9 Şubat Çarşamba günü, TMMOB Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi’nin CVK Maden İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş’ne ait altın, bakır maden ocağı kapasite artışı hazır beton tesisi projesi hakkında verilen “ÇED Olumlu” kararının iptali istemiyle açtığı itiraz davasının duruşması vardı. (Bu karar 16.04.2021 tarihinde verildi.)
TMMOB Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi Başkası Betül Dikici, ÇED olumlu kararına niçin itiraz ettiklerini duruşmanın ardından yapmış olduğu basın açıklamasında anlattı. Değerli başkandan edindiğimiz bilgiler ve E-ÇED duyuru sitesinde yayımlanan ÇED dosyası doğrultusunda; Balıkesir’in Altıeylül ilçesine bağlı Sarıalan, Çamköy ve İvrindi ilçesine bağlı Sofular, Gökçeyazı mahallelerini kapsayan bu proje ile ilgili bazı konuları, siz sevgili okurlarıma iletmek istiyorum.
Yukarıda belirttiğim projenin bilirkişi raporunu hazırlamak üzere atanan kişiler, teknik yeterliliğe sahip değildir. Usul gereği, yapılacak olan keşif öncesinde keşifle ilgili bütün bilgiler taraflara bildirilmesi gerekirken, davanın taraflarından biri olan TMMOB Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi’ne bildirilmemiştir. Bu durum odanın sahip olduğu denetim hakkını etkin olarak kullanmasını engellemiştir. Ve bilirkişilere yönelik itiraz hakkını doğurmuştur.
Bu projelerin büyüklüğü, doğaya ve topluma zarar vermesi, olası zararların niteliği, farklı bilim alanlarında en yüksek yetkinliğe sahip uzmanlarca değerlendirilmelidir. Ama ne yazık ki, nihai ÇED raporunda uzman kişilerin görüşlerine yer verilmemiştir. Bunun yerine grafik ve hesaplamalar kopyala- yapıştır yöntemiyle oldukça yetersiz bir rapor hazırlanmış. Hiçbir bilimsel veriye yer verilmemiş. Sadece ÇED raporunda yazılanlar olduğu gibi onaylanmıştır. Bu olumsuzluklardan dolayı, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi heyetinde zooloji, meteoroloji, botanik, subilimi gibi alanlarda projeyi denetleyecek uzman kişiler bulunmalıdır.
Yapılan keşif, TMMOB Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi’nin tarafı olmadığı bir başka dava dosyası üzerinden gerçekleşmiştir. Keşif sonucunda elde edilen bilirkişi raporu, tarafı olduğu dava hakkındaki karara dayanak oluşturmaktadır. Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi, bu olumsuz durum karşısında mahkemeler önünde tarafların eşit koşullara sahip olması kuralını hatırlatmaktadır. Katılamadıkları bir keşifte elde edilen rapora dayalı hüküm verilmesinin hukuken sakıncalı olduğu uyarısında da bulunmaktadır.
ÇED raporunda Balıkesir’in Alltıeylül ilçesine bağlı Sarıalan Mahallesi, ÇED alanına en yakın yerleşim alanı olarak gösterilmektedir. ( Açık ocak alanı 1.ünitesine sadece 230 metre uzaklıktadır.) İvrindi ilçesine bağlı Sofular Mahallesi de galeri alanı –İ4’e sadece 460 metre uzaklıktadır. Yerleşim alanlarına bu kadar kısa mesafede açık ocak madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi; bölge halkının sağlığı, geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık sektörleri açısından oldukça tehlikelidir.
Patlatma işlemlerinin oluşturacağı toz da bölge halkında başlıca solunum yolu hastalıkları olmak üzere birçok hastalığa neden olacaktır. Tozla kaplanan tarım alanlarının verimi düşecektir. Hava, toprak ve su kirliliği oluşacaktır. Aynı şekilde bu patlatma işlemleri halkın sahip olduğu hayvanların psikolojisini de olumsuz yönde etkileyeceği öngörülmektedir. Hayvansal ürünlerde verim düşüklüğü ve sorunlu doğumlar meydana gelecektir. Daha birçok olumsuzluk söz konusuyken, ÇED raporunda bu patlatmalar önemsiz bir işlemmiş gibi anlatılmıştır.
ÇED raporunda eksik kalan bir önemli diğer konu ise su varlıklarıdır. ÇED alanı Susurluk Nehir Havası, Kocaçay ve Manyas alt havzaları sınırında, Çaltılıçukur, Gökçekaynak, Karadere Havzaları içerisinde yer almaktadır. Susurluk Havzası’nı besleyen suların kaynaklarında yer alan ÇED alanından doğan kaynak suları Kocaçay’a ulaşarak Manyas Gölü ve Gönen Deltası’ndan Marmara Denizi’ne dökülür. Su kaynakları bütün Marmara Bölgesi için oldukça önemliyken, ne yazık ki ÇED raporunda ilgili projenin, yüzey ve yeraltı sularını ne yönde etkileyeceğine dair bilimsel bir değerlendirme yoktur. Bunun yanı sıra ÇED raporunda, projenin drenaj alanında kalan, Milli Park ve Ramsar Alanı olan Manyas Gölü ve Ulusal Sulak Alan olan Gönen Deltası’nı da nasıl etkileyeceğini ortaya koyan bir açıklamaya rastlanılmamaktadır. Böylesine önemli eksiklikleri, bilirkişi heyetinin görmezden gelmesi kabul edilemez. Bu projenin varlığı, proje alanının hemen yanı başında bulunan, bölgenin önemli bir su varlığı olarak daha yeni faaliyete geçen Sarıalan-Dallımandıra Gölet’nden sağlanmak istenen faydayı da tehlikeye atmıştır.
Marmara Bölgesi’nde olası bir deprem gündeme gelirken, bu projenin 1. derece deprem bölgesi olan bir bölgede yani Balıkesir ve Edremit fayları üzerinde bulunduğunu bilmek insanı korkutuyor. Balıkesir ve Edremit fayları, doğrultu atılım faylardır. Ve proje alanını doğrudan etkilemektedir. Büyük deprem riski taşımaktadır. Bu gerçeklikler de raporda nedense yer almamaktadır.
ÇED raporuna konu olan fauna çalışması, tek uzman tarafından sadece Ekim ve Kasım aylarında yapılmıştır. Oysaki Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayan bir çalışma ile bilimsel bir sonuca ulaşılabilir. Bilirkişi heyeti bu gerçeği göz ardı etmiştir. Flora arazi çalışması da 8-9 Eylül ve 4-6 Ekim 2020 tarihlerinde yapılmıştır. Bilimsel ve gerçekçi veriler elde etmek için çiçeklenmenin en yoğun olduğu dönem Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında saha gezisi yapılmalıydı.
Raporda; ÇED alanı orman ve rotasyonu kızılçam, karaçam, fıstık çamı ve meşe ormanlarından oluşmaktadır. Proje alanında toplam orman arazisi 726, 89 ha.’dır. Kesilecek ağaç sayısı ise, 92. 109 adet olarak belirtilmiştir. Yüzbinlerce ağacın kesilmesi, bir ekosistemin yok olmasına neden olacaktır. ÇED raporunda, kesilen ağaçların 5 katı kadar ağacın aynı alana dikileceği taahhüdünde bulunmuş. Bu taahhüdün gerçekçi olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü raporda 2 adet kalıcı pasa yığının olacağı ifade edilmiştir. Söz konusu pasa yığını da 49,48 ha.’lık bir alanda 7.859.746 tona denk gelmektedir. Bu durum, alanın rehabilite edilmesine engeldir. Orman Kanunu’na, 1/100000’lık Çevre Düzeni Plan hükümlerine aykırıdır. Sahanın ilk haline göre rehabilitasyonun mümkün olmadığı ÇED raporunun içeriğinde kabul edilmiştir. En dikkat çekici nokta da bölge halkının sağlını korumak için ne gibi önemler alınacağının ÇED raporunda belirtilmemiş olmasıdır. Temiz Hava Eylem Planı da yer almamaktadır.
İlgili raporda proje nedeni ile kaybedilecek orman alanının su ve karbon tutma kapasitesinin hesaplanmaması, tür ve habitat kayıplarına ve bundan dolayı oluşacak diğer zararlara hiç değinilmemesi, tarım alanlarının kaybı nedeni ile oluşacak gelir kaybının ve çiftçilik yapamayacak olan halkın topraksız kalmasının maliyeti, patlatma işlemlerinin neden olacağı stres, ağır metal kirlilikleri ve sağlık sorunları yer almaması da dikkat çekmektedir.
İlgilenenler için ÇED dosyası : http://eced.csb.gov.tr/ced/jsp/ek1/36746?fbclid=IwAR0LGcPmG6d-MAnOs48Ik-wNOh4J-ROYQpW3_80W5g00IA_32QUPmPoa8Xo