*Dünyada bir gıda emperyalizmi var! İş yapay yem ile başlıyor, birileri para kazanmak istiyor, köylünün kapısına gidip daha fazla süt veriyor diye yapay yem pazarlıyor. Bir çobanın aylık maliyeti 2 – 2,5 bin TL ve merada otlayan inek daha az ama sağlıklı süt verir.. Köylüye yapay yemi daha ucuza pazarlayıp önce köylüyü alıştırıyorlar. Bu noktada köylü, kapısına servis yapılan hazır yemi, hem daha fazla süt veriyor hem de çoban masrafından kurtulurum düşüncesi ile ucuza alıp kar ettiğini sanıyor. Kapıya gelen yapay yem; hem köylüyü tembelleştiriliyor, hem de köylüyü ve hayvanını doğal sağlıklı beslenmeden mahrum bırakıp sonunda her açıdan zarara uğratmış oluyor. Tabii burada sadece köylü değil köylünün ürettiğini yiyen halk ve beraberinde ülke ekonomisi de zarara uğramış oluyor. Yani zincir böyle uzayıp gidiyor…
*HAYVANLAR F TİPİ AHIRLARA TIKILMALARI SONUCU, YEŞİLLİKTEN MAHRUM KALIRLAR, BUNUN SONUCUNDA SÜTTEN; OMEGA-3, CLA VE İNSÜLÜNE BENZER BÜYÜME HORMONU ALINAMAZ. BÖYLE SÜTÜN FAYDASI DEĞİL ZARARI OLUR.
*İNSAN DA HER HÜCRE ZARINDA OMEGA-3 VARDIR. HER HÜCRE ZARI PROTEİN VE YAĞDAN OLUŞUR. BURADAKİ YAĞ, OMEGA-3 VE OLEİK ASİTTEN OLUŞUR. Eğer hücreler ihtiyacı olan doğal yağı alamazsa damarlar sertleşiyor ve bu da pıhtılaşabilirlik oranın artmasına, dolayısıyla kalp damarının veya beyin damarının pıhtıyla tıkanıp inme veya enfarktüs olmasına yol açıyor. OMEGA-3 EKSİKLİĞİ; BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE ZARAR VERİYOR ALERJİLER, ŞEKER, ROMATİZMA, KANSER KRONİK HASTALIKLARA SEBEP OLUYOR. BEYİNE DE HASAR VERİYOR.
*Bir ineğin en çok yediği besin yeşil renkli otlardır. Bu otlar ineğin dört odalı midesinde çözülür ve moleküllere ayrılır, moleküllerin ise renkleri yoktur. Sütün renginin beyaz olmasının sebebi içinde çözünmüş halde bulunan kalsiyum kasinat-dır.
OMEGA-3’ÜN ESAS KAYNAĞI YEŞİLLİK. Balıklar; yosun yiyerek, merada beslenen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar da yeşil ot yiyerek Omega-3 alıyorlar ve insanlar bunları tükettiğinde de ihtiyacı olan Omega-3’ü almış oluyorlar. Ancak yapay yemleme ile Omega-3 kaynaklarımız çok azaldı!
*HAYVANLAR AHIRA TIKILDIKTAN SONRA, YEŞİLLİKTEN MAHRUM KALDILAR, BERABERİNE SÜTTEN; OMEGA-3, CLA VE İNSÜLÜNE BENZER BÜYÜME HORMONU ALINAMAZ OLDU.
*Doğal sütten mahrum kalan insanlar, CLA’dan (Conjuge Lineoik Asit) mahrum kalıyorlar bu antioksidan bir maddedir. İnsanlardaki yaşlanma hücrelerdeki oksitlenme sonucu ortaya çıkar!
*OMEGA-3’TEN ZENGİN BESLENENLERDE DEPRESYON GÖRÜLMÜYOR!
Omega-3’ten zengin beslenen toplumlarda depresyon çok az oranda görülüyor. ZİHİNSEL PERFORMANS ARTIYOR. BEYNİMİZDEKİ TOPLAM YAĞ ASİDİNİN YARISI OMEGA–3 OLMAK ZORUNDA. AMA BİZ VÜCUDUMUZA BUNU SUNAMIYORUZ.
*Omega-3 alan öğrencilerin kendiliğinden hocam bu okulda kütüphane var mı sorusunu sorarak, kütüphane aramaya başlamaları oluyor. Omega-3 alan çocuklar evde televizyon izlemek istemiyorlar, bunun yerine kendiliğinden kitap okumayı ve ders çalışmayı istiyorlar. Omega-3 alan çocuklar derslere daha ilgili oluyorlar ve başarı oranlarında yüzde 20 artıyor.
Omega-3, mer’ada yayılan ineklerin sütünde vardır…
Hayvan ahırda yapay yem ile, sadece şeker pancarı küspesi, mısır, pirinç kırığı gibi ürünlerle tahıl ağırlıklı besleniyor. Daha fazla süt alabilmek için hayvana nişasta ağırlıklı yem dayatılıyor. Hayvanın ot ve yonca gibi yeşillikle beslenmesi gerekiyor çünkü doğal olarak ihtiyacı olan besin o!
Eğer ben 40 litre süt elde etmeyi verimlilik sayarsam, sütün tüketilmesi sonrası insanlarda ortaya çıkan kronik hastalıkların masrafını nasıl açıklayabilirim?
Nişasta içerikli yem verildiğinde hayvan çok süt yapıyor ama bu süt süt değil zehir!
*Doğal beslenen ineğin sütünde Omega–3 vardır, yapay beslenende hiç yoktur. Doğal beslenen ineğin sütünde damar sertliği yapıcı doymuş yağ asidi yoktur, yapayda vardır. Bu asitler fruktoz gibi kolesterolün oksitlenmesine yol açar. Doğal beslenen ineğin sütünde dünyanın bugüne kadar bildiği en büyük antioksidan olan alfaminolimik asit vardır. Bu maddeyi tüketen kadınlarda meme kanseri yüzde 40 daha az görülmektedir.
Yapay beslenen ineğin sütünde bu hiç yoktur. Yine merada beslenen ineğin sütünde insüline benzer büyüme hormonu vardır. Bu gençlik aşısıdır, bütün hücrelerin kendisini yenilemesini sağlayan maddedir.
*Duymuşsunuzdur kırsal alanda 100 yaşını aşmış bazı insanlarda ikinci kalıcı dişler düşer ve onun yerine üçüncü dişler çıkar. İşte bu doğal sütün eseridir. Doğal sütün maliyetinin çok pahalı olduğu söylenir ama batıda çevreyle ilgili hayvancılığın sonucu elde edilen süt ile konvansiyonel üretilen sütün maliyeti arasındaki fark yüzde 10-15’i geçmiyor. Ekolojik hayvancılık denince akla “çevreyle ilgili tarım sonucu elde edilmiş ürünlerle hayvanın beslenmesi” geliyor. Affedersiniz ama 2000 yıl önce hayvan nerden patatesi buldu da yedi, ya da pancarı. İneğin normal beslenmesinde pancarın, mısırın ve patatesin yeri var mıdır?
*2-4m²’lik modern ahırlarda katkılı ürünlerle beslenen ve mera da yayılmayan ineklerin sütleri çocuklarımızın sağlıklı beslenmelerinde ciddi sorunlar yaratır. Bu nedenle bir nevi F-TİPİ HÜCRE CEZASI ÇEKTİRİLEN VE YAŞAMLARINI BURADA SÜRDÜREN İNEKLERİN SÜTLERİ DE SAĞLIKSIZDIR. SAĞLIKSIZ SÜTLERİ İÇEN ÇOCUKLARIMIZIN DA GELECEKTE CİDDİ SAĞLIK SORUNLARI YAŞAMASI KAÇINILMAZDIR. BU NEDENLE ISRARLA DİYORUZ Kİ KÜÇÜK ÇİFTÇİLERİMİZİN YAPTIĞI HER ÇALIŞMA SAĞLIKLIDIR.
*Bir ineğin en çok yediği besin yeşil renkli otlardır. Bu otlar ineğin dört odalı midesinde çözülür ve moleküllere ayrılır, moleküllerin ise renkleri yoktur. Sütün renginin beyaz olmasının sebebi içinde çözünmüş halde bulunan kalsiyum kasinat dır.
OMEGA-3’ÜN ESAS KAYNAĞI YEŞİLLİK. Balıklar; yosun yiyerek, merada beslenen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar da yeşil ot yiyerek Omega-3 alıyorlar ve insanlar bunları tükettiğinde de ihtiyacı olan Omega-3’ü almış oluyorlar. Ancak yapay yemleme ile Omega-3 kaynaklarımız çok azaldı!
*1938’te 41milyar hektar olan çayır ve mera alanları büyük ölçüde tarlalaşma neticesinde 1991 sayımlarında 21 milyar hektara indi. FAO’ya göre günümüzde bu rakam 12 milyar hektarın altına düşmüştür…
SONUÇ: TOPLUMUN ARTAN ET ve SÜT ÜRÜNLERİ İHTİYACI..
ÇÖZÜM: F TİPİ HAPİSHANELERDE PİSLİĞİNİN ÜZERİNDE HAREKETSİZ HORMONLU GIDALARLA YAPILAN BESİCİLİK VE BUNDAN ELDE EDİLEN ÜRÜNLERLE BESLENEN BİR TOPLUM… SAĞLIKSIZ KOŞULLARDA ELDE EDİLEN TEMEL BESİN KAYNAKLARIYLA BESLENEN VE SONUCUNDA SOLUĞU HASTAHANELERDE ALAN, ÖLMEDEN ÖNCE DE OLMAYAN PARASINI DA SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN KÜRESEL OYUNCULARINA VEREREK YOK OLMAYA MAHKUM BİR TOPLUM.. NASIL AMA ÇİFTE KAVRULMUŞ FINDIK MİSALİ…
MERA; HAYVANIN YAŞAM ALANIDIR. YAŞAM ALANINDAN ÇALARSAN KARŞILIĞINI VERİRSİN… HEM ÖYLE VERİRSİN Kİ BELKİ DE TOPLUM OLARAK YOK OLURKEN MİLLET OLARAK TA KAYBOLUR GİDERSİN… DÜŞMAN; ARTIK TETİK ÇEKEN PARMAK DEĞİLDİR, DÜŞMAN; YİYECEĞİNE, İÇECEĞİNE MÜDAHALE EDEN VE SENİ BİLEREK YOK EDEN GIDA EMPERYALİSTLERİDİR…
UNUTMA; BEBEK İÇİN ANNE MEMESİ NE İSE HAYVAN İÇİNDE MERA DA O DEĞERDİR. O DEĞERİN KARŞILIĞI SAĞLIKLI TOPLUMDUR….
5000 YILLIK VARLIĞINDA KÖY EKSENLİ TOPLUM OLMANIN İŞİN ÖZÜ OLDUĞUNU UNUTMA… KÖYÜNE SAHİP ÇIKAMAZSAN; BİL Kİ TOPRAĞINA, SUYUNA, DERELERİNE, ORMANINA VE TEMİZ HAVANA DA SAHİP ÇIKAMAZSIN… BUNLARA SAHİP ÇIKAMAZSAN TÜRK MİLLETİNİ SONSUZA DEK YAŞATMA ARZUN VE DİLEĞİN BİR PUF GİBİ SÖNER GİDER…
SAĞLIKLI NESİL ANCAK SAĞLIKLI PROTEİN ALABİLEN TOPLUMLAR İÇİN GEÇERLİDİR… SAĞLIKLI NESİL YOKSA SAĞLIKLI TOPLUM DA YOK, DEVLET DE YOK..
DOLAYISIYLA YENİ UYGULAMA YERKEN DE ÖLÜRKEN DE BOĞAZINA KADAR SOYULAN İNSAN KUŞAĞI PROJESİNE DÖNÜŞMESİN DİYORSAN ÖNCE YURTTAŞ OLACAKSIN VE SORUNLARINA DUYARLI OLACAKSIN VE OYUNU ÇOK BİLİNÇLİ KULLANACAKSIN. YETMEZ;
KÖYÜNE SAHİP ÇIKACAKSIN,
SUYUNA SAHİP ÇIKACAKSIN,
DERELERİNE SAHİP ÇIKACAKSIN, MERA’LARINA SAHİP ÇIKACAKSIN,
AĞACINA VE TOPRAĞINA SAHİP ÇIKACAKSIN, SULAMA TESİSLERİNE VE SULAMA BİRLİKLERİNE SAHİP ÇIKACAKSIN,
DENİZLERİNE SAHİP ÇIKACAKSIN,
BİTKİLERİNE SAHİP ÇIKACAKSIN,
ÖZETLE ÜLKEN İÇİN SORUMLULUKLARININ BİLİNCİNDE OLACAKSIN…
BAŞKA TÜRKİYE YOK, BUNU BİLELİM…(Bazı bilgiler için Kenan DEMİRKOL hocanın düşüncelerinden, yazılarından faydalanılmıştır)
SEVGİ VE SAYGILARIMLA…