fazla gereksiz bilgiye maruz kalıyor ve bilgiyi talep etmek yerine maruz kalınan bilgilerden değerli ve gerekli olanını seçmek zorunda kalıyoruz.
Zira bilgi edinirken seçici olmayı engelleyen cahillik, her konuda bilgi yetersizliği olmasına rağmen kendilerini uzman sanan kişiler yaratıyor ve toplumu ele geçiren cehaletin cesur cahilleri, bilimsel, doğru ve gerçek bilgilere sahip olan konunun uzmanlarını gölgede bırakıyorlar.
Bilgi eksikliklerini ego ve başka güçlerle kapatmaya çalışan cahiller, elde ettikleri güç, mevki ve makam ile diğer insanların yaşamını kendilerince şekillendirmeye çalışırken, kendi algı bozuklukları ile değerlinin değersizleşmesi, değersizin ise baş tacı edilmesi yönünde toplumun da algısını bozuyorlar.
Mesela eğitimli milyonlarca genç on sekiz yaşını doldurmadan oy kullanamazken, eğitimsiz kör cahillerin ülkeyi yönetecek kişileri seçebilmeleri veya kurumsal işlemlerde altmış beş yaş üstü için şart olan “akli dengesi yerindedir” raporunun, ülke yönetiminde önemli mevkilerde bulunan ve görev alanlardan istenmemesi gibi.
Cesaret ve özgüven olumlu bir özelliktir. Bu özellikleri olumsuzlaştıran, cehaletle olan bağlantısı ve kitlesel tehlikeye dönüşmesidir. Düşünmek, sorgulamak gibi yorucu özellikler taşımayan, bilgisizlik, görgüsüzlük ve sorgudan yoksun olan cehalet, bulaşan ve hızla yayılan bir hastalık olarak değerlendirilmeli ve insanlığın geleceği için gerekli önlemler acilen alınmalıdır.
Justin Kruger ve David Dunning’e göre; “Cehalet, gerçek bilginin aksine bireyin kendine olan güvenini artırır. Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan acizdirler”
Ne ölçüde niteliksiz olduklarının farkında olmayıp, yaptıkları niteliksiz işleri abartma eğilimde olanların, nitelikli insanları fark edemeyen ve onların yaptıkları nitelikli işleri değerlendiremeyenlerin ve ancak eğitildikleri takdirde niteliksizliklerinin farkına varabilenlerin içinde oldukları durum, Dunning-Kruger Sendromu olarak adlandırılıyor.
Yani kıt bilgileri ile her konuda yeterli olduklarını düşünecek kadar özgüven duygusuna sahip olan cesur cahillerin hastalığı olarak literatüre geçmiş.
Toplumumuzda yaygın olan bu özellikteki kişiler, kendi gelişimlerini sağlayacak bilgi ve öğrenime değer vermedikleri gibi işi uzmanına bırakmak yerine kendileri üstlenip yaptıkları niteliksiz en ufak bir işi de abartarak reklam yapıyorlar.
Bilgi, beceri ve tecrübeye sahip olan insanları rakip olarak gördükleri için kendileri gibi niteliksiz ve cahil insanlardan oluşan bir çevre kuruyor ve onların övgüleri ile cesaretlerini hadsizlik boyutuna kadar çıkarıyorlar.
İlber Ortaylı Hocamızın “Özgüvenli cahiller, görgüsüz zenginler, şımartılmış aptallar ve çocuk kafalı yetişkinlerle muhatap olmayın” söylemi aslında bu konuyu bir cümle ile özetliyor.
Özgüveni yüksek cahillerle muhatap olmamak belki bireysel çözüm olabilir ancak ülke genelinde bu tip insanların etkisi, nitelikli insanların yaşamını da olumsuz yönde etkiliyor. Çünkü cehaletin arttığı bir toplumda sefalet ve felaket de artar.
Cehaletin ödüllendirilip, duyarlılığın ve uzmanlığın değersizleştirildiği ve cehaletin bir silah gibi kullanıldığı bir toplumda geleceğe güvenle bakılabilir mi?
Kitlesel tehlikeye dönüşen cehaletin önlenebilmesi için; eleştirel düşünme, tarafsız gözlem, farkında olma, doğru ve gerçek bilgi edinme gibi becerilerin acilen geliştirilmesi gerekiyor ve bu da ancak nitelikli bir eğitimle mümkün olabilir.